Tarihi Şahsiyetler

Hz. Muhammed -Türk Edebiyatında- Hakkında Bilgi

Hz. Peygamber’-le ilgili çeşitli bilgiler, Türkler’in müslü-man olmasından itibaren ortaya koyduk­ları edebiyat eserlerinde büyük bir zen­ginlikle yer almıştır. Bunda Kur’an’ın, ha­dislerin ve peygamber kıssalarının başın­dan beri Türk edebiyatının muhtevasını belirleyen kaynakları arasında bulunma­sının yanında Türkler’in Müslümanlığı sa­mimiyetle benimsemelerinin de payı var­dır. Ayrıca millî unsurlarla örtüşen İslâm kültürünün Türk kültürü ve yaşayışı üzerindeki kuvvetli etkisiyle bu iki kültürün zamanla birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde kaynaşması da rol oynamıştır. Bu kaynaşmanın kökleri Satuk Buğra Han destanına kadar inmektedir. Destan, Hz. Peygamber’in mi’racda Satuk Buğra Han’ın ru­huyla karşılaşıp dünyaya dönmesinin ar­dından, üç asır sonra gelecek ve Müslü­manlığı Orta Asya’da yayacak olan bu yi­ğide dua edişinin tasviriyle başlar ve sahâbîlerin bu zatı görmek istemeleri üze­rine Satuk Buğra Han’ın kırk atlısıyla hu­zurda görünmesinin an atılmasıyla geli­şir. Böylece Resûlullah’ın mi’racı sözlü edebiyatın en eski ürünlerinden birine girmiş olmaktadır. Bu ve benzeri efsane­ler daha sonra “seçkin ümmet: Türkler” kavramının teşekkülünü etkilemiştir.

Türk edebiyatının kitap halindeki en eski eserlerinden olan Kutadgu Büig’öe bir na’t-ı peygamberi yer almış, Atebetü’l-hakâyık’ta ise kırk hadis türünü temellendirecek surette hadis tercümeleri edebiyata girmiştir. Bu ilk dönemdeki di­ğer bir eser, Ahmed Yesevî’nin Hz. Peygamber’e dair unsurların zenginliğiyle dikkat çeken Dîvân-ı Hikmetedir. Ah­med Yesevî. hikmetleriyle geniş halk kit­lelerini etkileyerek Türk toplumunda pey­gamber sevgisinin temellerini atmıştır. Yesevî’nin Anadolu’daki takipçisi Yûnus Emre, Resûl-i Ekrem’le ilgili değerleri, oluşum halinde bulunan Anadolu Türk şii­rine aktarmakla kalmamış, daha da geliş­tirip zenginleştirerek Türk tasavvuf edebi­yatına ciddi biçimde tesir etmiştir. Onun, “Canım kurban olsun senin yoluna / Adı güzel kendi güzel Muhammed” matla’lı şiiri, Türk dilinin en lirik ifadeleriyle pey­gamber sevgisini ortaya koyan manzu­melerinden biridir. Yine Anadolu Türk edebiyatının ilk temsilcilerinden Şeyyad Hamza’nın, “Senin aşkın kamu derde de­vadır yâ Resûlellah / Senin katında hacet­ler revadır yâ Resûlellah” beytiyle başla­yan na’tı mevlid törenlerinde de okunan diğer bir örnektir.

İlgili Makaleler