Tarihi Şahsiyetler

Hüsrev Paşa (Boşnak) Kimdir, Hayatı, İdamı

Hüsrev Paşa. Sadrâzam (D.? – Ö. Şubat 1632). Aslen Bosnalıdır. Enderundan yetişip çeşitli hizmetlerde bulunduktan sonra, silahdârlığa kadar yükseldi. Çok geçmeden Yeniçeri Ağalığıyla saraydan çıkan Hüsrev Paşa, 1625’te Bağdad’ı İranlılardan geri almak üzere vazifelendirilen Serdâr Hâfız Paşanın ordusunda bulundu. 1626’da Kubbe Veziri oldu. İki yıl bu vazifede kaldıktan sonra 1628’de Sadrâzamlığa getirildi.

Hüsrev Paşa, Sadrâzam olduktan sonra ilk olarak sekiz yıldır devletin başına dert olan Abaza Mehmed Paşa üzerine yürüdü. Abaza Mehmed Paşa, Erzurum’da isyan etmiş ve üzerine gönderilen kuvvetleri bozmuştu. Hüsrev Paşa, seçkin bir kuvvetle Tokat’tan Erzurum üzerine yürüyüp şehri kuşattı. Kırk gün muhâsaradan sonra Sadrâzama mukâvemet edemeyeceğini anlayan Abaza teslim olmak zorunda kaldı ve İstanbul’a gönderildi (1628). Hüsrev Paşanın Erzurum’u muhâsarası esnâsında, üzerine gelen bir İran ordusu da pusuya düşürülerek bozguna uğratıldı. Kumandanları Şemsi Han esir alındı. Bu başarılarından sonra Hüsrev Paşa büyük bir zafer alayı ile İstanbul’a döndü. 1629’da Bağdat’ı geri almak için yeniden sefere çıkan Hüsrev Paşa, şiddetli yağan yağmurlar dolayısıyla Bağdat’a ulaşmanın zor olacağını düşünerek Hemedan üzerine yürüdü. Bölgedeki İran kuvvetlerini bozduktan sonra Hemedan ve Dergüzin’i aldı. Ancak asıl gâye olan Bağdat’ı kırk gün muhâsara etti ise de alamadı ve Mardin’e çekildi. 1630 yılını Mardin’de geçirip Bağdat üzerine gitmediğinden azledildi. Yerine ikinci defa Hâfız Ahmed Paşa veziriâzam oldu.

Ordu içinde bâzı birlikler, yeni veziriâzamı kabul etmeyip Tokat’ta bulunan Hüsrev Paşayı tekrâr vazifesine döndürmek isteyince orduda bölünme görüldü. Tokat’a gelen Murtaza Paşa, Hüsrey Paşa kuvvetleri ile savaşa tutuş­tu. Tokatlılardan çoğu Hüsrev Paşa tarafında yer alarak, Murtaza Paşa’yı püskürttüler. Fakat Hüsrev’in ortadan kaldırılması için,  pâdişâhın fermanını alan şehrin kadısı, kalenin toplarını onun yatmakta olduğu saraya çevirerek, gülle yağdırmağa başladı. Bunun üzerine şehirliler sa­vaştan çekildiler. Murtaza Paşa kuvvetleri sarayı kuşattılar. Hüsrev adamlarına artık kavgadan vazgeçmelerini ve pâdişâhın emrine boyun eğ­melerinin gerektiğini bildirdi. Murtaza Paşa’nın gönderdiği cellâtlar önce bu müthiş vezirin önün­de bîr şey yapamadan, döndüler ve Murtaza Paşa’ya kendisini istediğini bildirdiler, Murtaza Pa­şa, onun kendisine bir pusu hazırladığını bil­diği için, gitmedi ve ona idamının bildiren hatt-i şerifi, kethüdası ile, gönderdi, Hüsrev emri okuduktan sonra, pâdişâhın gönderdiği kuvvetlere karşı savaştığına pişman göründü ve namazını kılarak, boynunu cellâdın kemen­dine teslim etti  (şubat 1632).

Husrev’in ölümü ile, dâvası bitmedi. Kapı-ulu, idam haberini alınca, tekrar ayaklanarak, saraya yürüdü ve pâdişâhı ayak divanına geti­rerek, Hüsrev’in idamından sonra kendisine itimatları kalmadığını, Hüsrev’in katline sebep olanların teslimini ve saraydaki şehzadelerin hayatı için kefil istediklerini bildirdiler. Hüs­rev’in katlinden sonraki bu kargaşalıklar, IV. Murad’in, büyük bir şiddetle harekete ge­çip, vaziyete hâkim olmasına kadar devam ede­cektir.

Veziriâzamlığı üç yıl sekiz ay kadardır. Hüsrev Paşa azîm ve irâde sâhibi, orduyu sevk ve idârede muktedir, doğrulukta tanınmış, bir vezirdi. Asabî mîzâcı ve Bağdat’ın fethedilmemesi üzerine bâzı kumandanları idâm ettirmesi en çok tenkid edilen tarafıdır. Hüsrev Paşanın herhangi bir hâdiseye mahal vermeden Abaza meselesini halletmesi büyük hizmet olmuş ve takdir edilmişti.