İskender Bey Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
İskender Bey (ö. 872/1468) Osmanlılar’a karşı mücadele eden Arnavut beyi.
1405 yılında doğdu. Asıl adı Gergi [Gjergj, Georges] olup Batı kaynaklarında Scanderbeg [Skandarbeg] şeklinde de geçer. Arnavutlar tarafından millî kahraman olarak tanınan İskender Bey Arnavutluk’un ünlü Kastriyota ailesine mensuptur. Kastriyotaiar, 1385 te Voissa bozgunundan sonra öteki Arnavut beyleri gibi Osmanlı Padişahı I. Murad’ı metbû tanımışlardı. İskender Bey’in babası İvan (Yuvan) Kastriyota, Osmanlı ve Bizans kaynaklarında Arnavutluk’un en önemli beylerinden biri olarak gösterilmektedir. Osmanlılar, Er-girikasn sancağının kuzeyindeki yerlere ona nisbetle Yuvan-ili adını vermişlerdi. 835 (1432) tarihli Arvanid sancağı Tımar Defterîne göre sancağın kuzey sınırları hemen hemen Matia (Mat) ırmağına kadar geliyordu. Yuvan’ın arazisi de bunun kuzeyinde uzanmaktaydı. Yuvan, Osmanlılar’ın fetret devrinde (1402-1413) Venedik Cumhuriyeti’nin himayesine girerek Osmanlı tâbiliğinden çıkmaya çalıştı. Ancak II. Murad tahta geçip durumunu sağ-lamlaştırınca Yuvan-ili’ne karşı yeniden büyük kuvvetler gönderme imkânı bulabildi. 1423’te Evrenosoğlu Ali Bey bu uca yerleştirildi. Aynı timar defterine göre 1431 ‘de Ali Bey’in Ergiri’de sancak beyi olduğu görülmektedir. Yuvan, muhtemelen dokuz yaşında olan oğlu Gergi’yi o sıralarda Osmanlı sarayına rehin olarak gönderdi. Edirne’de II. Mu-rad’in hizmetinde bir iç oğlanı eğitimi gören Gergi müslüman oldu ve İskender adını aldı. Hatta İskender’in babası, oğlunun bir Osmanlı beyi sıfatıyla gelip topraklarını alması tehdidinden Venedik’i haberdar etmişti. Gerçekten İskender Bey, Arvanidili timar defterinde 841 1437-38 yılına doğru Yuvan – ili’nde timar sahibi olarak görülmektedir. İskender Bey’in buradaki timar topraklarının bir kısmı Dimitri Gönima nahiyesindeydi ve bunlardan dokuz köy 1438 Mayısında Andre Karlo’ya verilmişti. Bununla birlikte kendisi Akçahisar (Kroya) kadısı ile beraber timar için “muzaf bitişi” verdiğine göre o tarihlerde Akçahisar subaşısı olmalıdır. Tbpkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan tarihsiz bir belgede İskender’in, babasının merkezi Muş’un (Mysja) zeamet olarak kendisine verilmesini istediği, ancak bu talebin sancakbeyi tarafından kabul görmediği belirtilir. Bu olay onun Osmanlılar’a bağlılığını sarsmış olmalıdır. Batı kaynaklarında, İskender Bey’in İzlâdi savaşında (1443) timarlı sipahi olarak bulunmuş olabileceği, bozgunu müteakip Osmanlı ordusundan kaçtığı ve daha sonra isyana kalkıştığı iddia edilmektedir. Bu son savaşlarda genellikle akıncılar ve Rumeli beyleri gevşek hareket ederek padişahı kızdırmışlar ve sonunda kendi başlarına çekilip gitmişlerdi. 0 sırada Osmanlı Devleti büyük bir buhran içine düşmüş bulunuyordu. Öte yandan Macarlar yeni bir Haçlı seferi hazırlıyor ve Osmanlılar’ın Rumeli’den atılacağına inanılıyordu. Bu bakımdan Chalcondylas’ın dediği gibi herkes mülkünü geri alma telâşındaydı. Güney Arnavutluk’ta Gin Zenebissi, atalarının topraklarını almak için sancak merkezi Ergirikasrı üzerine harekete geçmişti.
Bu umumi çözülme içinde İskender Bey de babasının beyliğini almak için memleketine koştu.[556] Aslında Arnavutluk’ta Osmanlı hâkimiyetine karşı isyanlar İskender Bey’den çok önce başlamıştı. Osmanlı idarecilerinin kendi topraklarında timarlı sipahi olarak bıraktıkları yerli beyler özellikle topraklarının mülkiyet ve veraset haklarını kaybetmiş olduklarından Osmanlı hâkimiyetine karşı isyana hazırdılar. Gerçekten ilk önemli isyan hareketini başlatan ve daha sonra İskender Bey’in kayınpederi olan Araniti toprak meselesi yüzünden ayaklanmıştı. Bu isyanın umumi bir hal aldığı sırada Yuvan’ın da ayaklandığına dair bir işaret henüz yoktu.