Hukuk Sosyolojisi

Hukuk İdeolojisi

Hukuk İdeolojisi
Yurttaşların hepsinin, hukuk ve yasalar karşısında eşit ve yasa koyucunun kendi¬sinin de koyduğu kurallarla bağlı olduğu kabulünün ifadesi olan hukuk devleti kavramsallaştırması nesnel, tarafsız, bağımsız ve güvenilir bir hukuk ideolojisini de gündeme getirir.
İdeoloji kavramı kabaca, bir bilinç durumu ve gerçeklik hakkındaki bilgi düze¬yi ile ilintilendirilebilir. Özellikle pozitivist yaklaşım açısından olgusal içeriği olma¬yan bir başka deyişle, gerçeklik dünyasını olduğu gibi yansıtmayan her söz ya da düşünce ideolojiktir. Olgular hakkındaki nesnel doğruları dile getirmek ise bilimin işidir. Dolayısıyla pozitivist açıdan ideoloji, bilimin tam karşısındadır. Öyleyse bilim nesnel, ideoloji özneldir. Bilim doğrulanabilir, ideoloji ise yalnızca söylemseldir.
Bu çerçevede düşünüldüğünde; hukuk ideolojisi kavramı, hem hukukun ege¬men ideolojiyi yansıtması, hem de hukukun kendisinin bir yanlış bilinç formu ha¬line gelmesini ifade eder. Söz gelimi, eleştirel hukuk çalışmaları kapsamında yer alan bir kuramcı olarak Kairys’a göre, “hukuksal söylem, insan türünün kapasitesi ve deneyimleri hakkındaki inançlarımızı, adalet, özgürlük ve tatmin tanımlarımızı ve geleceğe ilişkin vizyonumuzu şekillendirmektedir”. Yani hukuk, toplumu anla¬maya ilişkin bir bilinç formu haline gelmektedir.
Hukuk düzeninin sürekliliğini ve muhataplarının sistem içerisinde kalmalarını sağlayan şey, bu bilinç şeklidir. Toplumsal gerçekliğin algılanmasına ilişkin bu bi¬linç formu, gerçekliği hukuksal kavramlar çerçevesinde yeniden üreterek gizler. Söz gelimi, gerçeklik dünyasında “çıkar” olarak ifade edilenin hukuksal karşılığı “hak” olmaktadır. Böylece, çıkar olarak düşünüldüğünde gayri meşru görünen, hak şeklinde yeniden üretilerek doğal ve meşru kılınmaktadır.
Hukuk ideolojisi, yalnızca var olan kavramların hukuksallaştırılması şeklinde görülmez. Gerçekte hiç var olmayan durumlar da hukuk dünyasında varmış gibi kabul edilir. Bunun örneklerinden biri, hukuksal bir kavram olan “sözleşme ser- bestisi”dir. Herkesin dilediği içerikle sözleşme yapabileceğini varsayan bu kavram, aslında gerçeklik dünyasının zorunlulukları ile bağdaşmaz. Teorik olarak sözleşme yapıp yapmama konusunda serbest olsalar da gerçek yaşamda insanlar, bazı söz¬leşmeleri yapmak zorundadırlar.

Gerçeklik dünyası ile hukuk dünyası arasındaki bu açı farkı, liberal siyaset ku¬ramının günlük çatışma ve gerginlikleri, siyaset alanı dışında tarafsız bir hukuk di¬liyle ifade etmek zorunda kalmasından kaynaklanır. Böylece hukuk, yalnızca yurt¬taşlar ya da sınıflar arası çatışmalarda değil, devlet gücü ile biseysel özgürlük ara¬sındaki gerginliklerde de tarafsız bir arabulucu olarak sunulabilecektir.
Açık bir hukuk kuralı olduğu ve yargılama sonrasında mutlak bir sonucu öngördüğünüz halde, beklemediğiniz sonuçlarla karşılaştığınız oldu mu?
Esas olarak “Eleştirel Hukuk Çalışmalarımı konu edinen Türkçe iki kitap bulunmaktadır: Sururi Aktaş, Eleştirel Hukuk Çalışmaları, İstanbul: Kazancı Kitap, 2006 ve Kasım Akbaş, Hukukun Büyübozumu, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2006.