Tarihi Şahsiyetler

Hz. Muhammed -Hitabeti, Fesahati, Özellikleri- Hakkında Bilgi

İnsanları irşad etmek üzere ilâhî vahyin tercümanı ola­rak gönderilen bir peygamberin içinden çıktığı toplumun dilini iyi bilmesi, güzel ve etkili konuşma yeteneğine sahip bu­lunması (fesahat ve belagat) peygamber­liğin özelliklerinden sayılır. Nübüvvetle görevlendirilen ve Firavun’a tebliğde bu­lunması emredilen Hz. Musa’nın. “Sözle­rimi iyi anlamaları için dilimdeki tutuklu­ğu çöz” şeklindeki duası da [Tâhâ 20/27-28] buna işaret eder. Peygamberlerin, hitap ettikleri toplumun önemsediği ilim ve sanatlarla desteklenmesi de etkili sa­yılmalarının bir gereği kabul edilmiştir. Nitekim büyünün revaçta olduğu bir top­luma gönderilen Hz. Musa’ya “asâ” ve “yed-i beyzâ” mucizeleri, tıbba önem ve­rilen bir dönemde görevlendirilen îsâ’ya tıpla ilgili mucizeler verilmiştir. Hz. Muhammed’in tebliğine ilk muhatap olan Arap toplumu şiir ve hitabette, belagat ve fesahatte altın çağını yaşıyordu. Yılın belli mevsimlerinde kurulan panayırlar­da şiir ve hitabet yarışmaları düzenleni­yor, birinci gelen metinler ödüllendirile­rek en kutsal mekân kabul edilen Kabe’­nin duvarına asılıyordu. Şairler ve hatip­ler toplumda kabile reislerinin arkasından yüksek bir mevkiye sahipti. Bu sebeple Hz. Muhammed’in böyle bir topluma peygamber olarak gönderilmesi, Arap dilini mükemmel kullanmasını ve etkili hita­bet yeteneğine sahip bulunmasını gerek­tiriyordu. Bazı âyet ve hadisler, Resûl-i Ekrem’in üstün hitabet yeteneğinin ona Allah tarafından verildiğine işaret etmek­tedir. Necm sûresinde (53/3-6) Peygamber’in kendi arzusuna göre konuşmadı­ğı, bütün tebliğlerinin ilâhî vahye dayan­dığı, bu konuda kendisini Cebrail’in eğit­tiği belirtilir. İslâm âlimlerinin örfünde Kur’an’a namazda okunduğu için “vahy-i metlüv”, hadislere de “vahy-i gayr-i metlüv” denilmiştir. Resûlullah’ın sözlerinin edebî niteliği hakkında, “lafız azlığı ile anlatım güzelliğini, mehabetle halâveti, harf sayısı azlığı ile anlam zenginliğini bir­leştirmiş, nâdir kullanılan kelimelerle so­kak tabirlerinden ve yapmacıklıktan arın­mış tabii bir kelâm” değerlendirmesi ya­pılmıştır. Hz. Peygamber hitabetinin mükemmel olmasına karşılık şiirle ilgilenmemiştir. Tebliğ görevi sıra­sında okuduğu âyetlerin edebî üstünlü­ğünden etkilenen müşriklerin onun bir şair olabileceğini söylemeleri üzerine Kur’ân-ı Kerîm bu iddiayı reddetmiş [Hâkka 69/41-43] kendisine şiirin öğretil-mediği ve esasen bunun gerekli olmadı­ğı ifade edilmiştir.[Yâsîn 36/69]

İlgili Makaleler