Tarihi Eserler

Hacı İvaz Mescidi -Ankara- Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Hacı İvaz Mescidi. Ankara’da XV. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilen mescîd.

Samanpazarfnda Uzunyayla ve Tilkicik sokakları kavşağında bulunmaktadır. Halk arasında Helvaî Mescidi olarak da anılır. Mescidin, Çelebi Sultan Mehmed ile II. Murad dönemlerinin ünlü devlet adamı ve mimarı Hacı İvaz Paşa tarafından yap­tırıldığı ileri sürülmüştür. Yapının kitabesi olmadığından bu hususta kesin bir şey söylemek mümkün değilse de Bursa’da Yeşiicami Külliyesi’ni. Dimetoka’da Çele­bi Sultan Mehmed Camii’ni, bir ihtimale göre Trakya’da Uzunköprü’yü yapan Hacı İvaz Paşa’nın Ankara’daki bu mescidin de kurucusu olduğu genellikle kabul edilir. Edirne’de hayratı bulunan Hacı İvaz Pa­şa’nın da aynı kişi olduğu sanılır.

İbrahim Hakkı Konyalı. Mübarek Galib’den naklen Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’nde yapıyla ilgili bilgi olduğunu söyler. XV. yüzyılın ilk çey­reğinde yapıldığı kabul edilen mescid 1963 yılında bir tamir geçirmiş, bu sı­rada yapıya ahşap bir minare eklenmiş­tir.

Hacı İvaz Mescidi, Ankara’nın pek çok ibadet yeri gibi dış mimarisi bakımından gösterişsiz bir yapı olup taştan bir temel üstüne kerpiç duvarlı olarak yapılmış, üs­tü kiremit kaplı ahşap bir çatı ile Örtül­müştür. Planı, kıble yönünde uzanan dik­dörtgen biçiminde olup dış uzunluğunun 17,50 m. kadar olmasına karşılık genişli­ği yaklaşık 9 m. kadardır. Oldukça derin olan son cemaat yeri, ikisi yan duvarlara bitişik, ikisi ortada dört ahşap direkle iki bölüme ayrılmıştır. Son cemaat yeri ile harimi ayıran duvara bitişik diğer dört direk­le birlikte bu destekler son cemaat yeri üstündeki mahfili taşımaktadır. Burada­ki iki mihrâbiyeden soldakinin aslî biçimi bozulmuştur. Harim ise 7 x 9 m. ölçüsün­de bir mekândır. Bu dikdörtgen ibadet ye­rinin tam ortasında olan tek direkle yan duvarlara gömülmüş bir çift direk bu mekânı enlemesine iki bölüme ayırır.

Dış mimarisi sade ve basit olan mesci­din iç unsurları zengin bezemelerle süs­lenmiştir. Son cemaat yerindeki tavan ki­rişleri ve bunları taşıyan konsollarla. An­kara cami ve mescidlerinde görülen ah­şap iç mimari unsurları geleneği burada da uygulanmıştır. Tavanları taşıyan kiriş­ler ve konsolların aralarındaki kare yüzey­ler renkli kalem işi nakışlarla bezenmiş­tir.

Hacı İvaz Mescidi’nin bir diğer süsleme unsuru alçıdan yapılmış olan kabartma tezyinattır. Son cemaat yerindeki mihrâbiyelerden sağdakinde Türk sanatının klasik motifleriyle kaplanmış bir süsleme görülür. Sol mihrâbiyedeki bezemeler bo­zulduğundan buranın biçimi de değiş­miştir. Son cemaat yerinde mevcut ke­merli pano gerçekten muhteşemdir. Ka­dınlar mahfilini, bir kısmı eksik olsa da etrafı tomurcuklarla çerçevelenmiş se­kiz şualı bir yıldız süslemektedir.

Mukarnaslı mihrap bütünüyle alçı ka­bartmalarla bezenmiştir. Ayrıca üstünde yine alçı kabartma tekniğiyle yazılmış bir âyet iki defa tekrarlanmak suretiyle iki satır halinde mihrabı taçlandırır. Son de­rece zengin klasik Türk motifleriyle kap­lanmış olan bu alçı süslemenin iki yerin­de, harim kapısı üstünde ve kadınlar mah­fili duvarındaki alçı kabartmaların göbe­ğinde birer tabak gömülmüştür. Bu ta­bakların motifleri ve teknikleri bakımın­dan, henüz İznik çiniciliğinin bilinmediği dönemde “Milet işi” denilen, fakat ger­çekte İznik çini fırınlarında yapılan eser­lerden olduğu açıkça bellidir. Tabak veya kâse kullanımı, XİV-XVI. yüzyıllarda çeşitli çevrelerde sevilen bir süsleme usulüdür, hatta bazı Bizans yapılarında da uygulan­dığı görülür. Gönül Öney. bu tabaklardan hareket ederek Hacı İvaz Mescidi’ni ta-rihlemede tahmin yürütmüştür.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler