İslam Filozofları – Müslüman Düşünürler

Hace Muhammed Parsa (Parisa) Kimdir, Hayatı, Eserleri, Hakkında Bilgi

Ebü’l-Feth Celâlüddîn Hâce Muhammed b. Muhammed el-Hâfızî el-Buhârî (ö. 822/1420) Nakşibendiyye tarikatının kurucusu Bahâcddîn Nakşibend’in önde gelen halifelerinden biri.

749’da (1348) Buhara’da doğdu. Müridi Ebü’i-Kâsım Muhammed b. Mes’ûd’un er-Risâletü’l-Bahâiyye’sinde künyesine Ca’ferî nisbesini eklemesi onun Abdullah b. Ca’fer-i Tayyâr’ın soyundan geldiği şeklinde yorumlanmıştır. Gençliğinde iyi bir medrese tah­sili gören Muhammed Pârsâ, Bahâeddin Nakşibend’e bu yıllarda intisap etti. Fahreddin Safî, Reşehât’ta ona “Pârsâ” lakabının Bahâeddin Nakşibend tarafından verildiğine dair bir menkıbeyi nakleder.

Bahâeddin Nakşibend’in 771 (1370) yı­lında yaptığı hac yolculuğu sırasında zi­yaret ettiği Emîr Külâl’in halifesi ve Nak­şibend’in sohbet arkadaşı Arif Dikgerânî’nin ölüm döşeğinde ona Muhammed Pârsâ’yı halife tayin etmesini tavsiyesi, henüz yirmi iki yaşında olan Pârsâ’nın bu yıllarda yüksek bir manevî olgunluğa eriş­miş olduğunu göstermektedir. Bahâed­din Nakşibend’in, vefatından kısa bir sü­re önce muhtemelen 790 (1388) yılında yaptığı ikinci haccı esnasında refakatçi­leri arasında bulunan Muhammed Pârsâ bu sırada şeyhinden büyük iltifat gördü. Bahâeddin Nakşibend, Hâcegân silsilesi­ne dahil olan halifelerden ulaşan manevî emaneti kendisine teslim ettiğini söyleye­rek onu halife tayin etti. Hac dönüşü son hastalığı esnasında yerine kimi bırakaca­ğını bildirmesini merakla bekleyen mü-ridlerine bu konudaki sözünü hac yolun­da söylediğini ve kendisini arzu edenlerin Muhammed Pârsâ’ya nazar etmelerini bildirdiği ve hakkında, “Bizim geliş gayemiz onun varlığıdır” dediği kaydedilmek­tedir.

Hâce Muhammed Pârsâ, Bahâeddin Nakşibend vefat edince (791/1389) şey­hin diğer halifesi Alâeddin Attâr’a intisap etti. Attâr’ın ölümünün (802/1400) ardın­dan başladığı irşad faaliyetini dinî ilimle­rin ve özellikle hadis ilminin öğretimine paralel olarak devam ettirdi. Vakıf sicille­rinden onun Buhara’da hankahmın yanı sıra bir medreseyi de yönettiği, hankahin oldukça zengin bir kütüphanesi bu­lunduğu anlaşılmaktadır. Pârsâ’nın vefa­tından sonra da gelişmeye devam eden bu kütüphaneye XIX. yüzyılın ikinci yarı­sında Buhara kadısı el koymuş, içindeki kitaplar XX. yüzyılın başlarına kadar par­ça parça satılmıştır.

Muhammed Pârsâ’nın irşad faaliyetini sürdürdüğü dönemde Timur hanedanıy­la ilişkileri olmuştur. Horasan Valisi Şâh-ruh ile yakınlık kurması, Şâhruh’un onun her isteğini yerine getirmesi başşehir Se-merkant’ın hâkimi Mirza Halil’i rahatsız etti ve Muhammed’i bozkırlarda yaşayan göçebelere İslâm’ı yaymakla görevlendi­rip Buhara’dan uzaklaştırmak istedi. An­cak bu sırada Şâhruh. Halil’e savaş açıp onu mağlûp edince Muhammed Pârsâ da Buhara’da kaldı. Nakşî kaynaklan bu ola­yı, Pârsâ’nın göreve başlamadan önce gi­dip ziyaret ettiği Bahâeddin Nakşibend ve Emîr Külâl’in mezarlarında yaptığı dua sonucu gerçekleştiği şeklinde yorumla­mıştır.

İlgili Makaleler