Tarihi Şahsiyetler

Gülbahar Hatun Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Gülbahar Hatun (ö. 898/1492) II. Bayezid’in annesi.

Hayatı hakkında kaynaklarda bilgi bu­lunmamaktadır. Osmanlı sarayına 850 (1446) yılında girdiği, Arnavut, Sırp veya Fransız asıllı olduğu rivayet edilir. Hazi­ran 1468 tarihli bir hüccette adı Gülbahar bint Abdullah şeklinde geçtiğine gö­re esir veya câriye olarak saraya getirildi­ği anlaşılmaktadır. Onun Şehzade Meh­med ile (Fâtih Sultan Mehmed) ne zaman tanıştırıldığı ve hanımı olduğu tam belli değildir. Oğlu Bayezid’i 1448’de Dimetoka’da dünyaya getirmiş olmasından ha­reketle bu evliliğin. Şehzade Mehmed’in tahta ilk cülusu (1444) ve hal’inin (1446) ardından tekrar tahta çıkan babası II. Murad tarafından İskender Bey’e karşı sefere gitmek üzere Manisa’dan çağrıl­masından sonra gerçekleştiği söylene­bilir. Nitekim Şehzade Mehmed, 1448-1450 yıllarında babasının yanında İsken­der Bey üzerine yapılan sefere. II. Kosova Savaşı’na ve ardından Arnavutluk harekâtına katılmıştı. Bu süre zarfında, Os­manlı padişahlarının zaman zaman kal­dıkları Dimetoka’da bulunduğu anlaşı­lan Gülbahar Hatun’un, Şehzade Mehmed’in 1450 kışında Dulkadıroğlu Süley­man Bey’in kızı Sitti Hatun ile Edirne’­deki muhteşem düğününün ardından onlarla birlikte Manisa’ya gidip gitme­diği, ayrıca Mehmed’in 1451’de padişah oluşu ve İstanbul’un 1453’te alınışından sonraki durumu hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Fakat bu dönemde oğlu Ba-yezid’İn yanında Edirne’de bulunmuş ol­ması kuvvetle muhtemeldir. Oğlunun he­nüz yedi yaşında iken 1455 veya 1456′-da Amasya’ya sancak beyi olarak gön­derilmesi üzerine onunla birlikte gittiği bilinmektedir. Bayezid’in sünnet düğü­nü dolayısıyla 1457’de Edirne’de hazır bulunduğu anlaşılan Gülbahar Hatun, oğlunun 1481’de tahta çıkmasına ka­dar Amasya’da yaşamıştır. Nitekim bu dönem içerisinde II. Mehmed Trabzon seferi sırasında (1461) ona Amasya’da bir köyü mülk olarak vermişti. Gülba­har Hatun’a ait Tokat ve Amasya’da ba­zı vakıfların bulunduğu bilinmektedir. Kasım 1479 tarihli bir hükümden anla­şıldığına göre. II. Mehmed bu bölgede­ki mülklerin çoğunun hukuka uygun ol­maksızın onun tasarrufuna geçtiğini ve buraların timar olarak dağıtılması ge­rektiğini belirtip mülk hissesine karşı cebelü* çıkarmasını istemişti. Bu durum, İl. Mehmed’e muhalif grubun toplanma merkezi olan Amasya’daki oğlu Bayezid ve Gülbahar Hatun’a karşı aldığı tavrı gösterir.

II. Bayezid’in tahta çıkmasından son­ra İstanbul’a gelen Gülbahar Hatun’un valide sultan olarak nüfuzu ve etkisi gi­derek arttı. Hatta devlet işlerine dahi ka­rıştı. Oğluna yazdığı bugün mevcut iki mektubunda onun üzerinde büyük tesi­ri olduğu, bazı devlet adamlarının duru­mu hakkında değerlendirmelerde bu­lunduğu görülmektedir. II. Bayezid’in de annesinin sözlerine değer verdiği anla­şılmaktadır. Bu mektuplardan birinde oğluna Hersekzâde Ahmed Paşa aleyhinde, II. Bayezid’in lalası Ayaş Paşa ve Hızırbeyoğlu Mehmed Paşa lehinde tav­siyelerde bulunmaktadır.

Gülbahar Hatun yaklaşık on bir yıl ka­dar sarayda güçlü bir sima olarak yaşa­dıktan sonra vefat etti. Kendi adıyla anı­lan türbesi Fâtih Camii avlusunda Fâtih Türbesi karşısında bulunmaktadır. 1766 zelzelesinde zarar gören türbe 1767-1768 yıllarında yeniden yaptırılmıştır. Gülbahar Hatun’un II. Bayezid’den baş­ka, Akkoyunlular’a gelin giden Gevherhan Sultan’ın da annesi olduğu bilin­mektedir. 1451 tarihli kitabesi bugüne ulaşan ve Edirne’de bir mahalleye adını veren Gülbahar Hatun Mescidi’nin ise ona ait olup olmadığı belli değildir.

TDV İslâm Ansiklopedisi