Tarihi Şahsiyetler

Hz. Muhammed Hayatı -Peygamberlik Öncesi- Hakkında Bilgi

Hz. Muhammed, farklı rivayetler arasında genel kabul gö­ren kanaate göre Fil Vak’ası’ndan elli veya elli beş gün sonra Rebîülevvel ayının 12′-sinde Pazartesi günü Adnânîler’in ana yurdu ka­bul edilen Mekke’de dünyaya geldi. Astro­nomi âlimi Mahmûd Paşa el-Felekî, Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim’in vefatı es­nasında vuku bulan güneş tutulmasından Safâ-Merve arasında sa’vvapılan yerin karşısında, Hz. Muhammed’in doğduğu evin yerine yapılan ve bugün kü­tüphane olarak kullanılan bina hareketle bu tarihi Fil Vak’ası’nın meyda­na geldiği yılın 9 Rebîülevvel’i [20 Nisan 571 Pazartesi günü] olarak tesbit etmiş Muhammed Hamîdullah ise Câhiliye dönemi Araplarında carî oian nesf uygulamasını göz önüne alarak yaptığı hesaplamada doğum tarihini hicretten önce 53. yılın 12 Rebîülevvel’i [17 Haziran 569 Pazarte­si günü] şeklinde belirlemiştir. Hz. Muhammed’in babası Ab­dullah akranları arasında çok beğenilen bir gençti. Dedesi Abdülrnuttalib, Zem­zem Kuyusu’nu yeniden ortaya çıkarıp onardığı sırada Kureyş’in bir kısım eşrafı tarafından rencide edilince on oğlu oldu­ğu takdirde birini kurban etmeyi adamış, daha sonra çocukları arasında çektiği ku­ra o esnada en küçük oğlu Abdullah’a çı­kınca onu kurban etmeye karar vermişti. Buna başta kızları olmak üzere pek çok kimse karşı çıkmış, Abdülmuttalib de oğ­lunun yerine 100 deve kurban etmişti. Bundan dolayı Hz. Peygamber, hem bu olayı hem de büyük ceddi Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i kastederek. “Ben iki kurban­lığın çocuğuyum” demiştir. Abdullah on sekiz yaşlarında iken Âmine ile evlenmiştir. Yaygın olan rivayete göre ticaret için git­tiği Suriye’den dönerken Yesrib’e (Medi­ne) uğramış ve orada hastalanarak vefat etmiştir.

Annesi Âmine, Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensup Vehb b. Abdümenâf’ın kızıdır. İslâm kaynaklarında, Hz. Muhammed’in ana rahmine intikalinden doğumuna kadar geçen zaman içinde ba­zı fevkalâde olayların meydana geldiğine dair rivayetler yer almaktadır. Kendisinin peygamberlerin sonuncusu olduğunu ifa­de ettiği bir konuşmasında annesinin bir rüya gördüğünden bahsetmekte ve bun­dan önemli bir kişiye hamile olduğu so­nucunu çıkardığını, doğacak çocuğa Muhammed veya Ahmed adını vermesinin telkin edildiğini belirtmektedir. Doğum esnasında diğer anne­lerin çektiği sancıları çekmeyen Âmine, kayınpederi Abdülmuttalib’e haber gön­dererek bir torunu olduğunu müjdele­miştir. Abdülmuttalib torununun doğu­mu şerefine verdiği ziyafette ona Muham-med adını vermiştir. Bazı rivayetlerde bu ziyafet sırasında Muhammed’in dedesi tarafından sünnet ettirildiği nakledilirse de kendisinin sünnetli olarak doğduğu rivayeti daha meşhurdur.