Tarihi Şahsiyetler

Hz. Harun Kimdir, Hayatı, Peygamberlerin Hayatı

Hârûn. İsraîl Oğulları’na gönderilen peygamberlerden. Harun b. İmrân, Tevrat’ta Aaron diye zikredilen zât. Mûsâ’nın ana-baba bir büyük kardeşidir. Firavun’un er­kek çocukların öldürülmesi hakkındaki emri kal­dırmış olduğu sırada, Musa’dan 3 yıl önce, doğmuştur. Babasının ismi, İmrân bin Yasher’dir. Soy îtibâriyle Yâkûb’un oğullarından Lâvî’ye dayanır. Mısır’da doğdu. Mûsâ’dan üç sene önce Tûr-i Sinâ’da vefât etti.

Hârûn, İsrâiloğulları üzerine Firavun’un ve Kıptîlerin zulüm ve baskılarının arttığı sırada doğdu. Çocukluğu ve gençliği Mısır’da geçti. Mûsâ’ya peygamberlik emri bildirildikten sonra, Hârûn’a da peygamberlik emri bildirildi. Mûsâ’yla birlikte Firavun’a gitmeleri, onu ve avânesini Allah’a îmâna dâvet etmeleri emredildi. Hârûn, Mûsâ’yla birlikte Firavun’u ve adamlarını hak dîne inanmaya dâvet ettiler. Kendisinin tanrı olduğunu iddiâ eden ve insanların kendisine secde etmelerini isteyen Firavun, Mûsâ ve Hârûn’un dâvetini ve îzâhlarını kabul etmedi. İlk önce alay edip hakâret dolu sözler sarf etti. Mûsâ’ya inananlara ve İsrâiloğullarına korkunç zulümler yaptırdı. İsrâiloğulları durumlarını Mûsâ ve Hârûn’a bildirip, duâ istediler. Allah, Firavun ve kavmine îkâz olarak musîbetler gönderdi. Mûsâ ve Hârûn, Allah’ın İsrâiloğullarını Mısır’dan çıkarıp, Kızıldeniz’den yürüyerek Sina Yarımadasına geçtiler. Firavun ve ordusu da geçmek için denize yürüyünce, küfür ve azgınlıklarının cezâsı olarak, boğulup helâk oldular.

Mûsâ, kavmiyle berâber Tih Çölü’ndeyken Allah’ta gelen vahiyle Tevrat’ı almak üzere Tûr Dağına gittiği sırada yerine Hârûn’u vekil bıraktı. Mûsâ Tûr Dağı’ndayken, İsrâiloğulları Hârûn’u dinlemeyip Sâmirî adında bir kuyumcunun hîlelerine kapılarak, yaptıkları altın buzağı heykeline taptılar. Hârûn kavminin bu câhilce ve azgınca hareketi karşısında onlara öğütlerde bulundu. Onları bu inanış ve hareketlerinden uzaklaştırmaya çalıştı. Onun nasîhat ve uyarılarını bir kısmı kabul ettiyse de bir kısmı kabul etmedi. Hârûn’u tehdid ettiler. Hârûn, kendisine tâbi olan 12.000 kişiyle birlikte onların içinden ayrılmak veya onlarla sert bir şekilde mücâdele etmek istedi. Fakat Mûsâ’nın, “İsraîl Oğullarını parçaladın, birbirinden ayırdın!” diyeceğini düşünerek, bu işten vazgeçti. Mûsâ’nın Tûr’dan dönmesini bekledi.

Mûsâ, Tûr Dağı dönüşünde kavminin altın buzağı heykeline taptığını görünce çok üzüldü. Bu hâlin sebebini Hârûn’a sordu. Hârûn da İsrâiloğullarının kendisini dinlemediklerini ve kendisini ölümle tehdid ettiklerini, Sâmirî adında bir münâfığa uyarak bu yola saptıklarını bildirdi. Mûsâ Sâmirî’ye bedduâ etti ve İsrâiloğullarının tövbe etmelerini bildirdi. İsrâiloğulları, Mûsâ’nın dediklerini kabul ettiler ve tövbe ettiler. Bu mücâdeleler sırasında Hârûn da Mûsâ’yla birlikte gayret etti. Allah, Mûsâ’ya kavmini toplayıp, Arz-ı Mev’ûd denilen bölgeye (Filistin ve Şam bölgesi) götürmesini ve puta tapan Amâlika kavmiyle harb etmesini emretti. İsrâiloğulları, o beldelerde zâlim ve kuvvetli hükümdârların bulunduğunu ileri sürerek harbe gitmediler. Allah, bu isyânları sebebiyle İsrâiloğullarına kırk yıl süreyle Arz-ı Mev’ûd’a girmeyi haram kıldı. İsrâiloğulları bu kırk sene içinde Tih Sahrâsında şaşkın ve perişan şekilde dolaştılar. Bu sırada Hârûn da Mûsâ’yla birlikte İsrâiloğullarının sıkıntılarına sabretti.

Hârûn, İsraîl Oğullarının nankörlükleri üzerine, Allah’ın kendilerini Tih Çölünde kalmaya mahkûm ettiği kırk senenin sonlarına doğru, Mûsâ’dan birkaç sene veya bir rivâyete göre üç sene evvel vefât etti. Kabrinin nerede olduğu husûsunda çeşitli rivâyetler vardır.

Hârûn’la ilgili olarak Kur’ân’ın Mâide, A’râf, Yûnus, Tâha, Furkan, Şuarâ, Kasas, Saffât sûrelerinde bilgi verilmektedir.