Tarihi Şahsiyetler

I.Hişam Kimdir, Hayatı, Dönemi Hakkında Bilgi

Ebü’l-Velîd er-Rızâ (er-Radî) Hişâm b. Abdirrahmân b. Muâvİye el-Ümevl (Ö. 180/796) Endülüs Emevî Devleti’nin ikinci emîri (788-796).

139’da (756-57) Kurtuba’da (Cordoba) doğdu. Babası Endülüs Emevî Devleti’nin kurucusu I. Abdurrahman’dir. Babasının vefat haberini alınca valisi bulunduğu Mâride’den (Merida) ayrılarak Kurtuba’ya geldi; 1 Cemâziyelevvel 172’de {7Ekim 788) devlet adamlarının ve halkın biatini alarak tahta geçti. Ancak Suriyeli Arap-lar’ın desteklediği ağabeyi Tuleytula (Toledo) Valisi Süleyman, yaşının büyüklüğü sebebiyle tahtın kendi hakkı olduğunu ileri sürerek onun emirliğini kabul etme­di. Kısa bir süre sonra Belensî nisbesiyle tanınan küçük kardeşi Abdullah da Süleyman’a katıldı. Hişâm meseleyi önce barış yoluyla halletmeye çalıştı, fakat muvaf­fak olamayınca kuvvete başvurup her iki­sinin de isyanını bastırdı ve bir miktar ma! ve para vererek sonunda onları En­dülüs’ten uzaklaşmaya razı etti (174/790). Bu arada onun kardeşleriyle uğraşmasını fırsat bilen, Sarakusta’da (Saragossa) Matrûh b. Süleyman ve Turtûşe’de (Tortosa) Saîd b. Hüseyin adlı Arap liderleri, birkaç yıl sonra da Runde’de (Ronda) Berberîler ayaklandılar. Hişâm, babasının dönemindekilere kıyasla önemsiz kalan bu isyanları fazla zorlanmadan bastırdı ve bu olay­ların dışında ciddi kabul edilebilecek baş­ka bir iç mesele ile de karşılaşmadı. Bun­da, bir taraftan adalette gösterdiği titiz­liğin ve ülkenin her yanına gönderdiği giz­li müfettişler vasıtasıyla idarecileri kont­rol ettirmesinin, diğer taraftan da cami­ye gitmek, hastalan ziyaret etmek, cena­ze merasimlerine katılmak gibi davranış­larıyla halka yaklaşmasının, ayrıca kendi­sinin bir kabile ya da grubun değil, bütün halkın hâmisi ve herkesin iyiliği için çaba sarfeden bir hükümdar olduğu intibaını bırakmasının rolü bulunuyordu.

Hişâm, ülke içinde istikran sağladıktan sonra her yıl kuzeydeki hıristiyan krallık­lar üzerine başarılı seferler düzenledi. 175 (791) yılında gönderdiği bir ordu Ebro vadisinde ilerleyerek kuzeyde Castilla Vieja’ya ulaştı. 178’de (794) bir başka or­du Asturias Krallığı’nın yeni merkezi Ovi-edo’ya vardı ve bol miktarda ganimet ele geçirildi. Ertesi yıl Hişâm’ın sevkettiği son ordu, Asturias Kralı II. Alfonso ve mütte­fikleriyle yaptığı bazı çarpışmalarda ye-nildiyse de sonunda onları ağır bir bozgu­na uğrattı. Hıristiyanlar için büyük bir fe­lâket olarak nitelenen bu savaştan sonra müslümanlar Oviedo’yu tekrar ele geçirip tahrip ettiler. Öte yandan, fetihten çok Endülüs Emevî Devleti’nin gücünü gös­termek amacıyla Pireneler aşılarak Fran­sa’nın güneyindeki Septimania bölgesi­ne seferler düzenlendi. Hatta Arbûne’nin (Narbonne) geçici bir süre için de olsa müslümanların hâkimiyetine girdiğini kayde­den rivayetler bulunmaktadır.

Mâliki mezhebi, Evzâîliğin hâkim oldu­ğu Endülüs’e I. Hişâm döneminde girerek yayılma imkânı buldu. Hacca giden Öğ­renciler İmam Mâlik’in derslerine devam ettiler ve görüşlerinden etkilendiler; dö­nüşlerinde de onun faziletlerini ve fikir­lerini anlatarak bu mezhebin Endülüs’te yayılmasını sağladılar. Bunların başında Şebtûn diye tanınan Ziyâd b. Abdurrah-man el-Lahmî, îsâ b. Dînâr ve Yahya b. Yahya el-Leysîyer alır. Yahya, Kurtuba’da-ki cami ve medreselerde İmam Mâlik’in el-Muvatta adlı eserini okutuyordu. Hi­şâm, Mâliki mezhebinin yayılması İçin ya­pılan çalışmaları desteklemiş ve bundan haberdar olan İmam Mâlik de onun için, “Allah bulunduğumuz yeri senin hüküm­darlığınla süslesin” diye dua etmiştir. Yahya el-Leysî Hişâm üzerinde öy­lesine etkili oldu ki emir onun fikrini al­madan hiçbir tarafa kadı tayin etmeme­ye başladı. Bu mezhepten yetişen fukaha, Hişâm’ın yakın İlgisi sayesinde devlet hayatında önemli yerlere geldi. İmar faa­liyetleriyle de ilgilenen Hişâm, Kurtuba’da Vâdilkebîr (Guadalquivir) nehri üzerin­deki tarihî köprüyü tamir ettirdi ve bü­yük Kurtuba kanalını açtırdı. Babasının başlattığı Kurtuba Camii”nin inşaatını ta­mamlattı ve binaya bir minare ile bir şa­dırvan ekletti. Müvelledûnun (mühtedî yerli halk) sayısında görülen artış üzerine yeni mescid ve medreseler yaptırdı. Alim ve edipleri himaye eden I. Hişâm döne­minde Arap dili ve edebiyatı zirveye ulaş­tı. İncil ve Tevrat Arapça’ya çevrildi.

Âdil oluşu sebebiyle Ömer b. Abdüla-zîz’e benzetilen 1. Hişâm henüz kırk bir yaşındayken 3 Safer 180’de (17 Nisan 796) vefat etti. Dindar, güzel ahlâklı, müteva-zi, cömert, fazilet sahibi, akıllı, hadis ve Kur’an ilimlerine vâkıf bir hükümdardı. İdaresi altındaki halkın kendisinden hoş­nut olmasından dolayı Rızâ (Radî) laka­bıyla anılırdı. Çocukluğundan beri İslâm prensiplerine uygun bir hayat süren Hi­şâm. Ömer b. Abdülazîz’in siyasetini ör­nek alarak valilerini sürekli kontrol etti­rir ve halkın memnun kalmadığı idareci­leri değiştirirdi. Savaş sırasında ölen askerlerin geride kalan erkek çocuklarının Dîvânü’l-ceyş’e yazdırılması işi de ilk de­fa onun tarafından başlatılmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler