Hasan Akkuş. (1895-1972) İstanbul Nuruosmaniye Camii eski başimamlarından, son devrin tanınmış hafız ve kıraat âlimi.
Ankara’nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Beşkonak (Gürcü) köyünde doğdu. Babası Osman Efendi, annesi Keziban Hanım’dır. Çalışmak maksadıyla İstanbul’a giden babası daha sonra oğlu Hasan’ı da yanına aldı (1899). Osman Efendi bir müddet Gazhane’de işçilik yaptıktan sonra Sirkeci Emirler Mescidi’ne müezzin oldu.
Hasan Akkuş’un çocukluğu İstanbul’un Sirkeci semtinde geçti. İlk dinî bilgileri babasından aldı. İlk tahsilini de bugün IV. Vakıf Hanı diye anılan büyük İş hanının yerindeki Hamidiye Mektebi’nde tamamladı. Daha sonra Eyüp Kızılmes-cid imam-hatibi Hafız Hüsnü Efendi’nin yanında hıfza başladı. Hafızlığı tamamladıktan sonra Ayasofya Merkez Rüşdiyesi’ne kaydoldu. 1913 yılında buradan mezun olunca, Dârü’l-hilafeti’l-aliyye medreselerinden Ayasofya Medresesi’ne girdi. Aynı yıl Çemberlitaş Dizdâriye Camii’ne müezzin-kayyım olarak atandı. Öğrencilikle cami görevini birlikte yürütürken 1915’te silâh altına alındı ve iki aylık kısa bir eğitimden sonra Yemen cephesine gönderildi. Burada Birinci Fırka’ya bağlı istihkâm bölüğü ihtiyat zabit vekili olarak görev yaptı. Bir ara İngilizler’e esir düştü. Çileli bir esaret hayatından sonra 1918’de hürriyetine kavuştu. İstanbul’a dönünce Dizdâriye Çamii’ndeki görevine yeniden başladı.
Bundan sonra kendisini Kur’an Öğrenimine verdi. Tabak Yunus Camii imamı Reîsülkurrâ Hacı Hasan Efendi’den kırâat-ı seb’a ve aşere dersleri aldı. 1923’te Galata Arap Camii imam-hatipliğine, 1926’da Nuruosmaniye Camii hatipliğine, sonra da ikinci imam-hatipliğine tayin edildi. Bu sırada evlendi ve bu evlilikten üç çocuğu oldu. Bir taraftan Nuruosmaniye Camii başimam hatibi Akreboğlu Hafız Osman Efendiden takrîb dersleri alırken bir taraftan da aynı camiin kayyımhanesinde Kur’an okuttu. Tanınmış hafızlardan Ayasofya Camii imam-hatibi İdris Okur’la birlikte Ayasofya dersiamlarından Âmâ Hafız Halil Efendi’den ders aldı. 1934’te 30 lira maaşla İstanbul ikinci hafız muallimliğine ve 1936’da da Nuruosmaniye Camii başimam hatipliğine tayin edildi.
1940’ta II. Dünya Savaşı sebebiyle ikinci kez askere alınarak şark cephesine gönderildi. Bir yıl kadar Diyarbakır’da ihtiyat zabiti olarak görev yaptı. Terhisden sonra eski görevine döndü. Bu arada, Kur’an öğretimi için müstakil bir dershane ve öğrenci yurdu açma gereğine inanarak teşebbüse geçti. Pek çok güçlükle karşılaştı. Sonunda Nuruosmaniye Külliyesi içinde bulunan ve o zamana kadar depo olarak kullanılan mütevelli odasını (bugün Hasan Akkuş Dershanesi) dershane, daha sonra da harap vaziyette bulunan on iki odalı medreseyi yurt olarak kendi adına Vakıflar İdaresi’nden kiralamayı başardı. Böylece 1940-1950 yıllarında ilk yatılı Kuran kursu modelini gerçekleştirmiş oldu.
Kur’ân-ı Kerim’e hizmeti ve güzel okuyuşu ile meşhur hafızlar arasında yer alan Hasan Akkuş, 1950-1960 yılları arasında da imam-hatiplik ve Kur’an muallimliği görevlerini birlikte yürüttü. Bu arada birkaç defa hacca gitti. 1960’ta iki görevin birlikte yürütülmesi uygulamasına son verilince imamlığı tercih ederek 1926 yılından beri sürdürdüğü fiilî Kur’an hocalığını bıraktı. Bir ara İstanbul Hademe-i Hayrat Cemiyeti başkanlığı da yaptı. 4 Eylül 1970’te Nuruosmaniye Camii başimam-hatipliğinden kendi isteği ile emekliye ayrıldı. 8 Ocak 1972’de vefat etti. Namazı, uzun süre hizmet verdiği Nuruosmaniye Camii’nde kalabalık bir cemaatin iştirakiyle Beyazıt Camii başimam-hatibi Hafız Abdurrahman Gürses tarafından kıldırıldı ve Levent Zincirlikuyu’daki aile kabristanına defnedildi.
Pek çok hafız yetiştirmiş ve birçok hayırlı faaliyete önderlik etmiş olan Hasan Akkuş şakacı bir tabiata sahipti. Spora ve özellikle güreşe ilgi duymuş, gençliğinde çeşitli spor faaliyetlerine katılmıştı.
Diyanet İslam Ansiklopedisi