Edebi Şahsiyetler

İsmail Hakkı Bey Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

İsmail Hakkı Bey (1866-1927) Türk mûsikisi bestekârı ve hocası.

İstanbul Balat’taki Molla Aşkî mahalle­sinde doğdu. İdâre-i Mahsûsa memurla­rından hanende Râşid Efendi’nin oğludur. İlk öğreniminden sonra örücü çırağı ola­rak çalışmaya başladı. On üç yaşlarında iken mahalle camisinde okuduğu ezanı dinleyen bir hünkâr müezzininin tavsiye­siyle saraya alındı. Burada Muzıka-i Hü-mâyun’da Suyolcu Latif Ağa’dan Türk mûsikisi nazariyatı ve usul, Zâti Bey (Ar­ca) ve Guatelli Paşa’dan Batı müziği dersleri alarak kendini yetiştirdi. Kısa zaman­da müezzin-i şehriyârîler arasına girdi. Ardından kolağası rütbesiyle sermüezzin-liğe tayin edildi. Muzıka-i Hümâyun’un fasl-ı cedîd ve fasl-ı atîk heyetlerinde de görev alan İsmail Hakkı Bey serhânende sıfatıyla fasl-ı cedîdin başına getirildi ve burada kaymakamlığa kadar yükseldi.

I. Meşrutiyefin ilânından sonra Şehzadebaşı’ndaki Fevziye Kıraathanesi’nin üst katında İzzettin Hümâyî (Elçioğlu) İle birlikte Mûsiki-i Osmânî Cemiyeti (Mekte­bi) adıyla bir öğretim kurumu açtı. Dârü-lelhan Şark Mûsikisi Bölümü’nde gerek ilk kuruluşunda (1917) gerekse 1923 yı­lında yeniden açılışındaki öğretim kadro­sunda nazariyat, solfej ve fasl-ı umûmî dersleri okuttu. Bir ara bölümün müdür­lüğü yanında icra heyeti yöneticiliğinde de bulundu. Tâlim ve Terbiye Dairesi Sa-nâyî-i Nefise Encümeni’nin 9 Aralık 1926 tarihli kararıyla Dârülelhan Şark Mûsikisi Bölümü’nün lağvedilmesi üzerine kuru­lan Tarihî Türk Mûsikisi Eserlerini Tasnif ve Tesbit Heyeti üyeliğine tayin edildi. 30 Aralık 1927’de Karaköy’de tramvayda kalp sektesi sonucu öldü. Naaşı, Chopin’in ce­naze marşı eşliğinde hafız okuyuşları ve haham mersiyelerinin birbirine karıştığı büyük bir kalabalıkla Eğrikapı Mezarlığı’-na defnedildi. Mahmut Ragıp Gazimihal onun. mezarına bando ile götürülen ilk Türk mûsikisi müntesibi olduğunu ifade eder.

İsmail Hakkı Bey özellikle bestekârhğı ve hocalığı ile tanınmıştır. Saz semaisi, peşrev, longa, oyun havası, zeybek, kâr, kâr- nâtik. beste, semai, şarkı, köçekçe, marş, tevşîh, durak, ilâhi, şuğul, nefes gibi Türk mûsikisinin hemen her formda 2000 civarında eser vermiş nâdir sanat-kârlanndandır. Çok kolay beste yaptığı, ders verirken bir taraftan da eser beste­lediği söylenir. Canlı, yumuşak ve lirik bir üslûbun hâkim olduğu eserlerinde zen­gin ifade gücünden doğan melodik yapı­nın yanında geniş bir ufuk gözlenir. Yıl­maz Öztuna’nın listesini verdiği toplam 940 eserin yarısından fazlası şarkı for-mundadır. Eserleri arasında. “Gülşende yine âh u enîn eyledi bülbül” mısraıyla başlayan rast ve. “Seni hükm-i ezel âşûb-i devrân etmek istermiş” mısraıyla baş­layan nihâvend şarkılarıyla. “Dü cihanın mefhari” mısraıyla başlayan uşşak ve “Kullarında yok sana lâyık meta” mısra­ıyla başlayan eviç ramazan ilâhisi günü­müzde okunan eserlerinden birkaçıdır. Mehmed Akif Ersoy’un İstiklâl Marşı’nı rast makamında besteleyen (1922) İsma­il Hakkı Bey’in aynı makamda besteledi­ği, “Ordumuz etti yemin” mısraıyla başla­yan Ordu Marşı ve “Ey şanlı ordu ey şanlı asker” mısraıyla başlayan Tekbir ve Cenk Marşı ile mahur makamındaki, “Gafil ne bilir neşve-i pür-şevk-i vegâyı” mısraıyla başlayan Mehterhâne-i Hâkânî Marşı da günümüze çok az eserle intikal etmiş mehter repertuvarının sevilen örnekleri arasındadır.

İlgili Makaleler