II. Bayezid Camii ve Külliyesi -Edirne- Tarihi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Beyazıt Camii ve Külliyesi, Edirne’de II. Bayezid tarafından XV. yüzyıl sonlarında inşa ettirilen, külliye.
Sultan II. Bayezid’ın, iki yanında birer tabhâne-misafirhane bulunan cami ile etrafında aşhane-imaret, mutfak, erzak ambarı, medrese, dârüşşifâ ve hamamdan meydana gelen bu külliyesi Tunca nehrinin kuzey kıyısında akarsuyun hemen kenarında inşa edilmiştir. Külliyenin güneyinde yolun karşısında yaptırılmış olan hamamın bugün artık hiçbir izi kalmamıştır. Bu külliyeye ait yapılardan bir diğeri de bu bölgeyi şehre bağlayan köprüdür. Kili ve Akkirman seferine çıkmak üzere 889 Rebîülâhir’inde Edirne’ye gelen II. Bayezid burada konakladığı günlerde yapıların temelini attırmış, cami kitabesine göre 893 (1487-88) yılında tamamlanmıştır. Külliyenin diğer binalarının da aynı tarihlerde bitirildiği tahmin edilebilir. Beyazıt Külliyesi’nin üç vakfiyesi tesbit edilmiştir. Bunlardan birincisi 892 Cemâziyelâhir tarihli olup Arapça’dır. Vakıf görevlilerinin daha iyi anlayabilmeleri için padişahın isteğiyle Türkçe olarak yazılan ve vazifelilerin tam listesiyle alacakları ücretleri gösteren ikinci vakfiye 895 (1489-90) yılında kaleme alınmıştır. Ayrıca 898 Zilkadesi başlarına ait bir vakfiyeden 29 Receb 913’te istinsah edilmiş olup Vakıflar ve Başbakanlık arşivlerinde birer kopyası saklanan ve 1214’te (1799) yazılmış bir kopyası daha tesbit edilen üçüncü bir vakfiyesi daha bulunmaktadır. Bunun bir suretinin de Edirne’de Selimiye Kütüphanesi’nde olduğu söylenmektedir. Vakfiyelerde külliyenin evkafından olan Trakya ve Rumeli’nin çeşitli yerlerindeki köylerin adları ve her yıl toplanan gelir gösterilmiştir. Gelirler XV. yüzyıl sonlarında 782.930 akçe iken XVI. yüzyılın ikinci yarısında 1.552.131 akçeye yükselmiştir. Külliyede çeşitli kademelerde görevli 147 kişi maaş almakta, ayrıca medresede barınan on sekiz öğrencinin de günde iki akçe tahsisatları bulunmaktadır. Burada tefsir, hadis, fıkıh, kelâm, usul, belagat, mantık ve tıp konularındaki kitaplardan meydana gelen kırk iki ciltlik küçük bir de kütüphane yer alır.
Caminin iki satır halinde düzenlenmiş altı cetvel içindeki inşa kitabesi cümle kapısı üstündedir. Zenbilli Ali Efendi tarafından yazıldığı bilinen bu kitabenin hattatı ünlü Şeyh Hamdullah’tır. Cümle kapısının sağ ve sol duvarlarında mihrap biçimindeki nişlerin üstlerinde de beşer satır halinde iki kitabe daha vardır. Üslûp bakımından Şeyh Hamdullah’ın tarzını andıran bu kitabelerde Cum’a süresinin müminleri cuma namazına davet eden 9 ve 10. âyetleri yazılmıştır. Külliye hakkında şair Ahmed Paşa tarafından yazılan Türkçe tarih manzumesi ise kitabe olarak işlenmemiştir.
Beyazıt Camii ve Külliyesi XVII. yüzyılda Evliya Çelebi tarafından ziyaret edilmiş ve Seyahatname”de dârüşşifâ hakkında hayli etraflı açıklamalar yapılmıştır. Osmanlı devri boyunca Edirne’den geçen bütün yabancı seyyahlar tarafından da görülen ve seyahatnamelerinde adı geçen Beyazıt Külliyesi 1827 Osmanlı-Rus savaşı sırasında iki Fransız, G. Sayger ve A. Desamod tarafından da incelenmiş ve çizilen rölövesi Çar I. Nikola’ya takdim edilen albümde 1830’da yayımlanmıştır. C. Gurlitt ise 1911 ‘de basılan makalesine Edirne’de yaptığı birkaç günlük çalışma sonunda çıkardığı Beyazıt Külliyesi’nin bir planını da eklemiştir. Sedat Çetintaş tarafından 1935-1940 yıllan arasında cami ve külliyenin öncekilere kıyasla daha doğru bir plan ve rölövesi çizilmiştir. Aydın Yüksel ise daha ayrıntılı plan ve rölöveler hazırlayarak yayımlamıştır.
Beyazıt Camii ve Külliyesi’nin Tunca nehri kıyısında bulunması, buradaki birçok değerli eserin XIX. yüzyıl içinde nehir taşkınlarından büyük ölçüde zarar görmesine sebep olmuştur. Caminin iç duvarlarında görülen çizgiler taşkınlarda suların insan boyuna kadar yükseldiğini göstermektedir. Balkan Harbi ve arkasından gelen yıllarda Edirne şehir olarak büyük bir çöküntü ve gerileme içine girdiğinden Beyazıt Külliyesi de şehrin en fazla zarar gören eserlerinden olmuştur. Ancak son yıllarda bazı bölümleri tamir edilmiş, Tunca kıyısında yapılan set sayesinde de cami ve külliyenin hemen her kış içlerine su dolması önlenmiştir. Trakya Üniversitesi’nin kurulması ile de dârüşşifâ bu müessesenin bir birimine tahsis edilerek kurtarılmış ve kullanıma açılmıştır.
Beyazıt Külliyesi geniş bir sahayı kaplamaktadır. Bir duvarla ayrılan dış avlunun sağında dârüşşifâ ile medrese, solunda ise kervansaray (?), mutfaklar ve aşhane-imaret yer almıştır. Bu dış avlunun Tunca tarafındaki ucunda ise cami bulunur. Avlu kapısının dışında duvara bitişik olarak dört cepheli ve üstü piramit biçiminde kagir külâhlı bir çeşme vardır. Kitabesine göre bu çeşme Sinan Ağa tarafından 1080 (1669-70) yılında yaptırılmıştır.