İslam Tarihi

Gıfar Kabilesi -Beni Gıfar- Tarihi, Özellikleri, Hakkında Bilgi

Benî Gıfâr (Gıfâr kabilesi). Adnânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Kabilenin soyu Gıfâr b. Müleyl b. Dam-re b. Bekr b. Abdimenâf b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike (Amr) b. İlyâs b. Mudar b. Nizâr b. Mead yoluyla Adnan’a ula­şır. Benî Gıfâr Hicaz’da Mekke ile Medi­ne arasında yaşardı. Hz. Peygamber’in annesi Âmine’nin kabrinin bulunduğu Ebvâ’ya 8 mil mesafedeki Veddân vadi­siyle Bedir Kuyusu bunlara aitti.

Benî Gıfâr’ın İslâm öncesi tarihi hak­kında yeterli bilgi yoktur. Yollarda yap­tıkları soygunlarla meşhur olan kabile mensupları hacıların mallarını bile yağ­malayıp alırlar ve haram aylarda da bu yağmacılıklarına devam ederlerdi.

Gıfâr kabilesinden Ebû Zer el-Gıfârî ilk müslümanlar arasında yer almış, an­cak Mekke’de kalmayarak kabilesinin yanına dönmüş, Resûlullah Medine’ye hicret edinceye kadar kabilesi arasında kalarak Uhud veya Hendek Gazvesinden sonra Medine’ye gitmiştir.

Kabile Medine’ye yakın bir yerde ika­met ettiği için Hz. Peygamber’in mütte­fiki olmuş ve kabile mensuplarıyla, muh­temelen 2. yılda (624) Damre, Müdlic ve Cüheyne oğullan ile yapılan anlaşmaya benzer bir anlaşma yapılmıştır. Resûl-i Ekrem ile Benî Gıfâr yardımlaşmak, birbirine destek olmak ve komşuluk hak­larına riayet edip ihanet etmemek üze­re anlaşmış, böylece kabile mensupları­nın canlan ve mallan Allah ve Resûlü’nün teminatı altna alınmıştır. Müşrik olmalanna rağmen Benî Gıfâr ile yaptı­ğı bu anlaşma sayesinde Hz. Peygam­ber Medine civarında taraftar bulmuş ve Medine’yi Mekke’den gelmesi muh­temel bir tehlikeye karşı emniyete almıştır. Resûl-i Ekrem, Gıfâr ve Damre oğullan ile anlaşma yaptıktan sonra se­fer dolayısıyla Medine dışına çıktığı za­man Ebû Zer el-Gıfârî’yi Medine’de ye­rine vekil bırakmıştır. Gıfâr oğullan Hz. Peygamber ile yaptıkları bu anlaşmaya sadık kalmışlar, hatta Resûlullah Hudeybiye Antlaşması için Medine’den ayrılıp Gıfârlılar’ın yurdundan geçerken İslâm ordusuna yiyecek vermişlerdir.

Benî Gıfâr 8 (629) yılında müslüman olmuş ve Mekke’nin fethine Hâlid b. Velîd kumandasında katılmıştır. Huneyn Gazvesinde de 400-1000 kişilik bir kuv­vet Resûl-i Ekrem’in ordusunda yer al­mıştır. Yine 8 yılında Zâtüatlâh halkını cezalandırmak üzere gönderilen ordu­nun kumandanlığına da Gıfâr kabilesin­den Kâ’b b. Umeyr tayin edilmiş, Benî Gıfâr müslüman olunca Büreyde b. Hu-sayb Resûlullah tarafından zekât âmili olarak görevlendirilmiştir.

Hz. Peygamber Tebük Gazvesi’ne çı­karken bütün kabilelerden olduğu gibi Gıfâr’dan da Medine’ye gönüllüler gel­miş, ancak binekleri olmadığından Re­sûl-i Ekrem’den binek istemişlerdi. Re­sûlullah onlara ilk anda binek temin ede­mediği için ağlamaya başlamışlar, bun­dan dolayı da kabileye “Benü’l-bekkâ” (çok ağlayanlar zümresi) adı verilmiştir. Da­ha sonra Hz. Peygamber onların binek ihtiyacını karşılamış ve gönüllüler Tebük Gazvesi’ne katılmışlardır.

Hz. Peygamber’in, “Allah Gıfâr’a mağ­firet etsin” şeklin­deki duasına mazhar olan kabile men­supları onun vefatından sonra mürted-lere karşı yapılan savaşlarda İslâm or­dusunda yer almışlar ve ardından ger­çekleştirilen fetihlere de katılmışlardır. Mısır’ın fethinden (20/641) sonra Fustat’ta Benî Gıfâr mensuplarına bir ma­halle ayrılmıştır.

TDV İslâm Ansiklopedisi