Halim Sabit Şibay Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi
Halim Sabit (1883-1946)
Son devir din âlimi ve II. Meşrutiyet döneminin önemli yayın organlarından islâm Mecmuası’nn naşiri.
Kazan’da Simbir vilâyetine bağlı Küçük Tarhanlı köyünde doğdu. Babası, İdil -Volga havzasında hüküm süren Bulgar-Türk mirzalarından Şibay sülâlesine mensup Sâbir Can Efendi, annesi Hayat Ha-nım’dir. İlk öğrenimine 1890 yılında İdil boyundaki Sâmerrâ şehrinin yeni usulle eğitim veren yatılı okulunda başladı, orta Öğrenimini de burada tamamladı. 1897’de İdil boyu Simbir vilâyeti içinde Ulutarhan’daki Medrese-i Halîmiyye’de okudu. Bu arada Rus lisesine girerek buradan da mezun oldu. Daha sonra bir müddet Orenburg’daki Hüseyniye Medresesi’nde müderrislik yaptı.
Birçok Kazanlı arkadaşı gibi tahsilini İstanbul’da sürdürmek isteyen Halim Sabit 1901’de İstanbul’a gitti ve Mercan İdâdîsi’ne girdi. Bir yandan da Fâtih Camii’nde devrin tanınmış âlimlerinden Dağıstanlı Abdülfettah Efendi’den ders aldı. Şubat 1906’da Mercan İdâdîsi’ni bitirdikten sonra Darülfünun İlahiyat Şube-si’ne girdi. Temmuz 1910’da buradan mezun oldu, ayrıca idadilerde muallimlik hakkını elde etmek için yapılan imtihanı kazandı.
Halim Sabit daha sonra, Orta Asya’da-ki Türk topluluklarının hayat tarzını inceleyip araştırmak maksadıyla Türkistan’a doğru Altaylar’a kadar uzanan bir seyahate çıktı. Bu sırada uğradığı Kazan’da Züyebaşı (Züvebaşı) köyünde Meh-med Rahim Abdürrezzakov’un kızı Zeliha Hanım’la evlendi (2 Ekim 1911). Geziye ait notları ve tesbitleri daha sonra “Altaylar’a Doğru” adıyla seri makaleler halinde Türk Yurdu dergisinde yayımlanmıştır.
Türkiye’ye döndükten sonra Eylül 1912’de ulûm-i dîniyye muallimi olarak Gelenbevî İdâdîsi’ne tayin edildi. Mart 1914’te Dârülfünun’un Ulûm-ı Şer’iyye Şubesi’nde Mahmud Esad Efendi’nin yanında târîh-i dîn-i İslâm ve târîh-i edyân dersleri müderris muavini olarak ve aynı yıl Mahmud Esad Efendi’nin Şûrâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi reisliğine getirilmesi üzerine müderris sıfatıyla ders vermeye başladı. Kasım 1915’te Dârülfünun’un ıslahı sırasında Ziya Gökalp’in tavsiyesiyle Edebiyat Fakültesi’nin çeşitli kürsülerine davet edilen genç müderrisler arasında Halim Sabit de bulunuyordu. Onun buradaki görevi dersin kaldırıldığı 24 Mart 1919’a kadar devam etti. Mart 1925’te Seyyid Bey’İn Ölümü üzerine İslâm hukuku müderrisi olarak tekrar Dârülfünun’a dönmesi yönündeki daveti geri çevirdi; fakat açıkta bulunduğu 1933’te Dârülfünun’a dönmeyi kendisi istediyse de Maarif Vekâleti’ne yaptığı başvuru sonuçsuz kaldı.
Halim Sabit, müderrislikten ayrılmak zorunda kaldığı tarihten sonraki yirmi yıl içinde (1919-1939) ticarî faaliyette bulundu. Bu dönemde zaman zaman Türkiye’ye gelip gittiyse de vaktinin büyük bir kısmını belli başlı Avrupa şehirlerinde ve özellikle Baltık ülkelerinde geçirdi; Almanya, Avusturya, Bulgaristan, İngiltere, İtalya. Macaristan, Romanya ve Rusya’ya seyahatler yaptı. Bu ülkelere afyon, tütün, halı ve çeşitli gıda maddeleri ihraç etti. Afyon ticaretinin devletleştirilmesi ve II. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine 1939’da Türkiye’ye döndü. Aynı yıl, Avrupa’da yayımlanan ve Türkçe’ye tercümesi için hazırlıklara başlanan İslâm Ansiklopedisfnûe önce hazırlık memuru, daha sonra da neşir bürosu kâtibi olarak Ağustos 1944’e kadar görev yaptı. Halim Sabit’in son memuriyeti, 19 Ağustos 1944’te tayin edildiği Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere Heyeti âzalığı olmuştur. Hayatının son yıllan hastalıkla geçen Halim Sabit 27 Aralık 1946 tarihinde Ankara’da öldü ve Cebeci Asrî Me-zarlığı’na defnedildi.