İslam Tarihi

Hıttin Savaşı Tarihi, Önemi, Nedir, Sonuçları, Kimler Arasında Yapıldı

Hıttin Savaşı. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin Haçlılar’ı bozguna uğrattığı ünlü meydan savaşı (583/1187).

491-492 (1098-1099) yıllarında Doğu Akdeniz kıyılarında Haçlı devletlerinin ku­rulmasından sonra buradaki müslümanların en büyük hedefi bölgeyi onlara karşı korumak ve işgal ettikleri toprakları kur­tarmak olmuştur. Selâhaddîn-i Eyyûbî, selefi Nûreddin Zengînin ölümünden son­ra bir taraftan Haçlılar’la mücadele eder­ken bir taraftan da onun tesis etmiş oldu­ğu birliği yeniden sağlamak için çalıştı. 574’te (1179) önce Merciuyûn Savaşı’nı kazanıp arkasından Beytülahzân Kalesi’ni geri alarak Haçlılar’a karşı bir üstünlük elde etti. Bundan sonra Haçlılar müdafa­aya çekilirken Selâhaddin devamlı taar­ruz durumuna geçti. Bu taarruzlar esna­sında onun bir meydan savaşına girmek istemesine rağmen karşı taraf bunu hiç­bir zaman göze alamamıştır. Selâhaddin, 579 (1183)’da Halep’i ele geçirmek ve 582 (1186) yılında Musul’u hâkimiyet al­tına almak suretiyle ülkede birliği temin etti ve böylece kendini tamamen Haçlı­lar’la mücadeleye verdi. Bu arada Kudüs Haçlı Krallığı tahtına Guy de Lusignan geçmiş ve kendisine bağlı olan Kerek-Şevbek Prinkepsi Renaud de Chatillon ile birlikte Selâhaddin’le bir antlaşma yapa­rak ticaret kervanlarına saldırmayacakla­rına dair söz vermişti. Fakat Renaud de Chatillon, Selâhaddin’in Musul’dan Dımaşk’a döndüğü sıralarda Mısır’dan Su­riye’ye giden bir kervana saldırdı ve bü­tün ticaret mallarını Kerek Kalesi’ne gö­türdü. Selâhaddin bunu öğrenince hem Renaud’dan hem Kral Guy’den kervanın iadesini istedi. Guy, Renaud’ya karşı te­şebbüse geçtiyse de sonuç alamadı. Bunun üzerine Selâhaddin, Kerek-Şevbek Prinkepsliği üzerine sefer açmaya ka­rar verdi ve çeşitli bölgelerdeki emîrlerine mektuplar yazarak askerlerini cihada çağırdı.

1 Muharrem 583te (13 Mart 1187) has­sa askerleriyle Dımaşk’ın güneyindeki Re1-sülmâ ordugâhına çıkan Selâhaddin, bu­rada birkaç gün kaldıktan sonra büyük oğlu el-Melikü’l-Efdal’i gelecek askerleri beklemesi için bırakıp kendisi hassa birli­ğiyle güneydeki Busrâ şehrine doğru İler­ledi ve Renaud de Chatillon’un hacıların yolunu kesmesini önlemek için safer ayı başına kadar Kasrıselâme’-de konakladı. Daha sonra hassa birliğiyle Kerek üzerine yürüyerek Renaud de Cha­tillon’un topraklarını yağmaladı; Şevbek’e bağlı Karyeteyn denilen yerde Mısır ordu­sunun kuvvetlerine katılması üzerine ge­ri dönüp Kerek topraklarını tahribe de­vam etti.

Bu arada Musul, Diyarbekir, el-Cezîre ve Halep kuvvetleri de Re’sülmâ’da bulu­nan el-Melİkü’l-Efdal’in yanında toplan­mıştı. Efdal babasının emri gecikince el-Cezîre. Diyarbekir, Musul askerlerinden seçtiği bir birliğin başına Harran ve Urfa hâkimi Muzafferüddin Kökböri’yi, Halep askerlerinden seçtiği bir birliğin başına Bedreddin Duldurum el-Yârûkî’yi, Dımaşk askerlerinden seçtiği bir birliğin başına da Sârimüddin Kaymaz’ı kumandan tayin ederek bu kuvveti 20 Safer S83’te (1 Ma­yıs 1187) Saffûriye ve Akkâ İstikametinde bir keşif seferine göndjerdi. Gece hareke­te geçen Kökböri ve arkadaşları, her ne kadar sabahleyin Saffûriye’ye hücuma kalktıklarında karşılarında Raimond ta­rafından haberdar edilen Dâviyye ve İsbitâriyye  şövalyele­rinden meydana gelmiş seçkin bir düş­man gücü buldularsa da yapılan savaşta galip geldiler. Bu savaşta İsbitâriyye’nin reisi Roger des Moulin ile pek çok şöval­ye öldürüldü; Dâviyye’nin reisi Gerard de Ridefort ise kaçmayı başardı.

Selâhaddin bu zaferden haberdar olun­ca Kerek’ten dönerek Taberiye gölünün kuzeydoğusundaki Aşterâ mevkiinde ka­rargâh kurdu; el-Melikü’l-Efdal de asker­leriyle birlikte babasının yanına geldi. Bir av tadar sonra. Ermeni ve Antakya Prinkepslıği sınırlarında tedbir almak için Halep’e gitmiş olan sultanın yeğeni Takıyyüddin Ömer de onlara katıldı. Yeterince askerin toplanması üzerine 15 Rebîülâhir’de (24 Haziran) orduyu teftişe çıkan Selâhaddin her emîri tek tek görevlen­dirdi; her birlikten özel hücum müfreze­leri çıkardı ve bütün birliklere yanındakilerle iş birliği yapmaları direktifini verdi. Bu arada askerlere teçhizatın yanı sıra bol miktarda bahşiş dağıttırdı ve zafer kaza­nıldığında çok daha fazlasını vereceğini vaad etti. İktâlı ve maaşlı askerlerin sayısı 12.000 süvariydi. Yaya­lar ise Sıbt İbnü’l-Cevzfnin ifadesine gö­re çoktu. Selâhaddin, merkezî kuvvetlerin kuman­dasını kendi üzerine alıp sağ kanadı Takıyyüddin’e, sol kanadı Kökböri’ye verdi. 17 Rebîülâhir’de (26 Haziran) Aşterâ’dan Hısfîn’e gelen ordu. ertesi sabah oradan yola çıkıp Ukhuvâne denilen yerde konak­ladı. Burada harp divanı toplandı ve alı­nan savaş karan değerlendirildi: ayrıca sultan, kardeşi I. el-Melikü’l-Âdil’e de bir mektup yazarak Mısır’da kalan askerle­rin başında Haçlı hakimiyetindeki toprak­lara girmesini emretti.

İlgili Makaleler