İncili Köşk Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
İncili Köşk. İstanbul’da XVI. yüzyıl sonlarında yapılmış Sarây-ı Hümâyun’a ait bir köşk.
Bugün Topkapı Sarayı olarak adlandırılan Sarây-ı Hümâyun’un sınırları içinde bulunan ve sahil köşkleri dizisinin en önemli yapılarından biri olan İncili Köşk, Sinan Paşa Köşkü adıyla da anılmaktadır. Nitekim köşkün mefruşatına dair 1704′-te yazılan bir listede burası için kullanılan “Hasbahçe’de Çayır Köşkü demekle mâruf Sinan Paşa Kasrı ifadesinden yapının o zaman Çayır Köşkü adıyla da bilindiği anlaşılmaktadır. Topkapı Sarayı’nın en dış sınırında, Bizans döneminden kalan Marmara tarafı surları üstünde olan köşk, III. Murad döneminde Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından yaptırılarak padişaha sunulmuştur. Yemen Fâtihi de denilen Koca Sinan Paşa aynı yüzyıl İçinde yaşamış başka Sinan Paşa’larla karıştırılmaktadır. 1580-1596 yılları arasında beş defa sadrazamlık makamına gelen Koca Sinan Paşa sınırsız servetiyle devletin pek çok yerinde vakıf eserler yaptırmıştır. 1589-1591 arasındaki ikinci sadâreti sırasında, sarayı çeviren surların üzerinde bu güzel mekânda bu muhteşem köşkü inşa ettirmiştir. Yapımı, döşenmesi ve açılış töreni Selânikî Mustafa Efendi tarafından ayrıntılı olarak anlatılan köşkün inşasına 998’de (1590) başlanmış ve 999’da (1590-91) bitirilmiştir. Fakat Ahmed Refik tarafından yayımlanan belgeler arasında yer alan, inşaat sırasında Gelibolu’dan Rum asıllı işçiler getirtilmesine dair 1001 (1592-93) tarihli yazıya bir anlam verilememektedir.
III. Murad, Marmara Denizi’ne açılan geniş manzaralı köşkü çok beğenmiş, hatta Selânikî’nin ifadesine göre, “N’olaydı, şu kasr Sarây-ı Âmire dâhilinde yapılmış olaydı” diyerek bu kadar güzel bir eserin saray kompleksi içinde bulunmayışından dolayı üzüldüğünü belli etmiştir. III. Murad burayı çok sevdiğinden sık sık köşke geliyordu. Hastalığının ilerlediği bir dönemde son defa geldiğinde limana giren gemilerin attıkları toplar yüzünden köşkün camlarının kırılması üzerine dehşete kapılarak ağlamaya başlamış ve kısa bir zaman sonra da ölmüştür.
Mimar Sinan’dan sonra hassa mimarlığı makamına geçen ve onun üslûbunu devam ettiren Dâvud Ağa, Sadrazam Sinan Paşa’nın Çarşıkapı’daki medrese ve türbesini yaptığı gibi bu köşkü de inşa etmiştir. Yapıyı taşıyan taş kemerlerin arasına eklediği küçük, zarif bir çeşme 998 (1590) tarihli olup kitabesinde Mimar Dâvud Ağa’nın adı açık surette okunur: “Tasarruflar kılıp mi’mâr Dâvûd Nice san “atlar etti anda mevcûd İçip bu çeşmeden bay u gedâlar Edeler şâh-ı devrâna dualar.