Tarihi Şahsiyetler

I.Abdülhamid Kimdir, Hayatı, Dönemi, Islahatları

I.Abdülhamid 27.Osmanlı padişahı, 92. İslam halifesi. III.Ahmed’in oğlu olup, 20 Mart 1725’te Topkapı Sarayı’nda doğdu, 28 mart 1789’de öldü. 21 Aralık 1774’te, ağabeyi III.Mus­tafa’dan sonra, tahta çıkmıştır.

I.Abdülhamid tahta çıktığında, devlet buhranlı bir durumdaydı; kardeşi zamanında başlamış olan Rus harbi devam ediyor, çeşitli eyâletlerde de isyanlar çıkmış. Malî sıkıntı da kendini göstermişti. Yeni hükümdar, bu zorluğu başarıyla, bertaraf edecek iktidarda bir şahsiyet olma­makla beraber, gayretli olmasından dolayı, Rus Harbine devam kararı verdi. Çünkü düşmana karşı hiç olmazsa bir muharebe kazanarak sulh yapmak istiyordu. Fakat Osmanlı ordusu Kozluca’da yenilmiş ve Serdar Muhsinzade Mehmed Paşanın yanında ancak 1200 kişi kalmış diğerleri dağılmıştı. Bu vaziyette Rusya’nın sulh şartlarını kabul etmekten başka çare yoktu. Türk temsilcileri Ahmed Resmi ve İbrahim Münib efendilerle Rus temsilcisi Prens Repnin arasında 21 Temmuz 1774’de Küçük Kaynarca Antlaşması yapıldı. Bu ağır şartlı antlaşmaya göre Kırım, Kuban ve Bucak yalnız dini bakımdan halifeye bağlı olmak üzere müstakil oluyor; Yenikale, Kerç, Azak, Kılburun kaleleri Rusya’ya geçiyordu. Eflak, Boğdan ve Cezayir-i Bahr-i Sefid sahili gibi savaşta Ruslar tarafından işgale uğramış yerler ise Osmanlı Devletine geri veriliyordu. Maddelerinden birinin Rusların Türk topraklarındaki Ortodokslar üzerinde bir nevi himaye hakkı iddia etmesine yol açacak bir şekilde yazılmış olması, Kaynarca anlaşmasının ağırlığını arttırmıştır.

Antlaşmanın ardından Avusturya, Osmanlı Devletinin zafiyetinden faydalanarak Boğdan Beyliğine
bağlı Bukoniva’yı işgal etti. Bitkin bir halde bulunan devlet, hiç bir taraftan yardım ümit edemediğinden, 1775’te bu toprakları da terk mecburiyetinde kaldı.

Padşişahlığının başında böyle kahredici bir durumu kabul ile barışı sağlayabilen I.Abdülhamid, savaş zamanında devletin çeşitli bölgelerinde çıkmış isyanları bastırmak ve askeri sahada ıslahatta bulunmak durumundaydı. İsyanları bastırmak üzere Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa ve ıslahat yapmak için de sadrazam Halil Hamid Paşa görevlendirildiler.

I.Abdülhamid devrinin en önemli özelliklerinin başında, çeşitli sahalarda ıslâhat girişimleri gelir. Bilhassa Halil Hamid Paça’nın gayretle takip ettiği bu ıslâhat, en ziyade askerî sahada görülmüştür. Ergeç Rusya ile yine bir çarpışma olacağı tahmin edildiğinden, Rumeli’deki kaleler ile Kafkas sahilleri tahkim edildikten başka, sür’at topçuları çoğaltılmış; topçu, lağamcı ve kumbaracıların ıslâhı için, Fransa’dan uzmanlar çağırılmışlardır.
Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Devlet Kara Mühendishanesi) kurulmuş, yüzüstü bırakılan metruk haldeki İbrahim Müteferrika matbaası tekrar açılmıştır. I.Abdülhamid devrinde yapılan önemli işlerden birisi de, yerli malı kullanılmasının mecburi hale getirilmesidir.

Diğer yandan Anadolu’da çeşitli karışıklıklar çıkmıştı. Her vilayette bir asi hüküm sürüyordu. Hele kapısız levent denilen binlerce asi Anadolu’yu yakıp yıkıyordu. Şam ve Mısır’da isyanlar başgöstermiş, İranlılar Osmanlı topraklarına saldırarak pekçok yeri ilhak etmişlerdi. Hicaz’da ayaklanmalar birbirini takib etmişti.

Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla, Osmanlılarla Ruslar arasında tam bir sulh temin edilememiş, yalnız bir çeşit mütareke yapılmıştı. Bu antlaşma her iki tarafı da tatmin etmemişti. Osmanlılar olsun, Ruslar olsun Kırım üzerinde daha çok hakka sahib olmak istiyorlardı. Nitekim Kırım’da bağımsızlık ilan edildiğinde Devlet Giray Han, Babıali ile eski bağlılığın korunmasına taraftardı. Bunun üzerine Ruslar, asker sevkedip kendi adamlarından Şahin Giray’ı, han seçtirmişlerdi. Böylece Kırım Hanının tayininde çıkan anlaşmazlık, iki devleti yeni bir savaşa götürürken, Fransızların yardımıyla Haliç Aynalıkavak Kasrında 10 Mart 1779’da bir antlaşma imzalanmıştır. Küçük Kaynarca Antlaşmasının bazı maddeleriyle ilgili olan bu antlaşma Aynalıkavak Tenkihnamesi adıyla anılır. Tenkihnameye göre, Kırım bağımsız kalacak ve Ruslar buradan askerlerini çekecek; buna karşılık, Osmanlılar da Şahin Giray’ın hanlığını kabul edeceklerdi. Kafkaslardan güneye kadar Rus hakimiyetinin artmasını Osmanlı Devleti için büyük tehlike olarak gören I.Abdülhamid ve devlet adamları, Kafkasya’nın bazı bölgelerini Türk nüfuzu altına almayı tasarladılar. Bu sebeple Soğucak ve Anapa kalelerini tahkim ettiler. Buradaki Çerkez kabilelerini itaat altına almaya çalıştılar.

Bilinçsizce Rus taraftarlığı yapan Şahin Giray aleyhinde Kırım’da isyan çıkınca, Ruslar buraya hemen asker gönderdiler. Binlerce Müslümanı şehid ettikten sonra yine Kırım’ı Şahin Giray’a bırakarak geri çekildiler. Daha sonra yeni bir bahaneyle tekrar Kırım’a girerek memleketi Rusya’ya bağladılar (1784). Bunun üzerine, tekrar bir Osmanlı-Rus Savaşı tehlikesi doğdu. Osmanlı Ordusu harbe hazır değildi. Bu sebepten Sultan Abdülhamid Han antlaşmayı bozmak istemedi. Rusya ile birkaç yıl gerginlikten sonra Koca Yusuf Paşa sadrazam oldu. Aslında 1781’de Rusya, Avusturya ile beraber bir tasarı hazırlamış ve bu tasarıya göre de Osmanlı Devletini taksime karar vermişlerdi. Yeni Sadrazam, Rusya ile mutlaka savaşmak istiyordu. II.Katerina’nın gösteri yaparak Kırım’ı ziyaret etmesine ve Avusturya İmparatoru ile görüşme yapmasına Babıali artık tahammül edemiyordu. Rus elçisi Sadarete çağrılarak Kırım’ın iadesi istendi. Elçinin uygun cevap vermemesi üzerine Rusya’ya savaş ilan edildi.

Rusların idaresi altındaki Kılburun Kalesine hücum ile 1786-1792 Osmanlı-Rus Savaşı başlamış oldu.
Avusturyalılar da savaş açmadan Belgrad ve Sırbistan’a taarruz ettilerse de bir sonuç alamadılar. Bu
vaziyet karşısında yalnız Ruslarla başa çıkamazken, iki düşmanla birden karşılaşılıyordu.

Serdar-ı Ekrem Sadrazam Koca Yusuf Paşa, önce Avusturya derdini halletmek istedi. Avusturya İmparatoru II.Josef’in saldırılarını önledikten sonra sınır aşılarak düşman kendi topraklarında ağır yenilgiye uğratıldı. II.Josef güç bela kaçabildi. Fakat Rus cephesindeki savaş aleyhte gelişiyordu. Kısmi başarılar Özi Kalesini kurtarmaya yetmedi. Özi Kalesi Ruslar tarafından alınınca tarihin en büyük mezalimine uğradı. Masum ve günahsız çocuklar, genç ve ihtiyar kadınlar dahil 30 bin civarında insan vahşice öldürüldü.

Sadrazam, Özi Kalesinin düştüğünü bildiren ve yapılan mezalimleri dile getiren telhisi okurken, padişah, kederinden felç olup çok geçmeden vefat etti (28 Mart 1789).

I.Abdülhamid, devlet işleriyle yakından ilgilenir, her konuda düşüncelerini dikte ederek vezirlere bildirirdi. Saltanatı boyunca hep liyakatlı sadrazam, ehil adam aramış ve onlara yetki verip ıslahatların yapılmasına uğraşmıştır. Halil Hamid Paşa, sadrazamlarının en değerlisidir. I.Abdülhamid, halka karşı merhametli ve çok dindar bir padişahtı. Halk arasında kerameti dahi yaygındı. Oğullarından, IV.Mustafa ve II.Mahmud, padişah olmuşlardır. I.Abdülhamid Han, Eminönü Bahçekapı’daki imaretin karşısındaki türbede yatmaktadır. Bu türbede, Yeni Cami tarafındaki duvardaki dolapta Hz.Muhammed’in ayaklarının izleri olduğu söylenen bulunan taş vardır.

I.Abdülhamid, Beylerbeyi’nde bir cami ve mektep, Bahçekapı’da bir sebil, bir imaret, bir kütüphane ve bir türbe (Şimdi bunların yerinde Dördüncü Vakıf Han vardır.) Emirgan’da bir cami ile çeşme ve Medine’de yaptırdığı bir medrese başlıca eserleridir.

İlgili Makaleler