Hz. Muhammed -Türk Hat Sanatında- Hakkında Bilgi
Hz. Peygamber, insan yaratılışında mevcut güzellik duygusunu İslâm terbiyesiyle şekillendirerek yazının sanat seviyesine yükselmesinde etkili olmuştur. Bu sebeple bütün hat üstatları yazıya aktardıkları dinî heyecanlarını Hz. Muhammed’in adı, şahsiyeti ve hadisleri etrafında göstermiş, birbirinden güzel kitap, levha ve kitabeler meydana getirmişlerdir.
İslâm medeniyetinin estetik değerlerinden biri Resûl-i Ekrem’in, “Allah güzeldir, güzeli sever” ifadesidir. Böylece Hz. Peygamber, müslümanlann her türlü çirkinlikten arınmış bir ruh ve fikir güzelliğine sahip olmalarını, iç temizliğinin hayatın bütün safhalarına estetik davranışlar ve sanat hareketleri şeklinde yansımasını hedeflemiştir. Sanat faaliyetlerini ve insan ruhunda tabii bir eğilim olan sanat gücünü dinî hayatın daha içten, feyizli yaşanması bakımından teşvik etmiş, insanların uzun bir tecrübe sonucu ulaştığı bilgi ve sanat birikimine vahyin ışığında istikamet vermiştir. Sanatla imanı birleştirerek ona ilâhî bir vasıf kazandıran Resûl-i Ekrem sanat adı altında toplumun düzenini bozucu, tevhidi ve ahlâkî değerleri yıkıcı hareketlere karşı çıkmıştır.
Hz. Peygamber’in sosyal gelişme ve yükselme için gerekliliğini önemle vurguladığı konulardan biri yazı olmuştur. Yirmi iki harften ibaret Câhiliye devri Arap yazısı yirmi sekiz sesten oluşan dilin kusursuz yazılması için yetersizdi. Kısa sesli harfler, benzer harfleri birbirinden ayıran noktalama işaretlerinin bulunmayışı okuma ve yazmada güçlüklere ve hatalara sebep oluyordu. Öyle anlaşılıyor ki Câhiliye devrinde ve hicretten sonra bir asırlık dönem içinde yazı hafızaya yardımcı durumdaydı. Şekil, harf ve imlâ eksikliklerine rağmen Resûl-i Ekrem yöre halkının bildiği bu yazıyı vahyin yazılması ve öğretilmesi için kullanmış, bir taraftan da harflerin belli kurallara uyularak okunaklı ve güzel yazılması, estetiği, noktalama ve harekeleme gibi konularda birtakım tavsiyelerde bulunmuştur. Nitekim, “Allah beni bir öğretmen olarak görevlendirmiştir”, “Çocuğun anne ve babası üzerindeki üç hakkı güzel yazmayı, yüzme ve ok atmayı öğretmesi ve ona helâl rızık yedirmesidir” buyurması konuya verdiği önemi göstermektedir.
Bütün işlerinde ince bir zevke ve estetik anlayışa sahip olan Hz. Peygamber kâtibine, “Hokkaya lika koy, kalemi eğri kes, besmelenin bâ’sını dik yaz, sîn harfinin dişlerini, mîm’in gözünü açık, ism-i celâli güzel yazmaya gayret et, “rahmân’da kalemin mürekkebini yenile, nûn’un çanağını uzat, ‘rahîm’i de güzel yaz” diyerek besmelenin göze hoş gelecek biçimde yazılmasını tavsiye ederken estetik değerleri ortaya koymuş, böylece yazının sanat seviyesine yükselmesini hedef olarak göstermiştir. “Bilgiyi yazıyla bağlayın “Güzel yazı gerçeğe açıklık kazandırır” sözleriyle de bilginin kaybolmaması için güzel yazıyla kaydedilmesini istemiş, bunun insanın akıl ve his dünyasını zenginleştirip mutluluk vereceğini belirtmiştir. Onun bu sözleri yanında okuduğu ahenkli Kur’an âyetleri, mûsikiye ve şiire karşı hassas olan devrin insanlarının ruhundaki sanat duygusunu uyandırmıştır. Mescid-i Nebevî’nin Suffe denilen bölümünde ashabına bizzat ders vermiş, ayrıca burada Kur’an’ı ve okuma yazmayı öğreten kişiler görevlendirilmiştir. Suffe’deki öğrenci sayısının 400’e yükselmesi üzerine Medine’nin diğer mahallelerindeki dokuz mes-cidde de yeni okullar açılarak okuma ve yazma yaygınlaştırılmıştır.