İşbirliği ve Yardım – SOSYAL İLİŞKİLER
Saldırganlık ve şiddet insanlararası ilişkilerin karanlık, çirkin yüzüyse, işbirliği ve yardımlaşma aydınlık, ümit aşılayan yüzüdür. Bugün insanlık olarak ulaştığımız medeniyet seviyesi – bütün kusurlarına rağmen – akıllara durgunluk vericiyse, bunu mümkün kılmış olan şey işbirliğidir. Evleri ve uçakları, hastaneleri ve okulları,
Mısır Piramitleri’ni ve Çin Seddi’ni, yediğiniz ekmeği, oturduğunuz koltuğu, okuduğunuz bu kitabı hep insanlar bir araya gelip ortak bir hedefe doğru çalışarak ortaya koymuşlardır.
İş birliği bireylerin ve grupların refahını arttıran, toplumların gelişmesi için hayati önem taşıyan bir olgudur. Madem hâl böyle, neden herkes iş birliğinde bulunmaz, ortak bir hedefe ulaşma adına üzerine düşen vazifeyi layığıyla yerine getirmez? Bunun sebebi iş birliğinin hem bir bedeli olması hem de risk içermesidir. Örneğin, niçin herkes üzerine düşen vergiyi ödemez; ülkesinin güzel yollara, sağlam köprülere, iyi okullara, müzelere, kütüphanelere kavuşmasına kendi payınca katkıda bulunmaz? Çünkü bireyler vergi kaçırarak gelirlerinin daha büyük bir kısmını gönüllerince harcayabileceklerini, ayrıca koskoca vergi havuzunda kendilerinden çıkacak payın zaten çok da mühim olmadığını düşünürler. Bir kısım insan ise “her-
kes ödüyor mu ki sanki vergisini? Başkaları kaçıracaksa ben neden parama sahip çıkmayayım?” gibi bir akıl yürütmeye gidebilir. Elbette herkesin böyle düşünmesi bir ülke için hiç de hoş sonuçlar doğurmayacaktır.
Bu örnekte de gördüğümüz gibi, insanların başkalarına güvenmesi, onların üzerlerine düşeni yapacağından şüphe duymaması işbirliğini arttıran kilit faktörlerdendir. Başkalarına güven duymayan, onların çıkarcı ve kaypak olduğuna inanmaya eğilimli insanlar daha az işbirliğinde bulunurlar. “Güven toplumların tutkalıdır” denir. Güven hissi bireyleri birbirine güçlü bağlarla bağlar, hayatı daha emniyetli, daha az korkulası, daha yaşanası bir yer haline getirir. Kişilerarası güven toplumun hem psikolojik sağlığı, hem de ekonomik gelişimi için elzemdir. Maalesef Türkiye dünyada kişilerarası güvenin en düşük düzeyde seyrettiği birkaç ülkeden biridir. Örneğin dünyanın en mutlu ve müreffeh bölgelerinden İskandinav ülkelerinde insanların yaklaşık % 70’i “genel olarak insanlara güvenilebilir” önermesine katılırken, bu oran Türkiye’de % 10-15’te kalmaktadır. Türkiye’deki insanların çok yakınlarından, tanıdıklarından başkalarına güvenememeleri ciddi bir toplumsal problemdir.