Tarihi Eserler

Haseki Hamamı Nerede, Kim Yaptırdı, Hakkında Bilgi, Tarihçe,

Haseki Hamamı. İstanbul Eminönü’nde XVI. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmış hamam.

Yenicami’nin arkasında, bu ibadet ye­rinin arastası olan Mısır Çarşısı’nın gü­ney taraf ındaki girişinin karşısında bulu­nuyordu. Vakfiyesinden, Kanunî Sultan Süleyman’ın hasekisi Hürrem Sultan ta­rafından vakıflarına gelir sağlamak üze­re yaptırıldığı anlaşılmaktadır. M. Nermİ Haskan, Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki Muharrem 958 (Ocak 1551) tarihli vak­fiyesinde bu tesi­sin, “Hamam der mahalle-i yehûdiyân der kurb-i bâb-ı yehûd” olarak kaydedil­diğini bildirir. Nitekim Eminönü’nün bu bölgesi evvelce bir yahudi mahallesi oldu­ğundan şehri kuşatan sur kapılarından buradaki Bahçekapı halk arasında Çıfıt Kapısı olarak adlandırılmıştı.

Hamamın Hassa Başmimarı Sinan ta­rafından inşa edildiği eserlerinin adlarını veren listelerden öğrenilmektedir. İçinde yalnız hamamların bulunduğu bir risale­de. “Merhume Haseki Sultan hamamla­rı, biri Ayasofya kurbunda ve biri yahudi-ler içinde” kaydı ile burasına işaret edil­miştir. Ttıhfetü’l-mi’mârin’de açık ola­rak zikredilmeyen yapı, Tezkiretü’l-eb-niye’de hamamlar bölümünde (nr. 7} “yahudiler içinde Haseki Sultan Hama­mı” şeklinde verilmiştir. Bu büyük çifte hamam Sultan Hamamı olarak şöhret bulduğundan semt de bu adla adlandırıl­mıştır. Bir müddet sonra yakınına Yeni­cami’nin yapımına başlanmış ve hamam bu külliyeye ait yapılar arasına girmiştir.

Haseki Hamamı’nın Heinrich Glück tarafından çizilen plan ve kesiti Zübde-i Vekayiât’ta hamamın, 12 Cemâziyelevvel 1115’te (23 Eylül 1703) vu­ku bulan Bahçekapı yangınında zarar gör­düğü kaydedilmiştir. Fakat bundan son­ra tekrar ihya edildiği anlaşılmaktadır. Heinrich Glück’ün I916-1917yılları ara­sında yaptığı incelemede hamamın ka­dınlar kısmı harap halde olmakla bera­ber erkekler kısmı henüz çalışır durum­da idi. Ancak hamam Vakıflar İdaresi ta­rafından 1930 yılına doğru bütünüyle yık­tırılmış, arsası bir süre boş durduktan sonra yerine bir iş hanı yaptırılmıştır.

Bu çifte hamamın yapı tekniği, mima­ri özellikleri ve süslemesi hakkında yeter­li bilgi yoktur, yalnız planı mevcuttur. Fa­kat Glück tarafından yayımlanan ve bi­nanın yarısını belirten plan ile Haskan’ın kitabında Zühtü Başer’in çizdiği plan iki kanadın birleşmesi bakımından uyuşmaz­lık göstermektedir. Başer’in çiziminde sağda olan kadınlar kısmı Glück’ün pla­nında kalıntı halinde ve soldadır.

Glück’ün verdiği ölçüye göre kare plan­lı soyunma yerleri içte 12,50 m. kadar olup duvar kalınlığı 1,50 m. idi. Üstü kub­be ile örtülü olan bu mekânın girişi sokak cephesinin ortasında bulunuyordu. İçeri­de, üç duvar önünde ağaç direklere daya­nan ahşap sâyebanlar dolaşıyordu. Kare­den kubbeye geçiş, köşelerde her biri mukamaslı üçer konsola oturan, iç yüzeyleri istiridye kabuğu gibi yivli tromplarla sağ­lanmıştı. Camekânın ortasında her bir kenarı 0.80 m. ölçüsünde sekizgen bir şadırvan vardı. Ilıklık bölümüne geçit ve­ren kapının yanında da kahve ocağı bulu­nuyordu. Kemerlerle ayrılmış kubbeli dört bölüm halindeki ılıklığın solunda yer alan bir çıkıntının içinde helalar mevcut­tu. En sağdaki bölüm ise yana taşıyordu. Glück’ün bildirdiğine göre, helalara kom­şu bölümün duvarında derin bir nişle bu­nun içinde bir tekne bulunuyordu. Bu as­lında, “yahudi çukuru” denilen ve Mûse-vîler’in de gittikleri hamamlarda görülen küçük havuz olmalıdır. İki kapıdan geçi­len sıcaklık altı eşit bölüme ayrılmış olup her birini örten pandantifti kubbeler, or­tadaki iki kalın sütuna bindirilmiş kemer­ler tarafından taşınıyordu. Glück yapıyı incelediği sırada geniş ve köşeleri pahlı bir şekil üzerine oturan bu sütunların alt ve üst uçlarında tunç bilezikler bulunu­yordu. Bu sekinin üst yüzeyi porfirden bir levha ile süslenmişti. Soldaki son ve helaların duvarına komşu sivri kemerli bir nişin içinde de su bağlantılı bir tekne vardı.

Sıcaklığın dip duvarındaki üstü kubbe ile örtülü geniş kemer bir eyvan halinde açılmış, iki yanında ise kubbeli halvet hüc­releri yer almıştı. Sağdaki hücre, yana çı­kıntı halinde olan diğer hücreden bir ke­merle ayrılmıştı. Her hamamda olduğu gibi dış cephede su haznesiyle külhan bu­lunuyordu. Erkekler kısmına bitişik olan kadınlar kısmının öteki ile aynı plana sa­hip olduğu anlaşılmaktadır. Ancak eser­den hiçbir iz kalmadığından Zühtü Ba­şer’in çiziminde görülen bazı problemle­ri çözmek artık mümkün değildir. Eser­leri yaşatması gereken bir idarenin, Türk sanatının değerli bir yapısını yok edişine üzülmemek mümkün değildir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler