Hacı Halil Paşa Medresesi Tarihçesi, Mimari, Özellikleri, Hakkında Bilgi
Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesine bağlı Gümüş bucağında XV. yüzyıl başlarına ait medrese.
Halîliye Medresesi olarak da anılan eser, 816-818 (1413-1415) yıllan arasında Beylerbeyi Hacı Halil Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Amasyalı Kutlubeyzâdeler ailesinden Kadı Ahmed’in oğlu olan Halil Paşa’nın 806’da (1403-1404) Çelebi Sultan Mehmed tarafından kasabadaki gümüş madeni eminliğine tayin edildiği, medreseyi yaptırmaya başladığı, 816 (1413) yılında da beylerbeyi payesini aldığı bilinmektedir. Hacı Halil Paşa’nın medresesi için düzenlediği vakfiyenin aslı zamanımıza intikal etmemiş, ancak Şaban 1072(Nisan 1662) tarihli bir mahkeme ilâmında, medresenin giderleri için Gümüş ve İskilip civarında birtakım arazilerin vak-fedildiği belirtilmiştir.
Muhtemelen bir deprem sonucunda medresenin avlusunu örten kubbe çökmüş, avlu ahşap direkli revaklarla kuşatılmıştır. Revaklann mimari özellikleri bu tadilâtın XVIII. yüzyıldan geriye gidemeyeceğini göstermektedir. Osmanlı döneminin sonlarında asıl fonksiyonunu kaybederek tekke gibi kullanıldığı anlaşılan medresenin avlusunda. Cumhuriyet döneminde bu yapıda İkamet ettiği ve irşad faaliyetlerini yürüttüğü bilinen, “Garip Hafız” lakaplı Erzurumlu Gülzâde Şeyh İbrahim Hakkı (Gül) Efendi’nin (ö. 1976) kabri bulunmaktadır. Günümüzde onanma muhtaç durumda bulunan medrese bu sebeple daha ziyade bir ziyaretgâh niteliği kazanmıştır.
Kareye yakın dikdörtgen bir alanı (yaklaşık 25 x 21 m.) kaplayan medrese, Türk İslâm mimarisinde “kapalı avlulu medreseler” veya “avlusu kubbeli medreseler” olarak adlandırılan tiptedir. Ortasındaki kare planlı (12,60 x 12,60 m.) ve kubbeli avlunun merkezinde dik açı ile kesişen iki eksene göre simetrik biçimde tasarlanmıştır. Doğu-batı doğrultusunda uzanan eksenin doğu ucuna dikdörtgen planlı giriş eyvanı, batı ucuna kare planlı ve kubbeli yazlık dershane eyvanı, kuzey-güney ekseninin uçlarına ise birinin kışlık dershane, diğerinin müderris odası olması muhtemel avluya kapalı, kare planlı ve kubbeli iki birim karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. İki eyvanla bu iki birim arasında kalan “L” biçimindeki dört kanada üçerden toplam on iki adet kare planlı (3×3 m ) ve kubbeli öğrenci hücresi konmuştur. Dershane eyvanı ile kuzey ve güneyde yer alan iki kapalı mekân aynı boyutlarda olup (4,25 x 4,25 m.) yapının cephelerinden 1 m. kadar çıkıntı teşkil etmekte, böylece medresenin planında gözlenen ve dört eyvanh Selçuklu medreselerinden geliştirilmiş olan şema cephelere de yansıtılmış olmaktadır.
Medrese girişinin bulunduğu doğu cephesiyle batı cephesi tuğla kasetli, kuzey ve güney cepheleri ise seyrek tuğla hatıl-lı moloz taşlarla örülmüştür. Yapının köşelerinde, girişte ve çıkıntıların eksenlerinde yer alan kitâbeli pencerelerde almaşık örgüden kesme taş Örgüye geçilmekte, avluya bakan cephelerde ise iri bloklar halinde kesilmiş kum taşının kullanılmış olduğu gözlenmektedir. Avluyu ve avlunun çevresindeki mekânları örten kubbeler tuğla örgülüdür.