Tarihi Eserler

Hoca Fakih Türbesi ve Mesci­di Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Hoca Fakih Mesci­di ve Türbesi. Konya’da XIII. yüzyıla ait Selçuklu külliyesi.

Şehrin batısında günümüzde Hoca Fa-kih adı verilen semtte. Yaka bağlarına gi­den yolla Beyşehir’e giden yolun ayırım yeri yakınında bulunur. Son zamanlara ka­dar hangi yapılardan meydana geldiği tam olarak bilinmeyen külliyenin şer’iyye sicil defterlerinde yer alan iki tamirat kaydın­dan mescid. zaviye, türbe, hamam, ahır ve bahçeden teşekkül ettiği öğrenilmiş­tir: halen bunlardan sadece bir avlu içine alınmış olan mescidle türbe mevcuttur. Külliye, Anadolu Selçuklu devrinin büyük mutasavvıflarından Türkmen dervişi Ahmed Fakih Kutbüddin’in şehrin dışına yaptırdığı zaviyesinin etrafında oluşmuştur.

Akyokuş tarafına açılan avlu kapısını üstteki basık kemer şeklinde oyulmuş üç mermer blok çevirir. İbrahim Hakkı Kon­yalı kapı kitabesinin 1909’da çalındığını söylemektedir. Kapının üzerinde bulunan çini kalıntıları buranın eskiden mavi çini­lerle kaplı olduğunu gösterir. Kapısının sağında bir sarnıç, solunda ise akmayan bir çeşme bulunmaktadır. Avlu duvarları daha önceleri kerpiç iken son tamir sıra­sında taştan yapılmıştır.

Avlu kapısından 14 m. içeride ve bir bahçenin ortasında yer alan mescidle tür­benin mimari değeri yoktur. Mescidin son cemaat mahalli, dört âdi ağaç direk üze­rine bindirilmiş ahşap örtülüdür; buraya harimden kıble duvarında da olduğu gibi iki sıra halinde dört pencere açılır. Giriş kapısının söveleri beyaz, kemeri ise birbi­rine zıvana şeklinde geçirilmiş beyaz ve mor mermerlerden yapılmıştır. Küçük bir alana oturan mescidin aslında türbe met­hali olduğu ve zaviye yıkıldıktan sonra bu şekle getirildiği sanılmaktadır. Tamirat kayıtlarından, eskiden yapının üzerini dört duvara ve iki ahşap direğe oturan bir ka­ra damın Örttüğü Öğreniliyorsa da bugün­kü örtü çatı şeklindedir. 1678 yılı kayıtla­rında da örtünün 59,5 tahta kurşun lev­ha ile kaplı Karamanî çatı olduğu, bu ta­mirat sırasında levhalardan eksilen 31,5 tahtanın tamamlandığı, 137 m. bahçe duvarının ve gereken diğer yerlerin yeni­lendiği yazılıdır. Bu tamirden sonra yapılan ikinci ve daha kapsamlı bir yenileme işleminde ise 12.700 kerpiç, yir­mi beş araba kamış ve yeteri kadar ağaç malzeme kullanılmıştır.

618 (1221) yılında vefat eden Ahmed Fakih Kutbüddin adına aynı yıl Şeyh Aliman (Alaman) tarafından yaptırılmış olan türbe batı yö­nünden mescide bitişiktir ve aralarında bir kapı bulunmaktadır. Bu kapının üstün­deki Selçuklu sülüsü ile yazılmış dokuz sa­tırlık Arapça kitabenin aslında mezar san­dukasına ait olduğu sanılmaktadır. Kare planlı türbenin üzerini tuğla ile örülmüş, eteği mukarnaslı kubbe örter. Duvarlar moloz taştan yapılmış, dışarıdan muntazam kesme taşlarla kaplanmıştır; taban altı­gen tuğla döşelidir. Binanın üç cephesin­de iki sıra halinde altı pencere bulunmaktadır. İç mekânın ortasında yer alan ahşap sanduka harç sıvalı asıl sandukanın üze­rine geçirilmiştir; baş ucundaki taşın dış yüzünde bir mum oyuğu dikkat çeker. Türbenin altında cenazelik mevcuttur. Hazîrede eskiden çok kıymetli taşların bu­lunduğu söylenirse de bugün sadece bir­kaç basit mezar taşı göze çarpar. Osman­lılar zamanına ait tahrir ve şer’iyye sicil kayıtları, külliyenin zengin vakıfları oldu­ğunu ve mütevelliler tarafından imam­larla diğer hizmetlilerin düzenli bir şekil­de tayin edilerek hizmetin hiç aksatılmadığını göstermektedir. Hoca Fakih Mesci­di ve Türbesi 1990 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından son zamanların­daki şekline uygun olarak yenilenmiştir.

TDV İslâm Ansiklopedisi