Türk Edebiyatı

Hüvel Baki Nedir, Ne Demek, Arapça, Anlamı, Hakkında Bilgi

Hüve’l-bâki. Allah’ın ebedîliğini İfade eden ve Osmanlılar’da mezar baş taşlana yazılması âdet olan Arapça ibare.

İfadeyi oluşturan kelimelerden birin­cisi, Kur’ân-ı Kerîm’de bir kısım esmâ-i hüsnânın yer aldığı çeşitli âyetlerde [me­selâ bk. Haşr 59/22-24;İhlâs 112/1] doğrudan Allah Teâlâ hakkında kullanı­lan hüve zamiridir. Bazı İslâm âlimleri tarafından ism-i a’zam ve tasavvuf ehlince zikirlerin doruk noktası, Al­lah’a yakınlığın en veciz ifadesi kabul edilen bu kelime, Allah’ın bütün vasıflarını ihata eden lafza-i celâl yerine kullanıl­maktadır. Baki kelimesi ise beka kökün­den türetilmiş bir sıfat olup esmâ-i hüsnâdan biri olarak “varlığının sona ermesi düşünülemeyen, ebediyen var olan” anla­mına gelmektedir.

Dünya hayatını sona erdiren ölüm ha­disesi, yüce yaratıcının ölümsüz âlemine geçişi sağlayan ve ibret alınması gereken bir olaydır. “Hüve’l-bâki ifadesi, insana bir yandan Allah’ın üstün kudret ve ebedîli­ğini hatırlatırken öte yandan kulun fânili­ğini ve onun ölüm karşısındaki aczini dile getirmekte, dolayısıyla hakiki saadetin ancak Allah’a teslim olmakla gerçekleşe­bileceğini belirtmektedir. Bu ibare genel­likle, kabirlerin baş ucuna dikilen taşlar­daki kitabelerin en üst kısmına ölümden hiç kimsenin kurtulamayacağı­nı anlatmak amacıyla yazılmış olup aynı zamanda ölüm karşısında geride kalan­ların acısını hafifletmekte, ayrıca, “O ver­di, O aldı”: “O’ndan geldik, O’na dönece­ğiz” gerçeğini de yaşayanlara hatırlat­maktadır.

Sadece Osmanlılar’da görülen ve özel­likle İstanbul’un fethinden sonra yaygın­laşan bu uygulamada hüvelbâki bilhassa ceiî ta’lik ve sülüs hatlarıyla, harf inkılâ­bından sonra da yeni harflerle yazılmış, bu âdet günümüze kadar devam etmiş­tir. Pek çok ünlü hattatın “Allah”. “Mu-hammed” ve besmele istifinden sonra en çok bu ibarenin istifiyle meşgul olduğu bilinmektedir. Bu sebeple Türk sanat ve kültürünün bir nevi açık hava müzesi olarak kabul edilen mezarlıklarda birçok “hüvelbâki” istifi bulunmaktadır. M. Zeki Kuşoğlu bu istifin yaygın ve hat sanatı bakımından değerli örneklerini bir kitap­ta toplamıştır. Mezar taşlarına bunun yanında, “Küllü men aleyhâ fân [Her canlı fânidir, Rahmân 55/26] Küllü nefsin zâikatü’l-mevt [Her canlı ölümü tadacaktır, Ankebût 29/57] gibi âyetler de yazılmıştır.

Türk şiirine de girmiş olan hüvelbâki sözünün şairler tarafından değişik anlam çerçeveleri içinde kullanıldığı görülmek­tedir. Tevhidlerle esmâ-i hüsnâ manzu­melerinde rastlanan ibare bu metinlerde daha çok sözlük anlamıyla kullanılır. Usû-irnîn, “Evvel ü âhir hüve’l-hayyü’l-lezîsin lâ-yemût Zahir ü bâtın hüve’l-bâklsin Allâhü’s-samed” beyti buna bir örnek teş­kil eder. Nesîmî’nin, “Nesîmî çünkü Hakk’a vâsıl oldu Hüve’l-bâkî hüve’llâhü’l-bekâ-dır” beyti, ibarenin ölüm dolayısıyla ve tarih düşürme amacıyla kullanılışına bir ör­nektir. “Nasibin baş ucunda bir hüve’l-bâkili mermermiş Senin artık mekânın servilik altında bir yermiş” beyti de bu ibarenin, geleneksel mezarlık manzara­sının tasviri içinde bir mezar taşı üzerin­de yer alışına Örnek verilebilir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler