Tarihi Şahsiyetler

II. Alaeddin Keykubat Kimdir, Hayatı, Dönemi, Hakkında Bilgi

Keykubad II (ö. 652/1254) Anadolu Selçuklu sultanı (1249-1254).

637 (1239) yılında dünyaya geldi. Iİ. Gı­yâseddin Keyhusrev’in, Gürcü Kraliçesi Rusudan’ın Anadolu’da Gürcü Hatun diye bilinen kızı Thamara’dan doğan oğludur. Gıyâseddin Keyhusrev, Thamara’yı çok sevdiği ve bu eşi aynı zamanda soylu bir prenses olduğu için Keykubad’ı veliaht ilân etmiş ve emirlerle devlet ricalinin bia­tini almıştı. Fakat onun ölümünden (644/ 1246) sonra devlet adamları siyasî gelene­ğe uyarak büyük şehzade II. İzzeddin Keykâvus’u tahta çıkardılar. Aynı yıl Güyük Han’ın cülus merasimine katılmak için İz­zeddin Keykâvus’u temsilen Moğolistan’a giden ortanca şehzade IV. Kılıcarslan bü­yük kağanın verdiği bir yarlıkla döndü. Bu yarlıkta İzzeddin Keykâvus ile veziri Şemseddin Muhammed İsfahânî’nin azledildiği ve sultanlığa Kılıcarslan’ın geti­rildiği bildiriliyordu. Fakat Celâleddin Karatay üç kardeşi birden tahta çıkararak [Rebîülevvel 647/Haziran-Temmuz 1249] muhtemel bir buhranı önledi; böylece hem Moğollar tatmin edilmiş hem de Sel­çuklu Devleti’nin itibarı korunmuş oldu. Beş yıl (647-652/1249-1254) süren bu or­tak saltanat döneminde yaş sırasıyla üç sultanın da adı hutbede okunuyor, sikke, kitabe ve belgelere yazılıyordu: bazan da büyük sultan sıfatıyla sadece II. İzzeddin Keykâvus zikrediliyordu.

652 (1254) yılında Mengü Han’ın top­lantıya çağırdığı kurultaya katılmak için yola çıkan II. İzzeddin Keykâvus Sivas’a geldiğinde Celâleddin Karatay’ın ölüm ha­berini aldı ve kapıldığı büyük üzüntü se­bebiyle Moğolistan’a gitmekten vazgeçip yerine küçük kardeşi II. Alâeddin Keyku­bad’ı göndermeye karar verdi, bu duru­mu bir mektupla Mengü Han’a bildirdi. II. Alâeddin Keykubad’ın maiyetinde Seyfeddin Torumtay, Şücâeddin Abdurrah-man ve Lala Bedreddin Muslih gibi ku­mandan ve devlet adamları da vardı; bu kişiler, babası tarafından veliaht ilân edil­mesinden dolayı sultanlığın yalnız Alâed­din Keykubad’ın hakkı olduğunu açıkça söylüyorlardı. Bunlar, Moğollar’ın para ve mala karşı duydukları zaafı çok iyi bildik­leri için Selçuklu tahtının sadece II. Alâed­din Keykubad’a tevcih edileceğinden ve kendilerine de önemli mevkiler verilece­ğinden emindiler: çünkü yanlarında çok kıymetli hediyeler götürüyorlar, bu sebep­le de korkmadan konuşuyorlardı. Bu söz­lerinden dolayı onlardan hiçbiri Keyku­bad’a refakat etmekten alıkonulmadi ve hepsi bu şekilde Erzurum’a vardı. İbn Bî-bî, Alâeddin Keykubad ve maiyetindekile­rin Erzurum’da bir gece kalarak yemek yiyip içki içtiklerini, sonra da uyumak için odalarına çekildiklerini, fakat sabahleyin Keykubad’ın ölü bulunduğunu, ölüm se­bebinin araştırıldığını, ancak anlaşılma­dığını ve bunun üzerine birtakım dediko­duların çıktığını kaydeder. Aksarâyî ise Keykubad’ın sadece kendisinin sultan olarak dönece­ğinden kaygılanan ağabeyleri Keykâvus ve Kılıcarslan tarafından Lala Muslih vası­tasıyla öldürtüldüğünü söyler. Fakat diğer sultanların kaygılan olsaydı kardeşlerini göndermez­ler veya yoldan geri çevirerek gitmesine izin vermezlerdi; bu sebeple adı geçen tarihçilerin zehirlenme iddiası, Keyku-bad’ın âni ölümü yüzünden çıkmış ger­çek dışı bir rivayet gibi görünmektedir. Niğdeli Kadı Ahmed. II. Alâeddin Keykubad’ın Erzurum’da annesi Gürcü Ha-tun’un yanına defnedildiğini yazmak­tadır. Sultanın hastalanarak öldüğü ve naaşinm Erzin­can’a götürülüp orada toprağa verildiği de rivayet edilir. Keykubad’ın maiyetinde bulunanlardan çoğu Moğolistan’a varıp Mengü Han’ın katına çıkmışlar ve sun­dukları değerli armağanlardan dolayı is­tedikleri mevkilere ulaşmışlardır.

İlgili Makaleler