Kimdir

İmâm eş-Şâfii’nin Ahkâmu’l-Kur’ân’ı

İmâm eş-Şâfii’nin Ahkâmu’l-Kur’ân’ı: Bu eser, yukarıda da söylediğimiz gibi Şâfii’nin bizzat kaleme aldığı bir eser değildir. el-Beyhâkî’nin çeşitli isnadlarla Şâfii’den gelen ahkâm âyetleri hakkındaki görüşleri toplayan bir eserdir. Kitap 1395/1975 de “Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye” müessesesi tarafından basılmıştır. Meşhur âlim Muhammed Zâhid el-Kevserî eserin baş tarafında “Ahkâmu’l-Kur’ân” hakkında bilgi vermekte ve ilk devirlerde cildleri yüzleri bulan Ahkâmu’l-Kur’ân sahiplerini zikretmektedir.

Bu eser, Ahkâmu’l-Kur’ân’ı öğrenmenin teşviki ile başlamakta “Umum ve husus”, “Sünnetin delil oluşu”, “Haber-i vahidin delil oluşu”, “Nesh meselesi”, “İstihsânı kabul etmeyişi” gibi usûl meseleleri, Allah’ın görülmesi, meşiyyeti ve Mürcieyi red, hakkında vahiy bulunmayan hususlarda lüzumsuz sualler sorulmasının keraheti üzerine Şâfî’nin görüşlerini verdikten sonra, sular, abdest, namaz, zekât, muamelat gibi gerek ibâdetlere ve gerekse muamelata taalluk eden meseleleri esas alarak bunlarla ilgili olan âyetleri delil getirip, onları açıklamaya çalışmaktadır. Her konunun veya yeni bir sözün başlangıcında genellikle isnadını   kullanmaktadır.    Eser iyice gözden geçirilince başka isnadların bulunduğu da göze çarpmaktadır. Bu hususlara ait bir kaç örnek verelim:

Şafii’ye varan isnadla, imamın misal olarak verdiği üç ayette sadece ammın bulunduğunu, daha sonra vereceği ayetler içerisinde, hem umumun, hem de hususun mevcudiyetini, diğer bir grup olarak da  sadece hâs âyetleri anlatmaktadır.

Keza yine nesh meselesini incelerken, aynı isnad Şâfii’ye kadar uzanır:

Şâfii’ye göre âyetin neshi yine âyetle olabilir. Ona göre sünnet kitabı neshedici değildi, Allah Taâla, nebisine inzal ettiği vahye tâbi olmasını farz kılmıştır. O, kendiliğinden onu değiştiremez. Bu bakımdan Allah’ın kitabı yine ancak  O’nun kitabı ile değişebilir. “Sünnet de ancak sünneti nesheder”demektedir.

İmâm eş-Şâfi’î, abdest âyetini incelerken:

Kelimesini ve lafızlarına atfetmektedir. Ayrıca lafzının ayak ile baldırı birleştiren şişkince olan ayak bileği olduğunu söyledikten sonra, her iki ayağın bilekler dâhil olduğu halde yıkanmasına muhalif bir görüş işitmediğini de beyân etmektedir.

Beyhakî çeşitli eserlerden topladığı İmâm eş-Şâfii’nin kıblenin tahvili hakkındaki görüşünü, İbrahim el-Müzenî’nin rivayeti ile vermektedir. Âdeta burada kıblenin tahvilini intâc eden sebebi nüzûl anlatılmakta, âyetin anlaşılmasında sebebi nüzulün ehemmiyeti gözler önüne serilmektedir:

Beyhâkî çeşitli eserlerden, Şâfii’nin Kur’ân’ın ahkâm âyetleri hakkındaki görüşlerini topladıktan sonra eserin sonunda “Müteferrik âyetlerin tefsiri hakkında Şâfii’den nakledilen görüşleri” bir başlık altında ele almaktadır.

İmâm eş-Şâfi’î, şöyle demektedir: Mushafı baştan sona kadar tetkik ettim, iki kelime müstesna, Yüce Allah’ın onda neyi murad ettiğini anladım. Ravi diyor ki:

Birini unuttum, diğeri ise Şems Sûresi’nin 10. daki “Dessahâ” kelimesidir. Onu Arap kelâmında bulamadım. Onu Mukâtil b. Süleyman’a okudum, O da Sudan dili olduğunu söyledi manasınadır. Şâfi’î Kur’ân’da, yabancılardan garib kelimelerin bulunduğunu kabul etmek istememektedir. Ona göre bu kelime Arapçadır. Sudan ehli bu kelimeyi onlardan almış ve aralarında yayılarak şöhret bulmuştur, demektedir:

imam eş-Şâfi’î’nin, muhtelif eserlerinden toplanan görüşleri, Beyhakî tarafından tertibe konulmuştur. Abdulganî Abdilhâlik tarafından eserin sonuna konulan hitâm yazısının bir yerinde İmâm eş-Şafî’î’nin “Ahkâmu’l-Kur’ân” adlı başka bir kitabı bulunduğunu ve Ebû İbrahim el-Müzeni’nin “Muhtasarında”, Ebû’l-Abbas el-Esam’ın da “Sünen” inde, bu eserden bol bol naklettiklerini kaydeder. Bu eser, Şâfii’nin ilk ve son devir görüşlerini göstermesi ve Şâfi’î fıkhının mebdeini teşkil etmesi bakımından mühim bir kaynaktır.

Fıkhî mezheblerin çıkışından sonra, meydana getirilen fıkhî tefsirlerde genellikle, asıl gaye, belirli bir mezhebi müdafaa ve onun üstünlüğünü ispat etmek olmuştur. Bundan sonra, fıkhî tefsir ekolünden mezheplere göre tefsirler yazılmaya başlanmıştır. Hanefî mezhebinde, bu alanda yazılmış ilk mühim eser Cassâs’ın “Ahkâmu’l-Kur’ân” ıdır.

Kaynak: Tefsir Tarihi, İsmail Cerrahoğlu, Fecr Yayınevi

İlgili Makaleler