Kimdir

Hadislerin Tasnifi

Hadislerin Tasnifi: Sahifelerden mecmualara aktarılan hadîslerin, bu isimsiz mecmualar­dan alınarak, bablar ve fasıllara ayrılmış kitaplar içinde toplanmasına, ikinci hicret asrının ortalarında başlandı. İslâm müelliflerinin “tasnif” di­ye isimlendirdikleri bu işi yapanlar hakkında oldukça geniş ve güvenilir bilgiler vardır.

Tirmizî (v. 279/892), Râmhurmüzî (v. 360/971) ve Ebû-Tâlibi’1-Mekkî, (v. 386/996) birbirini teyid ederek şu noktalarda birleşiyorlar:

Hadîsleri ilk tasnif edip baplara ayıran kimseler:

1- Basra’da: er-Rabî’ b. Subayh (v. 160/777), Saîd b. Arûbe (v. 156/773).

2- Yemen’de: Ma’mer b. Râşid (v. 152/769).

3- Mekke’de: İbn-Cüreyc (v. 150/767).

4- Kûfe’de: Süfyânü’s-Sevrî (v. 161/778).

5- Basra’da: Hammâd b. Seleme (v. 176/792).

6- Şam’da: el-Velîd b. Müslim (v. 194/810).

7- Rey’de: Cerîr b. Abdilhamîd (v. 182/798)

8- Horasan ve Merv’de: Abdullah b. Mübarek (v. 181/797).

Bu zevatın kitapları da, daha sonraki devirlerin kitaplarına, müellifleri tarafından verilmiş olanlar gibi husûsî isimler taşımazlardı. Umumiyetle “musannef, cami’” gibi genel isimler altında anılırlardı.

Bu kitaplardan ikisi, büyük bir tâli’ eseri olarak zamanımıza kadar gelmiştir: İmam Mâlik’in Muvatta’ı ile Ma’mer b. Râşid’in “Cami’” i.

Bunları yazanlar, iki bakımdan tedvin devri müelliflerinden farklı bir yol takip etmişlerdir:

1- Bir kitap bir konuyu değil, i’tikad, ibadet, ahkâm… gibi bir çok konuları içine almaktadır.

2- Hadîslerin yanısıra, ashâb ve tabiîn fetvalarına da yer veril­miştir.

Tasnif devrinin çalışmaları, üçüncü asırda altın çağına ulaşan hadîs tasnifine zemin ve malzeme hazırlamış, meşhur altı kitap = el-kütübü’s-sitte gibi büyük cami ve müsnedler bu kökün bereketli meyveleri ol­muştur.

İbn-Hacer, bu hususu şöyle anlatır:

“… Buhârî bu musennef kitap­ları görüp, rivayetlerini aldıktan ve iyice hazmettikten sonra onları tas­nif ederken, sahih gibi görünen birçok zayıf rivayetleri de içlerine aldık­larını görerek, sırf şüpheden uzak olan rivayetleri bir araya getirme arzu­sunu duydu.”

Kaynak: Hadis Tarihi, Abdulvahid Metin