Hacı İbrahim Efendi Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi
Hacı İbrahim Efendi (1826-1888) Arapça’yı kısa sürede öğretmek için açtığı Dârütta’lîm adlı mekteple şöhret bulan dil âlimi.
İstanbul Tophane’de doğdu. Hicaz Valisi Şerif Paşa’nın kâhyası İsmail Efendi’nin oğludur. Şerif Paşa’nın Hicaz valiliğine tayin edilmesi üzerine babası ile birlikte Mekke’ye gitti. Orada zamanın meşhur âlimlerinden Muhammed Mahmûd eş-Şinkitî’den Arap grameri, Arap edebiyatı ve belagat tahsil etti. İstanbul’a dönünce Mektûbî-i Sadâret-i Âlî Kalemi’nde memuriyete başladı. Daha sonra sırasıyla Erzurum’da divan kâtipliğiyie Cemiyyet-i Rüsûmiyye mümeyyizliği. Evkaf Nezâreti varidat mümeyyizliği, Evkaf Meclisi İdare âzalığı ve son olarak da Evkâf-ı Hümâyun varidat müdürlüğü görevlerinde bulundu. Gözlerinden rahatsız olduğu için 1882’de kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Aynı yıl Horhor’da. Arapça’yı Türkçe yazılan gramer kitaplarıyla kısa sürede öğretmek üzere Dârütta’lîm adıyla rüşdiye seviyesinde iki yıllık özel bir okul açtı. Dârüş-şafaka’da kitabet ve belagat. Mekteb-i Hukukta belâgat-ı osmâniyye. ta’lîm-i hitabet dersleri okuttu. İL Abdülhamid’in iradesiyle 1887’de Mekteb-i Mülkiyye’ye edebiyât-ı osmâniyye hocası olarak tayin edildi. Bu görevde iken vefat ederek Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi. “Gitti İbrahim Efendi Cennete” (1306/1888) mısraı ile ölümüne tarih düşürülmüştür.
Kaynakların çok zeki ve çalışkan, İslâm kültürüne hakkıyla vâkıf bir kişi olarak tanıttığı Hacı İbrahim Efendi’nin en önemli hizmeti Dârütta’lîm’deki başarılı çalışmalarıdır. İbrahim Efendi, daha tahsil hayat ve memuriyetleri sırasında Arapça öğretimi için harcanan zamanın fazla olduğunu, sürenin kısaltlabileceğini düşünmüş ve bu amaçla emekli olmadan önce Arapça sarfa dair Tafsîlü’t-te’lîf fî tavzihi mesâili’t-tasrif adlı bir eser kaleme almıştı. Muallim Naci, Ab-durrahman Süreyya, Recâizâde Mahmud Ekrem, Kemalpaşazâde Said Bey, Ah-med Midhat, Abdülhak Hâmid, Ebüzziyâ Tevfik, Mustafa Reşid Bey ve Keçecizâde Mâcid Paşa ile dil ve edebiyat konularında tartışmalara girmiş, yazılarına imza koymaya cesaret edemeyen muarızlarından birçoğu bu tartışmaları hakarete dönüştürerek her vesileyle onun ihtiyarlığından, bunaklığından, körlüğünden söz etmişlerse de İbrahim Efendi fikirlerini, yayımladığı makalelerde cesaretle savunmuştur.
Arapça’nın kısa sürede öğrenilemeyeceği şeklindeki yaygın kanaatin yanlış olduğunu ileri süren Hacı İbrahim Efendi bu dilin iki yılda öğretilebileceğini, iddiasının doğruluğunu ispata muktedir olduğunu savunmuş ve kimseden bir şey beklemeden bu hizmeti ifa edeceğini belirtmiştir. Dârütta’lîm’de, Arapça dil bilgisi kitabı olarak kendisinin yazdığı Sarf Tercümesi ile Nahiv Tercümesi adlı eserleri, metin olarak da VâkıdTnin Fütûhu’ş-Şâm’inı ve Mâverdî’nin Edebü’d-dünyâ ve’d-dîn’-ini okutmuştur. İki yıl sonra gazetelere ilân vererek İstanbul ulemâsını mümeyyiz ve müşahit sıfatıyla imtihana davet etmiş. Ahmed Midhat, Ahmed Cevdet Paşa, Münif Paşa ve Mehmed Zihni Efendi gibi zamanın ileri gelen şahsiyetleri imtihanda hazır bulunmuş ve hepsi de takdirlerini bildirmişlerdir. Okulun öğrencilerinden Hersekli Hacı Mehmed Kâmil Bey, İmruülkays’ınMu’bMaka’sını Tercüme-i Muallaköt-i Seb’a adıyla, Midillili Ali Fuad da (daha sonra Maliye vekili olan Fuat Agralı) Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzfnin Kitâbü’1’Ezkiyâ’sım Tuhfetü’l-ezkiyâ fî tercemeti Kitabi’1-Ezkiyâ adıyla Türkçe’ye çevirip yayımlamıştır. Birçok talebe yetiştiren Dârütta’lîm, Hacı İbrahim Efendi’nin vefatmdan sonra Dârülilim ve Dârüttedrîs diye ikiye ayrılmış, sadece Arapça öğreten bir okul olmaktan ziyade daha üst seviyede öğretim yapan bir kurum haline gelmiştir.
Hacı İbrahim Efendi’nin özel bir okul açarak bir iki yıl içinde 500 kadar talebe toplaması İstanbul’da birçok özel okulun açılmasına vesile olmuştur. Dârütta’lîm, çocuklarını ilmiye kıyafetinin giyilmesinin yasak olduğu maarif okullarına yollama-yan ve medreseye gönderme konusunda da tereddütleri olan ulemâ ailelerinin tercih ettiği bir eğitim kurumu niteliğini kazanmıştır. Hacı İbrahim Efendi’nin Arapça’yı öğretmek için başlattığı bu çalışma Türkiye dışında da tesirini göstermiş, Rusya müslümanları İstanbul’a talebe göndererek Dârütta’lîm ve Dârüttedrîs’-te okutmuşlardır. Bu arada Hacı İbrahim Efendi ile dönemin yazarları arasında çıkan tartışmalar halkın dit ve öğrenim konularıyla daha yakından ilgilenmesine yol açmıştır jbir okuyucu, iki yıl süren bu tartışmaların bir kısmını gazetelerden derleyerek iki cilt halinde toplamış ve Millet Kütüphanesi’ne hediye etmiştir.