Tarih

I.İnönü Savaşı Tarihi ve Sonuçları Birinci İnönü Muharebesi

Milli Mücadele’nin Kurtuluş Savaşı’na dönüştüğü aşamada yer alan I. ve II. İnönü savaşları strateji uygulaması ve dünya savaş tarihi açılarından çok önemli olmasa bile Sevr ile parçalanan Anadolu’da Türkler’e bırakılan bölgeleri de istilâ yoluyle almağa karar veren emperyalizmi hayal kırıklığına uğratması, aynı zamanda da Türkler’i yüreklendirmesi bakımlarından büyük özellik taşır; hattâ başkomutan Mustafa Kemal’in Garp Cephesi komutanı İsmet Paşa’ya yolladığı kutlama mesajında dediği gibi İkinci İnönü Zaferi Türk’ün “makûs talihinin” de düşmanla birlikte yenilmesidir.

Yunan ordusunun İzmir’e çıkışıyle başlayan Anadolu’nun istilâsı Kuvayı Milliye’nin başarılı direnmelerine rağmen 1920 yılı sonlarına doğru amacına hayli yaklaşmıştı. Yunan birlikleri artık Eskişehir yakınlarındaydı. Bu sıralarda Yunanistan’da Kral Konstantin tahta yeni geçmiş, yenilenen seçimlerde de başbakan olarak Venizelos’un yerini Rallis almıştı. Her ikisinin de kendi kamuoylarında itibar sağlayabilmek için Anadolu’daki harekâtı sürdürmeleri gerekiyordu. Buna karşılık T.B.M.M. yeni gailelerle karşı karşıyaydı. Düzenli ordunun kuruluşunda çekilen sıkıntılara bir de Çerkez Ethem İsyanı eklenmişti. Bu, Kuvayı Milliye’nin hiç değilse bir kısmının güvenilir kuvvetler listesinden çıkarak karşı cepheye katılması demek oluyordu.

Birinci Yunan Saldırısı
Türk ordusu 1920 yazında kuruluşunu henüz tamamlayamamıştı, üstelik son derece yorgundu. 22 Temmuzda başlayan birinci Yunan genel saldırısı sonunda Yunan askeri Bursa-Uşak hattına kadar varmıştı. Gediz gerisine çekilen Türk ordusu kendine bir dayanak yeri hazırlamakla meşguldü. Bunun için İnönü’de siperler kazılıyordu. Bu amaçla İnönü’nün seçilmesi rastgele değildi. Burası hem İç Anadolu’ya giden başlıca yolun kilit noktası, hem de İstanbul-Bağdat demiryolunun kontrol altında tutulabileceği önemli noktalardan biriydi. Başlıca amaç düşmanı geriletinceye dek henüz ilân edilmemiş başkent Ankara’yı ve gerisini elde tutmak olduğuna göre İnönü Cephesi’nde bir ölüm-kalım savaşı vermek gerekecekti.

O sıralarda Yunan ordusunun başında, İzmir’deki karargâhta general Papulas vardı ve başkomutanın kurmay başkanı da general Sarıyanis’ti. Garp Cephesi komutanlığına ise İsmet Paşa atanmıştı. Eldeki bilgilere göre 472 subayın komutasında Yunan ordusu 12.500’ü tüfekli 15.818 er. 270 hafif ve 80 ağır makineli tüfek ile 72 topa sahipti. Buna karşılık Türk ordusunda 417 subay. 6.000i tüfekli 8.500 er, 18 hafif, 47 ağır makineli tüfek ile 28 top vardı.

Kısa Süren Savaş
Yunan ordusu 1921’in ilk günlerinde (6 ocak) Bursa’dan çıkarak üç koldan Eskişehir’e doğru hareket etmişti. Uşak’taki kolorduya bağlı Yunan tümenleri de İzmit, Bursa ve Gemlik’teydi. Türk ordusu da binbaşı Nazım komutasındaki 4. yarbay Arif Bey komutasındaki 11. ve yarbay Atıf Bey komutasındaki 24. tümenlerden oluşuyordu.

Yunan ordusu Bursa’dan ayrıldıktan sonra 9 ocak günü Türk mevzileri önüne gelmişti. O gece cephede önemli bir olay geçmedi. Asıl çatışma ertesi gün olacaktı. Türk ordusu, karşısındaki kuvvetle savaşmaya yeterince hazır görünmüyordu. Onun için de cephe komutanı takviye istemiş, kendisi de Çerkez Ethem’e karşı kullanılan taburu alarak Kütahya’dan Eskişehir’e hareket etmişti.

Ocak ayının 10. günü beklenen çetin çatışma oldu. Bu çatışma sırasında 24. Tümen’in sağ kanattan, 11. Tümen’in de aksi yönden giriştiği kuşatma harekâtı başarılı sonuç vermedi.

Ertesi gün cephede sükûnet vardı. Düşman, Türk ordusunu sandığından daha hazırlıklı bulmuş, o nedenle de çekingenliğe kapılmıştı. 10 Ocak çatışmasında Türk ordusu 8 subay ve 95 er kaybetti, 19 subay ve 183 er de yaralandı; Yunan ordusu 8 subay ve 49 er kaybetti, 9 subay ve 145 er de yaralandı.

Uzun bir hazırlık ve kısa bir çatışmadan sonra 11 Ocak gecesi Yunanlılar Bursa’ya doğru çekilmeğe başlamıştı. Garp Cephesi komutanlığı için bu şaşırtıcı bir sonuçtu. Yeni bir saldırıya karşı hazırlıklı olacak biçimde gerekli tedbirler alındı. Gerçekte saldırıya karşı tedbir almak yerine, çekilen düşmanın peşine düşülebilirdi; nitekim yıllar sonra, bazı eleştiriciler cephe komutanını bu yüzden kusurlu gördüler, ama İsmet Paşa’nın da belirttiği gibi, Türk ordusu o tarihte düşmanın peşine takılamayacak kadar yorgundu. Böyle bir zorlama, birlikleri daha da bitkin düşürmekten başka bir sonuç veremezdi.

Birinci İnönü Zaferi en geniş yankısını TBMM’de bulmuştu. Bu konuda yapılan görüşmelerde askere övgüler yağdırılmış, vakit vakit söz alan Milli Savunma Bakanı Fevzi Çakmak da Yunan ordusunun geri çekilirken yolu üzerindeki köyleri nasıl yakıp yıktığını, kadın ve çocukların nasıl süngülendiğini uzun uzun anlatmıştı. Mustafa Kemal ise gösterilen sükûnetten ötürü Meclis’e teşekkür ediyordu. Bir ara verilen bir önerge üzerine bu savaşa er olarak katılan ve canla başla dövüşen milletvekillerinin adlarının okunması istenmiş ve şu adlar sayılmıştı: Ziya Hurşit, Yusuf Ziya (Eraydın), Memduh, Rıza, Sabit, Sami, Hamdi Namık, operatör Emin (Erkul), Dr. Fuat, Dr. Abidin beyler.

II. İnönü Savaşı Tarihi, Sonuçları