Mitoloji

Hüma Kuşu Nedir Efsaneleri, İnanışlar Doğu Mitolojisi

Hüma kuşu (Farsça: هما / Homā), Eskiler indin­de tercihan daimî karlar bölgesinde yaşayan pek büyük yırtıcı bir kuştur. çoğu kez cennet kuşu olarak da adlandırılan, görünmeyecek şekilde çok yükseklerde dinlenmeksizin sürekli uçan, asla yere değmeyen -bazı kaynaklarda ayakları olmadığı da nakledilir- efsanevi kuş. Şâir Şeyh Sa’di hüma’nın diğer kuşlara üstün olduğunu söyler (Gülistan, I, 15).

Arapçası Bulah olup bazı kaynaklarda Arapça’daki ruh anlamına gelen Hu ve su anlamındaki ma kelimelerinden oluştuğu savunulmuştur. Kaynaklarda Tengricilik inancındaki Tanrı Umay ile benzerliği belirtilen ve Çepni boyunun sembolü olarak kullanılan Hüma, bazı Türk lehçelerinde Kumay veya Umay kuşu adı ile de bilinir.

mitoloji-2/huma-kusu” 153″ 213″ İnanışlar

Başına konduğu kimseye mutluluk getirdiğine inanılması sebebiyle talih kuşu veya devlet kuşu olarak da isimlendirilir. Bunun kaynağı halk arasında yayılmış çok eski bir inançtır. Buna göre, hümâ’nın gölgesi bir insanın başına tesadüf ederse, tac giye­ceğine işaret sayılırdı ve humâyun lakabı bu­radan gelmektedir. Hüma’yı bile-bile öldüren bir kimsenin 40 gün içinde öleceğine inanılır. Hüma’ya devlet kuşu denmesi Hümâ’nın gölgesi ile ilgili bu inançlar sebebi iledir. Bu kuşa atfedilen uğur, şâir Şeyh Sa’di’nin Gülistan (I, 3) ‘ın bir beytinde de görülür: “Âlemde tek bir hüma dahi mevcut olmasa idi, kimse gidip, bir baykuşun sayesini aramazdı”. Hüma’nın canlısının asla yakalanamayacağı ve Hüma’yı bile-bile öldüren kişinin kırk gün içinde öleceği de yaygın inançlar arasındadır.Bazı yorumlarda, Hüma’nın Feniks gibi birkaç yüzyılda küllerinden yeniden doğmak için kendini yakarak tükettiği de ifade edilir.

Edebiyatta kullanımı

Hüma kuşu, Osmanlı, Türk, Fars ve Urdu edebiyatında sıklıkla başvurulan motiflerden biridir. Bunlar arasında Hüma ve Hümayun mesnevileri ile kuşlar arasındaki konuşmalara dayalı alegorik eserler başı çeker. XII. yüzyılda yazılan Gazali’nin Risaletü’t-tayr‘ında, Ferîdüddîn-i Attâr’ın bu eserden yararlanarak yazdığı Mantık-ut Tayr‘da ve Ali Şîr Nevaî’nin Attar’ın eserine nazire olarak kaleme aldığı Lisânü’t-Tayr’da sıklıkla geçmektedir.

Cennete yaşaması, çok yükseklerde uçup yedi kat semanın üzerindeki felekler ve burçlar arasında dolaşması ve hatta Tanrı’ya kadar gidip gelen bir kuş olması sebebi ile Türk halk edebiyatında da Hüma, erişilemeyecek yüksekliklerin bir sembolüdür. Bazı ortak özellikleri dolayısıyla da Feniks, Garuda, Simurg ve Kaknüs gibi diğer efsanevî kuşlarla karıştırılan Hüma, Divan şiirinde mitolojik kuşlar içinde özellikleri nedeniyle en çok sözü edilendir. XVI. yüzyıldan başlayarak şiirlerdeki kullanım sıklığı sürekli bir artış göstermektedir. Bâki’nin divanında geçen bir beyit:

Zülf-i siyahı sâye-i perr-i Hümâ imiş
İklîm-i hüsne anun içün pâdişâ imiş.
« Siyah zülfü Hümâ kanadının gölgesiymiş.
Güzellik ülkesine onun için padişahmış. »

Burada siyah zülfü Hüma’nın gölgesine benzetilen sevgili bu güzelliği sebebi ile güzellik ülkesinin padişahı olarak adlandırılmakta ve Hümâ’nın gölgesinin üstüne düştüğü kişinin padişah olması inancına telmih yapılmaktadır.