İslam’da, Kuran’da Ağaç İsimleri, Hakkında Bilgi
İslâm’da Ağaç
Kur’ân-ı Kerîm’de şecer veya şecere kelimesi hem ağaç hem de genel olarak bitki anlamında olmak üzere yirmi altı yerde geçmektedir. Bu anlamdaki kullanılış hadislerde de görülür.
Kur’an’da aynca hurma, nar, üzüm, incir ve zeytin gibi bazı ağaçlar ismen anılmakta, incir ve zeytin ağacı üzerine yemin edilmektedir. [bk. et-Tîn: 95/1] Yine Kur’an’da ağacın ilâhî lütuf ve kudretin eseri olarak yaratıldığı belirtilerek birçok canlının ağaç olmaksızın yaşayamayacağı gerçeğine dikkat çekilmiştir. [bk. en-Nahl: 16/10-11; en-Neml: 27/60] Ebû Hüreyre’nin rivayet ettiği ve ilk oluşumun altı devirde meydana geldiğini anlatan hadise göre ağacın yaratılışı, yer kabuğunun ve dağların teşekkülünden sonra üçüncü devre rastlar. [bk. Müslim, “Münâfıkin”, 27; krş. Fussılet: 41/9-10]
Göklerde ve yerde bulunan her şeyin, güneş, ay, yıldızlar, dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve birçok insanın Allah’a secde ettiğini ifade eden âyetlerin tefsirinde [bk. el-Hac: 22/18; er-Rahmân: 55/6.] ağaçların secdesi. Allah’ın iradesi doğrultusunda kendi türlerinin gereğini yerine getirerek fonksiyonlarını ifa etmeleri şeklinde yorumlanmıştır. Çeşitli hadislerde de ağacın zikir ve teşbihte bulunduğu, ezanı duyduğu ve ezan okuyan hakkında hüsn-i şehâdette bulunacağı, bir nevi haberleşme görevi yaptığı ifade edilir. Nitekim Müslim ve Ahmed b. Hanbel gibi bazı muhaddislerin rivayet ettiği bir hadise göre kıyamet kopmadan önce öyle bir zaman olacak ki müslümanlar yahudilerle savaşacak ve onları yenecekler. Bu arada yahudiler taş veya ağaçların arkasında gizlenecekler. Ancak bunlar arkalarında yahudi bulunduğunu müslümanlara haber verecek; “Yalnız garkad (sincan dikeninin büyüğüne benzer dikenli bitki), arkasındaki yahudiyi saklayacak; çünkü o, yahudi ağaçlarındandır”.
Hz. Peygamber ağaç motifini muhtelif ifadelerinde teşbih unsuru olarak kullanmış, özellikle hurma ağacını övmüş, bu ağacın yapraklarını dökmediğini ve daima faydalı olduğunu hatırlatarak iyi ve hayır sever müslümanı bu ağaca benzetmiştir. Bir gün birbirine yakın iki kabrin yanından geçerken durmuş ve bu kabirlerde yatanlann bazı günahlan sebebiyle azap görmekte olduklarını haber vererek yaş bir hurma dalı getirtmiş, onu ikiye ayırarak kabirlerin üzerine koymuş ve şöyle demiştir: “Belki bu dallar kuruyuncaya kadar azapları hafifletilir” . Böylece ağaçların Allah’ı teşbih ettiği anlatılmak istenmiştir. Hz. Peygamber ağacın dikilmesine, yetiştirilmesine ve korunmasına büyük önem vermiş, bizzat kendisi de ağaç dikmiştir. Bir hadisinde en iyi sadakanın canlıya su vermek olduğunu belirtmiş, bir diğerinde de şöyle demiştir: “Bir müslümanın diktiği ağaçtan insanların yedikleri, çaldıkları, kuşların ve öteki hayvanların yedikleri, kısacası herhangi bir canlının o ağaçtan faydalandığı her şey onu dikip yetiştiren için makbul bir sadakadır”. Muhaddisler, eserlerinde ağaç dikmenin, sulamanın, yetiştirmenin ve korumanın önemi hakkında çeşitli bölümler düzenlemişler, konuyla ilgili kavlî ve fiilî sünnetten örnekler vermişlerdir.
İslâm dininde insanlann ve diğer canlıların sağlığı, beslenmesi, çeşitli geçim vasıtalarının sağlanması için çok gerekli olan ağacın korunması, lüzumsuz yere kesilmemesi konusuna da önem verilmiştir. Mekke’nin harem inde bulunan ağaçlann kesilmesi, bitkilerin koparılması Hz. İbrahim’den itibaren yasaklanmıştır. Hz. Peygamber, Medine’de de belli sınırlar İçinde bir harem tayin etmiş, bu sınırlar içinde ağaç kesen ve uygunsuz davranışta bulunan kimseye, “Allah’ın, meleklerin ve bütün insanlann laneti üzerine olsun” diyerek bedduada bulunmuştur. Yine Resûl-i Ekrem Tâifliler’e yazdığı mektupta (emirname) şehrin ağaçlarının kesilmeyeceğini, belli koruluklarda avlanmanın yasaklandığını, bu yasaklan çiğneyene ibret verici cezaların uygulanacağını belirtmiştir.
Ağacın Hz. Peygamber’in mucizeleri açısından da ayrı bir önemi vardır. Siyer ve hadis kitaplarının kaydettiğine göre, özellikle peygamberliğinin yaklaştığı günlerde ve daha sonraki dönemlerde dolaştığı yörelerdeki ağaçlar onu,”Esselâmü aleyke yâ Resûlellah!” diyerek selâmlıyorlardı.
Aynca mucize kabilinden bir ağacın yerinden ay-nlarak Peygamber’in huzuruna geldiği, sonra da yerine döndüğü rivayet edilir.
Kur’ân-ı Kerim’de cennet tasvir edilirken ağaçlardan, bunların sarmaş dolaş dallanndan. yeşilliğinden, meyve ve gölgesinden bahsedilmiş, çeşitli hadislerde de cennet ağaçlarının bazı özellikleri hakkında bilgiler verilmiştir (bk. İbn Kesir, ıi, 252-263). Yine bazı hadislerde müminlerin ruhiannın yeşil kuşlar görünümünde cennet ağacına tutun-duklan belirtilmiştir (bk. Tirmizî, “Fezâ-‘ilü’l-cihâd”, 13; İbn Mâce, “Cenâ’iz”, 4, “Zühd”, 32). Ancak bu tasvir, kıyametin vukuundan ve fiilen cennete girmeden önceki âhiret hayatına dair olmalıdır.
Kur’an’da ağaçlardan elde edilen ve İnsan hayatı için büyük Önem taşıyan meyvelere de temas edilerek bunların, Allah’ın kullanna birer ikramı olduğuna dikkat çekilmektedir (bk. M. F. Abdülbâki, “fâkihe”, “fevâkih” md.leri). Bunun gibi ağaçların sağladığı gölgenin de Önemli bir nimet ve imkân olduğuna işaret edilmektedir (bk. a.g.e., “fâkihe”, “fevâkih”, “zil” md.leri).
Kur’ân-ı Kerim’de özel vasıflarıyla anılan, övgü veya yergi ile anlatılan belli ağaçlar da vardır. Tûrisînâ’da yetiştiği, zeytin ve zeytinyağı sağladığı bildirilen ağacın (bk. el-Mü’mînûn 23/20) zeytin ağacı olduğunda ittifak vardır. Tûr’da Hz. Musa’ya nâzii olan vahiy bir ağaç vasıtasıyla, yani ağaçtan seslenilerek gelmiştir (bk. el-Kasas 28/30). Tefsirlerde bunun ne tür bir ağaç olduğu konusu tartışılmış ve unnâb, semüre-mu-gaylân dikeni, Sincan dikeni veya Mûsâ ağacı, ulleyk (sarmaşık) veya böğürtlen olabileceği ileri sürülmüştür (bk. Elmalı-lı, V, 3730). Kur’an’da özellikle anılan ağaçlar şunlardır: