İmam Musa Kazım Camii / Külliyesi -Bağdat- Mimari, Hakkında Bilgi
Mûsâ Kâzım Külliyesi. Bağdat’ta on iki imamdan Mûsâ Gİ-Kâzım’ın kabri etrafında teşekkül eden külliye.
Bağdat’ın batı yakasında bulunan ve Kâzımeyn adıyla anılan külliye, Mûsâ el-Kâzım ile (ö. 183/799] torunu Muhammed el-Cevâd’ın (ö. 220/835) mezarları etrafında gelişmiş ve semte adını vermiştir. 183 (779) yılında Halife Harun ürreşîd’in yaptırdığı kerpiç mezarın üzerine 490’da (1097) Selçuklu Veziri Mecdülmülk Ebü’l-Fazl Es-‘ad bir türbe inşa ettirmiş, etrafına odalarla iki minareli bir cami eklenmiştir. Halife Nasır-Lidîniliâh (1180-1225] sahnın etrafına revaklar yaptırdığı gibi türbedeki lahitleri abanoz ağacıyla kaplatmıştır. Şah İsmail 914 (1508) yılında Bağdat’ı ele geçirince yıktırdığı Selçuklu yapıları yerine 926’da (1520) iki kubbeli yeni bir türbe inşa edilmiştir. Kanunî Sultan Süleyman 1534’te Bağdat’ı aldığında Safevî imarından kalan eksikleri tamamlatmıştir. II. Selim 978 (1570) yılında türbenin bitişiğine büyük bir cami ile kuzeybatısına bir minare ilâve ettirmiş, 1796’da Kaçar Hükümdarı Ağa Muhammed Şah yapının kubbelerini ve minarelerin külahlarını altınla kaplatmiştır. Külliye 1880’de Ferik Selim Paşa, 1882-1884’te Kaçar Hükümdarı Feth Ali Şah’ın torunu İ’timâtüddevle Ferhad Mirza, 1904’te Sultan II. Abdülhamid, 1977-1978 ve 1982 yıllarında Irak Evkaf Bakanlığı’nca tamir ettirilmiştir.
Mûsâ Kâzım Külliyesi, ortasında türbe ve caminin yer aldığı geniş bir avlunun etrafında sıralanan medrese, imaret, imam -şeyh odaları ve kütüphanelerin yer aldığı iki katlı revaklı hücrelerden oluşmaktadır.
Kale görünümündeki külliyenin dış duvarları tuğladan yapılmış ve üzeri mermerle kaplanmıştır. Külliyenin kuzeyde yer alan iki kapısından başka aynı mimari özelliklere sahip üç taçkapı dıştan sade olmasına karşılık iç tarafta kuşatma kemerine kadar yükselen kademeli süsleme nişleriyle teşkilatlandırılmıştır. Üst kemer alınlıklarında bütün cepheyi dolanan âyet kitabeleri mevcuttur. Taçkapıların iki yanından merdivenlerle üst kata çıkılmaktadır.
Külliyenin ortasında bulunan ve kuzeyden cami ile birleşen türbe diğer üç yönden revaklarla sarılmıştır. Revaklann üstünü örten tavanla türbe dış duvarları baştan sona kıymetli renkli taşlar, kalem işi, çini, sedef kakma ve altın kaplamalarla bezenmiştir. Süslemeler renk ve kompozisyonlarıyla saray cephelerini hatırlatır. Revakların dış yüzlerindeki çiniler arasında II. Abdülhamid’in 1322 (1904) tarihli tuğraları bulunmaktadır. Türbede sandukanın yer aldığı dikdörtgen mekânın etrafı duvar paye sistemi ve mukarnaslı tromplara yaslanan kubbelerle örtülmüştür. Bütün mekân içten 4 m. yüksekliğe kadar mermer, yukarı kısımlar kristal camla kaplıdır. Kubbelerin aralarında birer atlamak suretiyle aydınlatma fenerleri açılmıştır. Mûsâ el-Kâzım ile torunu Muhammed el-Cevâd’a ait tek sanduka, yüksek kasnaklı pandantif geçişli kubbelerle örtülü iki kare mekânın tam ortasındadır. Selçuklu döneminde yapılan sanduka ise Bağdat’ta Irak Müzesi’ne kaldırılmıştır.