Hitabet İslamda, Araplarda, İslami Hitabet, Çeşitleri, Özellikleri
Câhiliye dönemi. Araplar’ın İslâm öncesi dönemde hitabete büyük Önem verdikleri ve meşhur hatiplerin yetiştiği bilinmektedir. Ancak sözlü rivayete dayanan bu edebî mahsuller zamanımıza ulaşmamış, ulaşanların sıhhati konusunda da tereddütler vardır. David Samuel Margoliouth gibi şarkiyatçılarla başta Tâhâ Hüseyin olmak üzere bazı çağdaş müslüman yazarlar Câhiliye şiirine olduğu gibi Câhiliye hitabetine de şüpheyle bakmışlar, bunların Emevîler devrinde üretildiğini ileri sürmüşlerdir. Araplar’a komşu olan milletlerin milâttan beş asır öncesine ait edebî metinlere sahip olduklarını kabul eden bu yazarların, Araplar’ın milâttan beş asır sonrasına ait hitabet örneklerini otantik saymamaları mâkul görünmemektedir. Halbuki Eksem b. Sayfî gibi bazı Câhiliye hatipleri İslâm’a yetişip müslüman oldukları gibi birçok hatibin hutbelerini bizzat rivayet eden yakınları İslâmî dönemde henüz hayattaydı. Hz. Peygam-ber’in huzurunda çeşitli kabilelere mensup hatipler konuşmalar yapmışlardır. Bu konuşmalarda dönemin hitabetine ait özellikleri tesbit etmek mümkündür. Kabile hayatı, kabileler arasındaki mücadeleler genellikle hitabete de yansımış, hitabetin konulan buna göre oluşmuştur.
Câhiliye devri hitabetinin başlıca temalarından biri karşılıklı övgü ve yergidir. Bir hatip kendi kabilesinin kahramanlık, cömertlik gibi erdemlerini dile getiren bir konuşma yaptığında rakip kabile hatipleri hemen buna cevap verirlerdi. Rebîa el-Esedfnin hakemliğinde Ka’kâ” b. Ma’bed ile Hâlid b. Mâlik’in ve Herim el-Fezâ-rfnin hakemliğinde Alkame b. Ulâse ile Âmir b. Tufeyl’in yaptığı konuşmalar bu türün en meşhur örneklerindendir.
Câhiliye hitabetinin en zengin örneklerini kabileler arasında meydana gelen savaşlarda yapılan intikam konuşmaları teşkil eder. Bunların en meşhuru, Hânî b. Ka-bîsa eş-Şeybânî’nin Araplar’ı İranlılar’a karşı savaşmaya teşvik eden konuşmalarıdır. Bunun yanında ara bulma ve barışa çağrı mahiyetinde konuşmalar da yapılırdı. Kays b. Hârice’nin Dâhis ve Gabrâ savaşlarının sona ermesini sağlayan uzun konuşması bunların en meşhurlarındandır.
Nişan ve düğün törenlerinde yapılan konuşmalara “hıtbetü’l-imlâk” denirdi. Eski Arap âdetlerine göre evlenmek isteyen erkeğin yakınlarından hitabeti güçlü bir kişi damat adayının erdemlerini sayan bir konuşma yapar, buna kız tarafından bir kişi cevap verirdi. Hz. Peygamber’in Hatice ile evlenmesi münasebetiyle Ebû Tâlib’in yaptığı konuşma bu türün en güzel örneğini teşkil eder. Kültürlü ve bilge kişilerin hitabeleri edebî açıdan önemlidir. Bu türün en meşhur Örneği Kus b. Sâide’nin Ukâz panayırında irat ettiği, Hz. Peygamber’in de dinleyiciler arasında bulunduğu rivayet edilen hitâbesidir.
Câhiliye dönemi hitabetinin bir türü de elçi kabullerinde, hükümdar meclislerinde, ayrıca panayırlarda ve çeşitli toplantılarda yapılan konuşmalardır. Eksem b. Sayfî’nin. Amr b. Hind’in kardeşini taziye için yaptığı konuşma türünün en güzel örneklerindendir. Ölen bir kimsenin vasiyetleri de bir hitabet çeşidi olarak görülmüş olup bunların en beğenileni. Âmir b. Zarib el-Advânî ile Eksem b. Sayfî’nin kavimlerine hitaben yaptıkları vasiyetlerdir. Kâhinlerin gaipten haber veren seçili sözleri Câhiliye devrinde itibar gören bir hitâbet türüydü.
Nikâh ve barış konuşmalan dışında genellikle kısa olan Câhiliye hitabelerinin en belirgin özellikleri mukaddime ve hatimelerinin bulunmaması, bol seçili ve kısa cümleli olmaları, irticalen söylenmeleridir. Câhiliye hatipleri, nikâh hitabeleri dışındaki konuşmalarını ayakta yüksek bir yerde veya binek sırtında yaparlardı. Topluluğun karşısına düzgün bir kıyafetle çıkmak, elinde baston, kılıç veya mızrak bulundurmak, başa sarık sarmak, irticalen ve rahat bir şekilde konuşmak bu dönem hitabetinin kurallarındandır.
Câhiliye döneminde hatibin toplum içindeki yeri genellikle şairden hemen sonra gelir veya onunla aynı düzeyde görülürdü. Hatta Câhiz’in verdiği bilgiye göre başlangıçta şairler hatiplerden üstün tutulurken zamanla şairlerin sayısı artıp şiir bir kazanç vasıtası haline getirilince hatip şairden üstün kabul edilmeye başlanmıştır. Hatiplerin çoğunlukla kabile reislerinden veya bilge kişilerden olmasının da bunda etkisi vardı. Şairler genellikle kabilenin sözcüsü olmakla beraber kabileler arası atışma ve övünmelerde bu görev çok defa hatiplere verilirdi.
Kaynaklarda Câhiliye devrinde yaşadığı rivayet edilen birçok hatibin ismi geçmektedir. Özellikle İyâd ve Temîm kabileleri hitabetteki üstünlükleriyle tanınmıştır. İyâd kabilesinden Kus b. Sâide, Zerkâ ile Lakit b. Ma’bed; Temîm’den Eksem b. Sayfî, Hâcib b. Zürâre ile Kays b. Âsim; Kinâne’den Hz. Peygamber’in dedelerinden Kâ’b b. Lüey, Hâşim b. Abdümenâf ve oğlu Abdülmut-talib ile Utbe b. Rebîa, Süheyl b. Amr; Kays Aylân’dan Kays b. Hârice el-Gatafânî. Lebîd b. Rebîa el-Âmirî, Âmir b. Darib el-Advânî; Yemen’den Ubeyd b. Şeriyye el-Cürhümî, Zübeyr b. Cenâb, Kays b. Şem-mâs ile Sabah el-Himyerî ve Bâhile’den Sehbân meşhur hatiplerdendir. Konuşmalarında insanları putları terketmeye ve Allah’a ibadete çağıran, “emmâ ba’dü” şeklindeki başlangıç sözünü ilk defa kullanan, konuşma sırasında yüksek yere çıkmak, kılıç veya asaya dayanmak gibi âdetleri başlatan Kus b. Sâide ile (ö. 600). Araplar’ın hekim ve kadılarından olup tefekkür ve duygu yüklü konuşmalarını atasözleri ve vecizelerle süsleyen Eksem b. Sayfî (ö. 612) Arap hitabetinin en ünlü isimleridir.
İslâmî Dönem