İKRİME KİMDİR? HAYATI VE ESERLERİ
Ebû Abdillâh.el-Medenî el-Hâşimî, Tâbiîn’in büyüklerindendir. İbn-i Ab-bâs’ın kölesi idi. Bu, İbn-i Abbâs’a Basra vâlîsi bulunduğu zaman hibe edilmişti. Bilâhare (107) târihinde Medîne-i Münevvere’de vefat etmiştir.
Tabiîn Arasındaki Mevkii:
İkrime büyük bir âlimdir. Daha İbn-i Abbâs hayâtta iken fetva vermeğe başlamıştı. Hattâ İbn-i Abbâs’ın kendisine şöylece ta’lîmât verdiği mervîdir
— Hadi git, onlara fetva ver-. Sana bir kimse gelir de kendisine mühim bir şeyden suâl ederse fetva ver ve bir kimse gelir de kendisine alâkası olmayan bir şeyden suâl ederse ana fetva verme. Sen bu veçhile kendinden, nâsın üçte iki nisbetinde maûnet’ınî, meşakkatini bertaraf etmiş olursun.” İbn-i Abbâs’ın bu tavsiyesi, iftâ hususunda tâkib edilecek mesleki gösterir.
İkrime, İbn-i Abbâs Hazretlerinden Kur’ân, hadîs ve sair İslâm ilimlerini öğrenmiştir. Hazret-i Âişe’den ve Hazret-i Alî ile Ebû Hüreyre’den, İbn-i Abbâs’dan tefsir, hadîs rivayet eder. Kendisinden de Eyyûb, Ebû Bişr, Âsim el-Ahvel ve daha birçok zevat rivayette bulunurlar.
Şa’bî demiştir ki : “Kitâbu’llâh’a İkrime’den daha âlim bir zât kalmamıştır.”
Kurre b. Hâlid de diyor ki:”İkrime Basra’ya gidip orada bulundukça Hasan-ıBasrî va’z etmekten, fetva vermekten çekinirdi.”
Takrîbü’t-Tehzîb’deki beyanâta nazaran İkrime, Berberiyyü’l-asıldır. Kendisi sikadır. Tefsîr’e âlimdir. Kizbi ve bid’ati sabit değildir.
Maahâzâ bâzı zevata göre İkrime, hâricilerin efkârını terviç ve bunu Afrika’da neşre çalışmış olmakla müttehemdir. Bundan dolayı İmâm-ıMâlik, îmâm-ı Müslim kendisinden i’râz etmişlerdir. îkrime’nin bâzı rivayetlerini naklettiğinden dolayı İmâm-ı Buhârî’yi muâhaze edenler bile bulunmuştur, İmâm-ı Buhârî ise demiştir ki : “Bizim ashabımızdan kimse yoktur ki, İkrime ile ihticâcda bulunmasın.”
Ahmed İbn-i Abdi’îlâh el-İclî de demiştir ki :
İkrime sikadır; o kendisine nâsın isnâd ettiği şeylerden bendir.”
Tâvûs diyor ki: “Eğer İbn-i Abbâs’ın kölesi, yâni İkrime Allah’dan ittika edüb de bâzı sözlerini söylememiş olsa idi ilim tahsili için kendisine her taraftan, koşub gelirlerdi.”
İkrime, tefsir’de İbn-i Abbâs’a istinâd eder. Kendisinin tefsir’de büyük bir ihata sahibi olduğuna kaail idi. Bu iddiasına işaret için birgün Saîd b. el-Müseyyeb, bir âyetten suâl eden bir zâta hitaben :
Kur’ân’dan bana sorma. Kendisine Kur’ân’dan hiçbir şey gizli kalmadığına zâhib olan kimseden sor.” demiştir.
A’meş’in rivayetine göre. Murad nedir?” diye îkrime’ye ibrahim en-Nehaî sormuş, o da: “Yevm-i kıyamettir.” diye cevap vermiş. İbrâhim en-Nehaî, bundan murâd, İbn-i Mes’ûd’un beyânına nazaran “Yevm-i Bedir”dir, demiş, îkrime de bundan sonra böyle demeğe başlamıştır.
İbn-i Ömer Hazretleri mevlâsı Nâfi’a hitaben : Yâni, İkrime İbn-i Abbâs’a söylemediği şeyleri isnâd ettiği gibî, sen de bana isnâd etme.” demişti.
İkrime’den birçok zevat tefsir ve, saire naklederler. Ez-cümle İbn-i Ebî Hâtem,Ve gördüğün zaman, orada büyük bir naîm – lezzet ve saadet- ve pek büyük bir mülk -ve saltanat- görürsün.” âyet-i kerîmesinin sebeb-i nüzulünü İkrime’den şöyle rivayet etmiştir : İkrime dedi ki : Birgün Ömer b. el-Hattâb aleyhi’s-salâtü ve’sselâm’ın huzuruna girmiş. Hazret-i Peygamber’in hurma çubuğundan yapılmış bir hasır üzerinde uyukladığını ve mübarek yanına hasırın te’sîr etmiş olduğunu görünce ağlamış, Resûl-i Ekrem uyanıp :
“Niçin ağlıyorsun?” diye sorunca,
“Yâ Resula’llah, ben Kisra’yı, Hürmüz’ü,Habeşe Hükümdarını ve onların mülklerini hatırladım. Sen ise Allahu Teala’nın bir Resûlü olduğun halde ceridden bir hasır üzerinde bulunuyorsun.” demiş.Nebiyy-i zi-Şan Hazretleri de,
— Razı olmaz mısın ki, dünyâ onların, âhiret de bizim olsun.” diye buyurmuştu. Bunun üzerine[27] âyet-i kerîmesi nazil olmuştur.
Velhâsıl İkrime, Tabiîn arasında mümtaz bir zâttır. İbn-i Abbâs’ın kölesi olduğundan, vefatında, oğlu Alî’ye intikal etmiş, Alî de bu büyük âlimi dört bin dînâr mukaabilinde Hâlid b. Zeyd’e satmıştı. Bunun üzerine İkrime Alî’ye hitaben : “Yazık ettin; pederinin bütün ulûmunu âdî bir menfaat mukabilinde sattın.” demiş, bu sözden müteessir olan Alî b. Abdi’llâh satış muamelesini bozmuş, İkrime’yi geri alıb âzâd etmişti.
İşte İslâmiyyet’in feyyaz devreleri, köleler arasından bile böyle bînazîr âlimler, fâzıllar yetiştirmiştir. Rahmetu’llâhi aleyh.
Me’hazlar : Lübâbü’n-Nükul, Tezkiretü’l-Huffâz, Kaamûsü’l-A’lâm, Tehzîbü’l-Esmâ’.[28]
KAYNAK: Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi (Tabakatü’l-Müfessirin), Bilmen Yayınevi