Kimdir

Hezarfen Hüseyin Efendi kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi

Hezarfen Hüseyin Efendi kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: Sultan Dördüncü Mehmed devrinde yetişen fazilet sahibi Tarihçilerden alim bir zat olup İstanköy adasındandır. Eserlerinden (Muhtasar Tarihi Umumi)‘si mukaddimesinde künyesini «Hüseyin ibni Ca’fer İstanköyi eş-Şehir be-Hezarfen», diye yazıyor. Tahsilinin ilkini memleketinde, sonunu İstanbul’da ikmal etmiştir. Tahsilini bitirmesini müteakib bir aralık devlet hizmetine girmişse de sonraları te’Iif ve hususi tedris ile iştigal etmiştir. Bu şekilde ömür sürmekte iken 1089 (1678) tarihinde İstanbul’da irtihal etmiştir. Maatteessüf defn edildiği yer tayin edilemedi. Sultan Dördüncü Mehmed devrinde 14. Lui tarafından ilmi tetkiklerde bulunmak üzere İstanbul’a gönderilen Antuvan Galandi, Hezarfen Hüseyin Efendi ‘yi ziyaret ettiğini eserinde tafsilatlı olarak anlatmıştır.

Hezarfen Hüseyin Efendi eserleri:

Bu eserlerinden başka Hammer Tarihi’nin on birinci cildinin mukaddimesinde mezkur olan 13 fasıl üzerine mürettep 1080 (1670) tarihinde yazılı (Kanunname)’nin de bu zatın olması muhtemeldir.

Hemşehrisi müfti Yusuf Efendi’nin de hadis imamları arasında ihtilaflı olan hadislerin tevfik ve tavzihine dair (Tuhfe-i Dürriyye) isminde kiymetli bir eseri vardır.

Kaynak: Osmanlı Müellifleri, Bursalı Mehmed Tahir Bey, Meral Yayınevi, 3. Cilt.

Hezarfen Hüseyin Efendi kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (Ölm. H. 1103/M. 1691) Ünlü bir tarihçi ve ansiklopedik bilgiye sahip bir bilgin olarak tanı­nır. Kendisini Fazıl Ahmet Paşa korumuştur. Yunanca ve Lâtince kay­naklardan yararlanmasını bilmiştir. Tarih, tasavvuf ve tıp konusunda yapıtları vardır. Tenkîh-i Tevarih-i Mülûk adlı yapıtını, hükümdar IV. Mehmet’e sunmuştur. Onun Osmanlı teşkilât tarihi ile ilgili Telhîsü’l Beyan fi Kavanini Âli Osman adlı yapıtı da tanınmıştır. Adı geçen birinci yapıtında birçok Yunan düşünürü hakkında da bilgi vermiştir. Bu yapıt tarihle ilgilidir. Adı geçen ikinci yapıta Osmanlı Devlet teş­kilâtı ile ilgili geniş bilgi vardır. Hezarfen Hüseyin Efendi o zamanki Osmanlı devlet düzenindeki çöküntü ve düzensizlikten de söz etmiştir. 18. Yüzyılda Osmanlıların Durumu ve Batıya Yönelme Osmanlılarda Lâle Devri. Batı’ya yönelmenin başlaması bakımın­dan önemlidir. Sadrazam Damat İbrahim Paşa, Fransa’ya elçi olarak yolladığı Yirmisekiz Mehmet Çelebi’deıı Avrupa’da gördüğü bilgileri ve uygarlık araçlarını saptayarak yazmasını istemiştir. Mehmet Çelebi de bu isteği yerine getirerek Sefaretname’yi yazmıştır.

Lâle devrinde İbrahim Müteferrika, Sait Mehmet Efendi ile bir­likte 1727 de İstanbul’da basımevi açmıştır. Aslen Macar olan İbrahim Müteferrika İslâmlığı kabul ettikten sonra Osmanlı yönetimine hizmet etmiştir. Batı kültürüne dikkati çekmiştir. Usûl-al Hikem fi Nizam-al- Ümem adlı yapıtı, düşünce tarihimiz açısından önemlidir. Bu yapıtında Monarşi, Aristokrasi ve Demokrasi gibi devlet yönetimlerinden söz et­miştir. Osmanlıların geri kalış nedenleri üzerinde durmuştur. Ona göre bu nedenlerin başlıcaları şunlardır:

Lâle Devrinde Batılı elçiler kanalıyla Batının etkileri İstanbul’da görülmüştür. Batılı bilginler. Batılı edebiyat ustaları ve sanatçılar İs­tanbul’a gelmeğe başlamışlardır. Bu devirde kimi devlet yöneticilerinin müslüman oldukları halde resimlerini yaptırdıklarına da tanık olmak­layız.

Avrupa da XV. Yüzyılda basımevi kurulduğu halde. Türklerin bu uygarlık aracını 235 yıl sonra benimsemeleri dikkat çekicidir. Gerçekte basımevi Avrupadakinden 40 yıl sonra İstanbul’da kuruldu ise de müslüman Türkler tarafından benimsenmedi. 1492 de Yahudiler. 1567 de Ermeniler ve 1627 de Rumlar tarafından Osmanlı ülkesine basımevi getirildiği halde benimsenmemiştir. II. Bâyezit zamanında İstanbul ve Selanik’te 19, Birinci Selim zamanında 33 yapıt basılmıştır. İstanbul’­da bulunan üç ve Selanik’de bulunan bir basımevinde İbranice, Lâtince ve Yunanca yapıtlar basılıyordu. 1567 de dil ile, 1568 de dua ile ve 1569 da ibadet ile ilgili birer kitap basılmıştır. İbrahim Müteferrika saye­sindedir ki Padişah III. Ahmet’ten 1726 tarihinde Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Kelâm yapıtları basmamak kaydiyle basımevi açılmasına ferman alınmıştır.

Yenilik hareketleri Patrona ayaklanmasiyle bir süre durdurulmuş­sa da, zamanla yeniden başlamıştır. Özellikle askerlik alanında yenileş­me gereksinmesi duyulmuştur. I. Mahmut devrinde Humbaracı Ahmet Paşa. 14 yıllık hizmeti süresince Osmanlı ordusunu bilgi ve teknik bakı­mından yenileştirmeğe çalıştı. III. Mustafa zamanında da Baron de Tott eliyle Osmanlı topçu sınıfının yeniden örgütlendiğini görmekte­yiz. Macar asıllı olan Baron yeni toplar döktürmüştür. Bu arada Mühendishane-i Hümayun açılmıştır. III. Mustafa hem tıp ve astronomiye meraklı, hem de yenilik yanlısı ise de müneccimlere de inanırdı. Avru­pa’da o sıralarda, yani 1756-1763 yılları arasında yedi yıl savaşları ol­muştu. Bu savaşlarda küçük bir devlet olan Prusya zafer kazanmıştır. 2. Mustafa bu haşarının müneccimlerin yardımıyla kazanıldığını sa­narak Prusya Kralı Frederik’e Ahmet Resmî Efendiyi elçi olarak gön­derip üç müneccim istemişti. Frederik ise padişaha elçi kanaliyle şu üç tavsiyede bulunmuştu:

1— İyi bir orduya sahip olmak ve onu barış zamanında savaşa hemen girebilecek bir biçimde eğitmek.

2- Hâzineyi dolu tutmak.

3- Tarih okumak.

Kaynak: Türk Düşünce Tarihinde Felsefe Hareketleri, Prof. Dr. İbrahim Agah ÇUBUKÇU, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi yayınları, 1986, ANKARA

İlgili Makaleler