Felsefe Tarihi

Hermes Kimdir, Hermetik Düşünce, Hakkında Geniş Bilgi

Hermes. Çeşitli kültürlerde değişik isimlerle anılan mitolojik veya yarı mitolojik bir şahsiyet.

Dinler tarihiyle felsefe ve bilim tarihle­rinde geriye doğru gidildiğinde ortak bir kutsal şahsiyetten söz edildiği görülür. Değişik gelenek ve kültürlerde farklı isim­lerle anılan bu şahsiyet Greko-Latin lite­ratüründe Hermes Trismegistos (aş. bk.) diye şöhret bulmuştur. Bu kişinin felse­fe, bilim ve edebiyat tarihlerinde daha çok mitolojik veya yarı mitolojik nitelik­lere sahip bir şahsiyet olarak ortaya çık­masına karşılık dinler tarihinde bir pey­gamberle Özdeşleştirilmesi dikkat çeki­cidir. Bazı müellifler eski Mısır dinindeki Thoth’u, Mûsevîlik’teki Uhnuh’u, Budizm’­deki Buda’yı, Zerdüştîlik’teki Höşeng’i ve İslâm’daki İdrîs’i onunla birleştirmişler­dir. Meselâ Taberi ve Fahreddin er-Râzî’-ye göre İbrânîler’in Uhnuh’u ile Kur’ân-ı Kerîm’deki İdrîs aynı şahıstır {Târîtju’t-Jaberî, I, 103; Mefâtîhu’l-ğayb, XXI, 233-234). Bîrûnîise İdrîs’in Buda olabileceği­ni düşünmektedir [et-Âşârü’t-bâkıye, s. 188) Bazıları da birkaç Hermes’ten söz edilebileceğini ileri sürmüşlerdir (İbnii’l-Kıftî, s. 346-350). İlgili rivayetler arasında­ki farklılıklara rağmen Hermes motifinin bütün kültür ve medeniyetlerde asgarî şu üç ortak özelliğe sahip bulunduğu gö­rülmektedir: a) Bir şekilde tufanla bera­ber anılır; b) Bütün kültürlerde seçkin, bilgili, nebî veya velî bir kişi olarak göste­rilir; c) En önemlisi bütün geleneklerde onun yüce bir makama (semâya) çıktığı düşünülür.

Hermes isminin kökeni hakkında farklı görüşler vardır. Kelimenin aslının Süryâ-nîce olduğunu ve “âlim” anlamına geldi­ğini söyleyenlere göre Hermesü’l-Herâ-mise tamlaması da “âlimlerin âlimi” de­mektir. Mandeistler nur meleklerinden Zehrun’u güneş feleğiyle özdeşleştirdik­lerinden Hürmüz veya Hermez adının bu­radan geldiği ve daha sonra bunun Sâbi-îler tarafından Hermes’e dönüştürüldü­ğü muhtemel görülmektedir; çünkü Sâ-biîler Mısırlı Hermes’i kendi peygamber­lerinden biri olarak tanıyorlardı. İbrânî-ler’e göre onun adı Uhnuh’tur ve “ders vermek, inâbe vermek” ya da “aydınlat­mak” anlamlarını taşımaktadır (EJd., VI, 793(. Bu durumda Uhnuh ismi “çok ders vermek, çok ders çalışmak” anlamlarını içerir; Arapça’daki İdrîs de bundan türetilmiştir (Fîrûzâbâdî, VI, 51 (. Diğer bir gö­rüşte ise Mısır firavunlarından güneş mo­noteizminin kurucusu Akhnaton’un (m.ö. 1375-1354) adının Uhnuh’a, ölüler âlemi­nin tanrısı Oziris’in adının da İdrîs’e dö­nüşmüş olabileceği ileri sürülür (A. Gas-sân Sâbûnî, s. 8). Mes’ûdî Hermes keli­mesinin Utârid gezegeni anlamına geldi­ğini söylerken onun kozmik bir değer ifa­de ettiğini vurgular {Mürûcü’z-zeheb, I, 39}. Hint geleneğinde bir felekî Buda, bir de tarihî Buda bulunmaktadır. Tarihî Bu-da’nın annesinin adı Maya’dır; Grek mi­tolojisindeki aynı adı taşıyan büyük tan­rılardan Zeus”un oğlu Hermes’in annesi­nin adı da Maia’dır. Ayrıca Sâbiîler’in Her­mes için kullandıkları Buzasaf ismiyle Bu­da (Budha) ismi arasında da bir benzerlik göze çarpmaktadır. İran kültüründe ise Höşeng diye anılan Buda’nın ulvî şeyler­den ilk bahseden bilge olduğu düşünü­lür.

Hermes’in. hikmetin kaybolmasından korktuğu için Barbâ ve Panopoüs (Ihmîm) adlı piramitleri inşa ettirerek kendinden sonra gelecekler için bütün ilimlerin for­müllerini bunların iç duvarlarına kazıdığı rivayet edilir. Bundan dolayı Hermes ke­limesiyle “ehram” arasında bir irtibat ku­rulur [ABr., X, 601) ve onun İç duvarlara kazıdığı bu yazılara “hierograph” (kutsal harf) denilir. Bunlar, hikmetin ehil olma­yan ellere geçmesini önlemek için sem­bolik tarzda yazılmıştır.

Eflâtun aritmetik, geometri, yazı ve diğer bazı İlimlerin kurucusu olarak Mısır tanrısı Thot’tan bahsetmiştir (Pha-idros, s. 110; Philebos, s. 25). Mısırlılar’m Aa Aa (üç kere büyük) Tehuti şeklinde söyledikleri “mürşid” veya “öğretmen” anlamına gelen bu ismi Grekler Hermes Trismegistos tercümesiyle kendi dilleri­ne almışlardır. Bazı müslüman düşünür­ler bu üçlü oluşa “hikmet üçgeni” (müsel­les bi’l-hikme) anlamını verirken bunu nü­büvvet, hikmet ve hilâfetin Allah tarafın­dan ona bahsedilmesi diye yorumlarlar (Nişancızâde, 1, 124-128). Bazı müellifler ise bundan üç ayrı Hermes bulunduğu anlamını çıkarırlar (aş. bk.).