Tarihi Şahsiyetler

III. Mehmet Kimdir, Hayatı, Dönemi, Olayları, Hakkında Bilgi

Mehmed III (ö. 1012/1603) Osmanlı padişahı (1595-1603).

7 Zilkade 973’te (26 Mayıs 1566) Mani­sa’da Şart ovasında doğdu. Babası III. Murad, annesi Arnavut asıllı, Dukakin’de Rezi köyünden olan Safiye Sultan’dır. Rivayete göre adını, doğum haberini çık­tığı Sigetvar seferi sırasında alan büyük dedesi Kanunî Sultan Süleyman koymuş­tur, îlk çocukluk yıllarını babasının Saruhan sancak beyliğiyle bulunduğu Mani­sa’da geçirdi. Dedesi II. Selim’in padişah­lığı döneminde babasının veliaht olması, daha çocukluk yıllarında üzerindeki gözetimin sıklaştırılmasına yol açtı. Baba­sının 982’de (1574) padişah olup Mani­sa’dan ayrılışından yaklaşık bir yıl kadar sonra Harem halkıyla beraber İstanbul’a getirildiğinde dokuz yaşlarında bulunuyordu. Manisa’da iken ilk hocası İbrahim Efendi idi; ardından Hüseyin Efendi ve Mehmed Azmi Efendi hocalığını yaptı. Sarayda an­nesinin de rolüyle büyük ihtimam gördü. Ancak sancağa çıkarılmasına kadar sa­rayda siyasî güce erişebileceği unsurlar­dan, bu arada kadınlardan ve haremden uzak tutuldu; babasına alternatif olabile­cek duruma gelmesi önlendi. Biraz da bu sebeple on altı gibi geç sayılabilecek bir yaşta, 6 Cemâziyelevvel 990’da (29 Mayıs 1582) başlayan ve elli altı elli yedi gün sü­ren muhteşem törenler ve eğlencelerle sünnet edildi. Sünneti dördüncü vezir Cerrah Mehmed Paşa yaptı. Bu merasim­den bir yıl kadar sonra artık bir veliaht sancağı haline gelmiş olan Saruhan san­cak beyliğiyle Manisa’ya gönderildi. Hoca­sı Azmi Efendi’nin vefatı üzerine mual­limliğine getirilen Sultan Selim Müderrisi Nevâlî Nasuh Efendi, lalası Ali Bey, nişan­cısı Tekeli Mehmed Çavuş, baş rûznâmçecisi Hüsambeyzâde ve daha birçok gö­revli, ayrıca 1500’ü aşkın hizmetli grubu ile 2 Zilhicce 991’de (17 Aralık 1583) Üs­küdar’a geçti, iki gün sonra da Manisa’­ya hareket etti. İç oğlanları, eşyası ve di­ğer ağırlıkları deniz yoluyla İzmir’e, ora­dan Manisa’ya yollandı. Kış sebebiyle zor­lu bir yolculuğun ardından 1 Muharrem 992’de (14 Ocak 1584) Manisa’ya ulaştı ve on iki yıl sürecek idarecilik hayatına baş­ladı. Sancaktaki ilk icraatı bölgenin asa­yişini sağlamak oldu. Bu dönemde 997-1003 (1589-1595) yıllan arasında divanın­da alınan kararlan ihtiva eden Ahkâm Defteri’nden anlaşıl­dığına göre yönetim alanı Saruhan san­cağı ile sınırlı olmayıp Batı Anadolu böl­gesinin Önemli bir kesimini içine alıyordu. Ancak şehzade olarak idaredeki ağırlığı ikinci planda kalmış, önceden belirlenmiş taht vârisi olması dolayısıyla sıkı denetim altına alınmış ve bütün resmî yazışmalar lalası tarafından yürütülmüştür. Hatta yaz aylarını geçirdiği Manisa yakınların­daki Bozdağ yaylağına gidiş için bile mer­kezden izin almak zorunda kalmıştı. Yine de taşradaki bu görevi sırasında, babası­nın saraya kapanıp idarede iyice etkisiz hale gelişine tepkili olan kesimler için ümit kaynağı olabilecek derecede halkla temas ederek onların dertlerini dinleme alışkan­lığı kazandığı, padişah olunca sıkça çıktığı cuma selâmlıklarında ve gezilerde bu tav­rını nüfuzlu saray halkı ve annesinin en­gelleme teşebbüslerine rağmen fırsat buldukça sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Kazandığı idarî tecrübenin padişahlığındaki icraatlarına yansımaması ise tama­men annesinin etkisi altında kalmasın­dan ve onun oluşturduğu sıkı kontrolü kırabilecek mizaca sahip bulunmamasın­dan kaynaklanmış olmalıdır. Özellikle pa­dişah olduğu sırada yanında bulunan la­lası Tekeli Mehmed Çavuş (Mehmed Paşa) vasıtasıyla kontrolü ele alma çabaları yine yumuşak mizacı yüzünden başarısızlıkla sonuçlanmıştır.

İlgili Makaleler