Tarihi Şahsiyetler

Hz. Muhammed Hayatı -Medine Dönemi- Hakkında Bilgi

Hicret, Hz. Peygamber’in risâlet görevini daha iyi şartlarda yerine getirmesini ve İslâmiyet’in yayıl­masını sağlayan çok önemli bir olaydır. Resûlullah’ın en büyük hedefi Kur’an âyetlerini tebliğ etmek, dini yaşayarak öğretmek, dinin gelecek nesillere değiş­tirilmeden intikalini sağlayacak mümin­lerin sayısını arttırmaktı. Resûlullah bu amaçla bazı düzenlemeler yapmaya ka­rar verdi. Mekke döneminde müslüman-ların bir araya gelip ibadet etme ve Resûlullah’ı dinleme imkânları çok kısıtlıy­dı. Medine’de özellikle Birinci Akabe Bia-tı’nın ardından müslümanlann sayısı ar­tınca Es’ad b. Zürâre, daha sonra Mescid-i Nebevî’nin inşa edileceği arazideki hurma kurutma yerinin etrafını çevire­rek kıblesi Kudüs’e doğru oian bir mes­cid yaptırmıştı. 0 sıralarda Mekke’deki müslümanlar henüz cuma namazı kı­lamazken Medineliler burada cemaatle namaz kılıyordu. Resûl-i Ekrem, Medine’ye ilk defa girerken de­vesinin çöktüğü yeri mescid yaptırmak üzere sahiplerinden satın aldı. Yedi ay ka­dar süren mescidin inşası esnasında Hz. Peygamber, Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin evinde misafir kaldı ve burada Medineli müslüman erkeklerden, bir başka evde de kadınlardan biat aldı. Risâlet vazifesi­nin bütün gereklerini mescidle ona bitişik olan evinde yerine getiriyor ve yeni nazil olan Kur’an âyetlerini burada tebliğ edi­yordu. Kimsesiz müslümanlarla ilim tah­sil etmek isteyen sahâbîlerin barınması için Mescid-i Nebevî’nin arka kısmında Suffe inşa edilmişti. Resûlullah, Medine dışına gönderilecek heyetleri oluşturur­ken ehl-i Suffe’den faydalanıyordu.

Hz. Peygamber, hicretten hemen son­ra muhacirlerin her birini Evs veya Hazrec kabilesinden bir müslümanla kardeş ilân etti. Böylece bütün varlıklarını Mek­ke’de bırakıp gelen muhacirlerin maddî ve manevî ihtiyaçlarının karşılanması için büyük bir destek sağlanmış oldu. Medi­neli müslümanlar muhacirleri öz kardeş­leri gibi kabul edip ellerindeki imkânları onlarla paylaştılar.[bk. Muâhât] Resûl-i Ekrem, böyle bir kardeşlik bağı kurmak suretiyle yalnızca zor durumda olan mu­hacirlerin ihtiyaçlarını karşılamakla kal­mamış, kabile esasına bağlı kardeşlik an­layışının yerine din kardeşliği anlayışının geçmesini de sağlamıştır. Resûlullah, Me­dine döneminin ilk yıllarında gerek Mek­ke’den gerek Medine çevresinden biat etmek üzere huzuruna gelen herkesin Medine’ye hicret etmesini biat şartı ola­rak ileri sürüyordu. Ayrıca Medine’ye hic­ret edenlerin daha sonra oradan ayrılma­sını da hoş karşılamıyor, hicretin kararlı ve semereli olması için Allah’a dua edi­yordu.