Tarihi Şahsiyetler

I.Ahmet Kimdir? Hayatı, Dönemi, Olayları

I.Ahmed,14. Osmanlı padişahı. 79. İslam halifesi. III.Mehmed’in oğlu olup, 18 Nisan 1590, Manisa’da doğdu, Valdesi Handan Sultan’dır. babasının ölümü üzerine, 21 Aralık 1603’te Eyüp Sultan’da kılıç kuşanarak tahta çıktı.  22 Kasım 1617’de vefat etti ve yaptırdığı kendi adını taşıyan camii yanındaki türbeye defnolundu.

i.ahmet.png” border=”0″ align=”left” />I. Ahmed tahta çıkışından sonra, kardeş katli usûlünü tatbik etmeyerek, şehzade Mustafa’yi öldürtmedi ve kendi ölümünden sonra, yerine Sultan Mustafa geçmekle, Osmanlı padişahları­nın göreve gelme şekli değişti. III.Murad ve III.Mehmed devirlerinde devletin siyaseti üzerinde kötü tesirler yapmış olan büyük Validesi Safİye Sultan’ı (Venedikli Baffa), tüm mensupları ile, eski saraya göndermesi, genç hükümdarın ilk icraatından biri olmuştur. I. Ahmed tahta çıktığı zaman, devlet İran ve Avusturya ile harp hâlinde bulunduğundan, Avusturya cephesi serdarlığına Sokulluzade Lala Mehmed Paşayı, Cağalazade Sinan Paşa’yi doğu seraskerliğine, sadrazam Malkoç Yavuz Ali Paşa’yı da Macaristan sınırına görevlendirdi.

Lala Mehmed Paşa, Peşte ve Vaç kalelerini 1604’te ele geçirdikten sonra, 1605 senesi Ağustos ayında Estergon Kalesini kuşattı. Otuz beş gün süren muhasaradan sonra kale fethedilerek on seneden beri süren Alman işgaline son verildi.Bu zaferden sonra Uyvar, Weszgrim, Polata kaleleri Türklerin eline geçti. Bu sırada Tiryaki Hasan Paşayı serdar vekili olarak bırakıp İstanbul’a dönen Lala Mehmed Paşa vefat etti (1606). Avusturya, savaşı kaybettiğini anladığından, sulh istedi. Budin’de barış müzakeresi yapıldı ve görüşmeler neticesinde Zitvatoruk muahedesi imzalandı (11 Kasım 1606). Bu anlaşmaya göre, Kanije, Estergon,(Kanischa) Eğri (Erlan) kaleleri Osmanlı Devletinde kalacak ve Avusturya bir defaya mahsus olmak üzere 200 bin kara kuruş ödeyecekti.(bir kara kuruş, duka altınının 2/3 ‘ne eşit değerde bir sikke)

İran cephesine komutasına tayin edilen Çağalazade Sinan Paşa ise, kış mevsiminin yaklaşması üzerine
Kars’ta kaldı. 1605 Ağustos’unda, Azerbaycan’ı geri almak için Tebriz üzerine yürüdü ise de, Urumiye
Meydan savaşında Şah’ın ordusuna mağlub oldu. Üzüntüsünden ölen Çağalazade’nin yerine
Ferhat Paşa, serdar tayin edildi. Diğer taraftan Safevi ordusu, Gence (1606) ve Şamahı’yı (1607) alıp
Kür nehrini aştı. Şirvan’ın önemli kısmını ele geçirdi. Şah’ın daha ileri gitmemesi üzerine savaş
durgunluk devresine girdi.
I.Ahmed, Avusturya Savaşının sona ermesi ve İran cephesinde olayların durgunluk devresine girmesinden sonra iç meselelerin halli için harekete geçti. Hükümdarlığı dönemi olayları arasında mühim bir mevki tutan celâli isyanları, uzun savaşlarınn kötülüğü olarak, Anadolu’da tımarlı sipahisinin zaafa uğraması ve eyaletlerde seg-banlar (seymenler) türemesi ve seferler esna­sında alınan bazı tedbirlerin memnuniyetsizleri çoğaltması yüzünden, memleketin asayişi bozulmuş ve Anadolu’da ortalığı birbirine katan Celâli isyanları ortaya çıkmıştı. Celâli isyanlarına karşı, sadarete getirdiği Kuyucu Murad Paşa ile Tiryaki Hasan Paşayı görevlendirdi. Kuyucu Murad Paşa uyguladığı siyaset sonucunda, isyancıları birbirine düşürerek ortadan kaldırmayı başardı. Üç sene süren temizleme faaliyeti neticesinde Canbolatoğlu, Kalenderoğlu, Tavil ile kardeşi Me’mun, Muslu Çavuş ve Yusuf Paşa, ayrıca şekavet yapan kırk sekiz çete kuvvetlerinden tamamı tesirsiz hale getirildi. İsyanlar bastırıldıktan sonra Sultan I. Ahmed, köylünün yerlerine dönmesi ve ticaret sahiplerine kolaylık gösterilmesi için eyaletlere tavsiye yollu fermanlar gönderdi. Ayrıca “Adaletname” adı ile Anadolu’daki bütün fenalıkları, Celali isyanlarını doğuran sebepleri ve halkın ızdırabını dile getiren bir ferman çıkardı. Bu sırada Safeviler Osmanlı sınır kalelerine saldırıda bulunuyordu. Bu sebeple I. Ahmed, 1610’da sadrazam Kuyucu Murad Paşayı İran üzerine serdar tayin etti. Murad Paşa Erzurum’a geldiği sırada Şah, Kanuni devrinde imzalanan Amasya Antlaşması üzerinden barış istedi. Kuyucu Murad Paşa, Şah’ın bulunduğu Tebriz üzerine gitti. Şehrin dışında 5 gün süren savaşta iki taraf da birbirine üstünlük sağlayamadı. Kışı geçirmek için Diyarbakır’a çekilen Murad Paşa buradayken rahatsızlanarak vefat etti (5.8.1611). Yerine Diyarbakır beylerbeyi vezir Nasuh Paşa getirildi. Nasuh Paşa, aynı yıl içinde İranlılarla Osmanlı Devletine yılda 200 yük ipek vermeleri ve işgal ettikleri toprakları bırakmaları koşuluyla bir antlaşma yaptı.

Sultan birinci Ahmed Han donanmanın güçlenmesine de önem verdi. Yeni kadırgalar yaptırarak
donanmanın mevcudunu arttırdı. Kaptan-ı derya Halil Paşa, Akdeniz’in güvenliği için Malta ve Floransa
korsanlarıyla başarılı savaşlar yaptı.

Devrinin olayları arasında, o zamana kadar var olan hükümleri daha fazla düzene sokan bir kanunun vücuda getirildiğini, Fransa, İngil­tere ve Venedik kapitülâsyonlarının yenilendiğini, Felemenk (Hollanda) ile bu mealde bir muahede akdolunduğunu söylemek lâzımdır.

Sultan I.Ahmed elli gün süren bir mide hastalığın­dan vefat etmiştir 22 Kasım 1617. Evlâdı arasında padişahlık edenler, Mahfiruz Sultan ‘dan olan II.Osman  ile Mahpeyker (Kösem ) Sultan ‘dan olan IV. Mu­rad ve İbrahim’dir.
Başta muallim-i sultan Mustafa Efendi oldu­ğu hâlde, muhitinin tesirine kapılan I.Ahmed itimat ettiği liyakatli kimseler istihdamına gay­ret göstermekten hâlî kalmamıştır. Gençliğine rağmen, icraatında azimkar olduğu görülür. 1605 şubatında sipahilerin bir isyan te­şebbüsünü cesaretle yatıştırıp, elebaşlarını idam ettirmesi, sadrazamlarından Derviş, Nasuh Paşa’lar ile bazı vezirleri öldürtmesi, mizacının şiddetine gösterir. Ancak dindar ve hayır ve hasenata meyilliydi. Ayasofya Camii’nin karşısında mimar Mehmed Ağa ‘ya inşa ettirdiği altı mi­nareli muazzam cami (1609—1616), yanında medrese, imaret, tabhane, darüşşifa ve mektep ile, İstanbul ‘un en muhteşem abidelerinden biridir. Diğer bazı hayratından başka Kâ’be ile Ravza-i mutahharayı tamir ve tezyin ettirmiş­tir. I. Ahmed ava ve cirit oyununa da meraklı idi. Birçok defalar Edirne ve Bursa ‘ya se­yahat etmiştir. Şiirle uğraşarak, Bahti ve Ahmedi mahla­sın almış ve bir dîvan tertibine muvaffak ol­muştur,

İlgili Makaleler