Tarihi Şahsiyetler

Hubeyb bin Adiyy Kimdir, Hayatı, Şehadeti

Hubeyb bin  Adiyy  Ensâri. İslâmiyetin ilk şehidlerinden biridir. Hayatının bütün rivayetlerde müşterek bulunan ana hatları şöyledir: Uhud Gazvesi’nden sonra Peygamberin eshâbından 10 kişilik küçük bir grup, Mekke île Usian arasında Huzayl’lere mensup olan 100 (yahut 200) Lihyani tarafından gizlice tâkip edilerek, çevrilmişti. Bu sıkıştırılan gurubun reisi Asım b. Sabit Ensari teslim olmayı, gurur ile, reddetti. Diğer altı kişi ile beraber öldürüldü. Bunun üzerine Hubeyb, Zeyd b. Daşina ile bir üçüncü teslim oldular; bu sonuncu inadına kurban gittikten sonra, kalan ikisi Mekke’ye götürülüp, satıldılar; Hubeyb, Benu    ‘I-Hâris b. Amir b. Nevfel b. Abd-ü Menaf’ın eline düş­tü. Bu zât, eşhür-i hürümün sona ermesi üzeri­ne, onu Harem’den çıkartıp, Tan’im’e götür­dü. Orada kazığa bağlandı ve Bedir Gazvesi’nde Hubeyb   tarafından öldürülen Haris’in öcünü almak için, mızraklar saplanarak, işkence ile (şabran) öldürüldü. Hubeyb kazığa bağlanma­dan evvel şehidler için sünnet olan iki rek’at namazı kılmak için, mühlet istedi. Hubeyb’in kazıkta, kesilip ayrılan uzuvlarına da Allah, rahmetini ihsan etmeğe kadîr olduğu için, bir müslüman sıfatı ile, vücûduna yapılan ezi­yetlere önem vermediği mealinde, iki be­yit söylediği rivayet   edilmektedir. Bu beyit­lerden başka ondan bize iki kanat duası rivayet edilmekte olup, bu dualarda, düş­manlarından intikamını alması için, Allaha ni­yaz etmektedir. Ölen adamın bu lanetinden orada hazır   bulunanların büyük heyecan ve korku geçirdikleri söylenmekte olup, Ebu Sufyan küçük Mu’aviye’yi, bu sözlerin tesirinden korumak maksadı ile, acele ile yere bas­tırmış ve Sa’id b. Amir de bu sahneyi hatırladıkça, her defasında uzun süren bayılmalar geçirmiştir.

Bu rivayetlerin mukayesesi, anlatılıp, bildirilenlerin ve idealleştirilmiş tarafların bulunduğu­nu gösterir. Asım,   ölmeden önce, Allaha duâ ederek, Peygamberi Medine’de bu hâdi­seden  haberdar etmesini niyaz etmiş ve bu duası kabul edilmiştir. Düşmanlarının ilişmemesi için cesedi bir arı kümesi tarafından muhafaza edilmiş ve sonra da sağnak hâlinde bir yağ­mur cesedi sürükleyip, götürmüş. Bununla birlikte Vakidi  (s. 155)’ye göre, Peygamber bu haberi Bi’r Ma’una Olayı’nın haberi ile aynı za­manda almıştır. İbn Hişam (s. 641) ‘a   göre, bu haberi Peygambere yetiştirmesini Allahtan niyaz eden Asım değil, Hubeyb imiş.—  Zuhri ve Urva (bu sonuncu hakkında kısa bilgi için bk. Vakidi, s. 136)’ya göre, bu 10 kişi, Mekkelilerin ahvâlini gizlice öğrenmesi için, sariya olarak gönderilmişti. İbn Hişam (s. 638), Vakidi  (s. rj?) ve İbn Sa’d (III, 39  v.d.)’a göre, bir kabîleyi irşâd etmek üzere, yola çı­kan 10 kişiden oluşan din mübeşşirleri reh­berlerinin hiyâneti ile, düşmanlarının eline düş­tüler. Bu hikâye bununla aynı zamanda vuku bulmuş olan Bi’r Ma’üna faciasının   etrafına örülmüş olan efsâneye çok benzer. Vakidi (s. 227)  627 senesinden bahsederken, Hubeyb’in o tarihte hâlâ Mekkelilerin elinde mahpûs tu­tulduğunu söylüyor. Kronolojik bakımdan ileri sürülebilecek yegâne doğru izah, bu hâdisenin Uhud gazvesinden sonra vuku bulduğudur; çün­kü Asım bu gazveye katılmıştı. Resmî Sira’de hâdise Yevm ul-racı ismi altında ve İbn Hişâm tarafından 625 Vakidi tarafından 626 senesi vukuatı sırasında kaydedilmiştir. İlk şehid timsâli olan Hubeyb’in şahsiyeti, hak­kında güzel menkıbeler yaratılmasına pek müsait idi. Haris’in kızı (başkalarına göre, Hüceyr b. Ebi IhSb’ın mevâlîsinden biri olan Mâviya) bir gün evinde mahpus tutulan Hubeyb’i, bunun başka zaman Mekke’de bulunmasına imkân olmamakla beraber, üzüm yerken görmüş. — Şehâdet zamanı yaklaşınca, bir ustura istemiş; ka­dın küçük çocuğu ile kendisine göndermiş; fakat ondan intikam alması ihtimâlinî düşünerek, çok korkmuş; Hubeyb kadının bu korkusunu sezin­ce, böyle hunharca bir hareketin ondan sâdır olmasından korkulmayacağını söyleyerek, kadını sakinleştirmiş. Yukarıda zikredilen ve Hubeyb’in kazıkta söylediği rivayet edilen   beyitler, İbn Hişam’da ilâveler iie tam bir manzume hâlini almıştır. Aynı müellif (s. 644 v. dd.) onun hak­kındaki mersiyeleri de kaydediyor. Cesedinin Kureyşlilerin elinden alınarak, arz tarafından yutulması hakkındaki  menkıbesi Taberi, I, 1436. yer alır.

İlgili Makaleler