İbrahim Hilmi Paşa Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
İbrahim Hilmi Paşa (1747-1825) Osmanlı sadrazamı.
Üsküdar’da Atik Valide Camii yakınlarında Kaşımağa mahallesinde doğdu. Gençliğinde çok zayıf olduğu için “Keçi Boynuzu” lakabıyla, yeniçeri ağalığından sadârete geçmesinden ötürü “ağa” unvanıyla anılır. Babası Yeniçeri Ocağı beytülmâicisi Mehmed Ağa’dır. Kendisi de teamüle uygun olarak babası gibi Yeniçeri Ocağı’na girdi ve turnacıbaşılığa kadar yükseldi. Trabzon ve Kandiye gibi bazı yerlerde ağalık yaptı. İstanbul’a döndükten sonra Yeniçeri Ocağı’nda yükselmeye devam etti ve sırasıyla saksoncubaşı, zağracıbaşı (17 Eylül 1802), kul kethüdası (6 Haziran 1803) ve nihayet yeniçeri ağası oldu (19 Ağustos 1804). Sadâkati ve halk arasındaki iyi şöhreti dolayısıyla, selefi İsmail Pa-Şa’nın azli üzerine Nizâm-ı Cedîd’in Rumeli’de de uygulanması teşebbüsü sırasında gelişen olaylar sebebiyle huzursuzluklarını ortaya koyan yeniçerileri teskin etmek için sadârete getirildi (14 Eylül 1806). Kendisinden boşalan yeniçeri ağalığı ise Kul Kethüdası Osman Ağa’ya verildi. Aynı yıl içinde Osmanlı-Rus savaşının başlaması üzerine serdâr-ı ekrem sıfatı ile harp hazırlıklarını yürüttü ve Nisan 1807′-de İstanbul’dan hareket etti. Sırp isyanları ve Belgrad’ın elden çıkması, Vehhâbî ayaklanması ve Hicaz’ın istilâsı, 1807 başlarında İngilizler’in de Rusya’nın müttefiki sıfatıyla savaşa iştiraki, bir İngiliz filosunun 20 Şubat’ta İstanbul önlerine gelmesi ve bu badirenin atlatılmasından hemen sonra alayla Davutpaşa’ya ve oradan da ordu ile Rus cephesine hareket etmesi (12 Mart 1807), Nizâm-ı Cedîd’e karşı patlayan Kabakçı Mustafa ayaklanması (25 Mayıs 1807) ve İM. Seüm’in tahttan indirilmesi kısa süren sadâretinin önemli olayları arasında yer alır. III. Selim’in tahttan indirilerek yerine IV. Mustafa’nın çıkması (29 Mayıs 1807) yeniçerilerin de isyanına yol açtı. Mühr-i hümâyun zorla elinden alınarak saldırılara mâruz kalan İbrahim Hilmi Paşa, hayatı tehlikeye girince Kapıcıbaşı Cebbârzâde marifetiyle ordugâhı terkederek iki saat uzaklıkta Alemdar Mustafa Paşa’nın nüfuz sahası içindeki bir köye kaçtı. Bunun üzerine azledilip (3 Haziran 1807) tekaüden Şumnu’da oturması emredildi, yerine de orduda isyan halinde bulunan yeniçerileri teskin amacıyla eski Kul Kethüdası Çelebi Mustafa Paşa sadârete getirildi (19 Haziran 1807). Yeni sadrazamın tayiniyle ilgili olarak gönderilen hatt-ı hümâyunda, “Sadr-ı sabık İbrahim Paşa, idâre-i umûr-ı askeriyye ve tanzîm-i mehâmm-ı saltanat-ı seniyyeme adem-i liyâkatine binâen azlolunmağla” şeklindeki kayıt, bu gibi durumlarda görülen olağan suçlamalardan olmayıp gerçeği ifade eder mahiyettedir. Bununla birlikte ordudaki genel isyan havasının kendisine yapabilecek bir şey bırakmadığı da bir gerçektir.