Hukuk Sosyolojisi

Hukuksal Pozitivizm

Hukuksal Pozitivizm

Hukuksal pozitivizm, hem varsayımsal bir sosyal sözleşme fikrine ve ne oldukları belirsiz doğal adalet ilkelerine karşı çıkışın, hem de egemenliğin ve hukuksal dü­zenin kaynağının dünyevileşmesinin bir ürünüdür.

Hukuksal pozitivizmin temelinde, yalnızca meşru yasakoyucu tarafından usulü­ne uygun olarak çıkartılan normların, hukuk olarak kabul edilmesi fikri yatar. Böy­lece hukuk, dünyevi bir iktidarın iradesinin sonucu olarak tezahür edecektir. Bu yaklaşıma göre hukuk, insan iradesinden önce doğada mevcut bulunan ya da Tan­rı iradesine bağlanabilecek normlar anlamına gelmez. Hukuku var eden, yine in­sanlar tarafından öngörülmüş yasa koyma kurallarına uygun olarak konulmuş ol­masıdır. Bu yönüyle hukuksal pozitivizm, hukuk kavramının açıklanmasındaki metafizik unsurların dışlanmasını gerektirir.

Hukuksal pozitivist yaklaşım içerisinde bir hukuk kuralını ya da normunu hu­kuksal kılan şey, söz konusu kural ya da normun o hukuk düzeninde öngörülen usule uyularak çıkartılmış olmasıdır. Hukuksal pozitivizmi, doğal hukuk yaklaşı­mından ayıran en önemli fark, bu noktada çıkmaktadır. Zira dikkat edilecek olursa, hukuksal pozitivizm açısından hukuksallık, yalnızca biçimsel ölçüte göre tespit edi­lirken, doğal hukuk açısından hukuksallığın ölçütü içerikle ilişkilidir, yani maddi öl­çüt söz konusudur. Doğal hukuk, hukuk hakkındaki kararını “düzenlemenin ne ol­duğuma bakarak verirken, hukuksal pozitivizm aynı kararı “düzenlemenin nasıl ya­pıldığına bakarak verir. Yani doğal hukuk, düzenlemenin içeriğinin doğaya, insan doğasına ya da Tanrı iradesine uygun olup olmadığına bakarken, hukuksal poziti­vizm, söz konusu düzenlemenin yetkili makamlar ve organlar eliyle ve önceden be­lirlenmiş usullere göre yürürlüğe konulup konulmadığını esas alır.

Hukuksal pozitivizm, doğal hukuka oranla daha sonraki dönemlerde ortaya çı­kan bir hukuk yaklaşımı olmakla birlikte, kısa sürede hukuk düşüncesine egemen olmuş ve hukuksal pozitivizm içerisinde hukukun değişik özelliklerine vurgu ya­pan farklı eğilimler ve düşünürler ortaya çıkmıştır.

İlgili Makaleler