Türk Edebiyatı

Hat sanatı Nedir, Türleri, Özellikleri, Hakkında Bilgi

HAT SANATI

Cumhuriyet’ten önceki dönemde ayrı bir meslek niteliğine bürünen, belli bir okul özelliği kazanan yazı (hat) sanatı arap harflerinin değişik biçimde yazılıp düzenlenmesine dayanıyordu. Aşağı yukarı bir nonfigüratif resim durumundaydı. İslâm dininde resmin yasaklanması sonucu hat sanatı gelişme olanağı bulmuştu. Cumhuriyet’ten sonra, eski arap yazılarının kaldırılıp latin harflerinin alınması (1928) üzerine bu sanatta da duraklama, gerileme başladı. Bu sanatı yalnız eski dönemden kalan hattatlar sürdürür oldu. Pek çok türü bulunan hat sanatının sayısında da azalma görüldü. Eski hattatların zamanla ortadan kalkması üzerine yazı türü, yazı alanı sınırlandı. Eskiden din kurumlanndan kitaplara, evlerin duvarlarına kadar uygulanan hat sanatı Cumhuriyet döneminde üç doğrultuda devam etti: 1. yeni yapılan veya onarılan cami, mescit, çeşme, imaret gibi din kuramlarının uygun yerlerine, özellikle kapı üstlerine, mihraplara, kubbelere yazılan yazılar (bunlar daha çok İslâm dininin uygun gördüğü sözleri, ayet ve hadisleri içeren türden hatlardır); 2. birtakım yazıya meraklı kimselerin öze! olarak yazdırdıkları levhalara yazılan hatlar (bunlar daha çok evlerde, dükkânlarda saklanan eserlerdir); 3. eski geleneğe çok bağlı kimselerin, özellikle tarikat ve din adamlarının mezar taşlarına çekilen hatlar (bunlar daha çok tekke ve cami hazirelerinde görülen, belli kimselere yazdırılan hatlardır).

Cami kapılarına, cami içlerine yazdırılan yazıların (hatların) bir kısmı celi denen büyük boy yazılardır. Evlerde bulunan levhaların pek azı celi, ötekilerin çoğu mesih, divani, tâlik, sülüs, rik’a türünden olan yazılardır. Mezar taşlarındaki hatlar ise düz veya istif düzenine göre çekilen, tâlik, sülüs, rik’a türlerindedir. Eskiden olduğu gibi değişik türden kitap, divan yazımında hat kullanılmıyor. Hat sanatının günümüzde uygulandığı başka bir alan da onarımdır. Eski eserlerin bozulan, yırtılan, okunamayan yerlerinde yapılan onarımlar birer doldurma niteliğindedir. Okunamayan yere, ya aynı eserin başka bir nüshasına bakılarak gerekli kelime veya cümle konur veya bu işten anlayan bir uzmanın gerekli gördüğü, aslına uygunluğunu ileri sürdüğü kelime, cümle o metne eklenir. Onarım ve doldurma işinde hattın türü değiştirilmez, metnin aslı hangi tür yazıyla (hatla) yazılmışsa gene o tür uygulanır. Bu iş yapılırken eski hattın çekiminde kullanılan mürekkep, boya türüne de bakılır. Eserin güzelliğini bozmamak için aynı türden mürekkebin, boyanın kullanılmasına önem verilir.