GERİLEME
GERİLEME
Bir istatistik terimi
olan gerileme, bir değişkendeki değişmeyi ifade eder. Bu değişme kısmen
değişkenin artı bir yanlış faktörle bir başkasına bağlı olması durumuyla
belirlenmektedir. Örneğin trafik kazalarının genel olarak karayolu üzerindeki
araçların sayısındaki artışlarla doğrusal bir biçimde arttığı tesbit
edilebilir. Bununla birlikte her yıl, zorunlu olarak gerileme çizgisine denk
gelmeyecektir. Bu nedenle gerileme çizgisi, basitçe verilere en ‘denk’ düşen
istatistik bir kurgudur. Bu basit bir doğrusal gerilemenin örneklerinden
biridir. Tipik olarak gerilemeler daha bir karmaşık çoğul form içinde kullanılır;
bu formda bağımlı, değişken, çeşitli, başka (yukarıdaki örnekte kazalar yalnız
araç sayısına bağlı olarak değil, aynı zamanda araçların ortalama kaç
kilometre yaptıklarıyla, ortalama araç hızı, yol tiple-ri ve benzeri)
değişkenlerle eşzamanlı olarak değişir.
Psikolojide,
bireylerin stresü durumlarda nasıl ilk davranış özelliklerine ve daha atılgan
bir gelişme aşamasına geri döndüğünü dile getirir. Örneğin yetişkinler strese
çocuksu bir şekilde davranmakla tepki gösterirler.
En geniş anlamıyla bu
terim, gelişim sürecinde daha önceki dönemlere geri dönüşe işaret eder.
Bireyin kişiliğinin gelişmesinde ve sosyal bir grupta daha erken dönemlere
geri dönüş anlamına gelen bilinç dışı, zihinselbir süreçtir. Daha ileri şekliyle
bu terim patolojik davranış ve uyum bozukluğu anlamına gelir.
Psikanalizde İse
gerileme, bireyin normal gelişim süreci sırasındaki daha erken dönemde ortaya
çıkan libidonun doyum biçimlerinin bilinçdışı bir yeniden alevlenmesini
içerir. Bireyin daha erken ve daha az olgunlaşmış bir uyum biçimine geri
dö-nerekbaşarısızlık ve sorumluluktan kaçınması anlamında, egonun savunma mekanizmalarından
biridir. Ruh hastalıklarının çoğu, çeşitli derecelerde gerilemeci (regressive)
davranışları içerir. Bazı vakalarda erişkin hasta sanki kendi kendine giyinmek,
beslenmek vs. yetileri, kaybetmiş gibi davranır. Şizofrenide görülen ben
merkezcilik (egosentrizm), animistik inanışlar, benliğinin saydamlaştığı
duyguları gibi Önemli belirtilerin pek çoğu gerilemeye dönük çocuksu
davranışlar olarak tanımlanabilir.
Gerilemenin bir başka
anlamı, Gal-ton’un, çocuğun ailenin ortalama düzeyine dönme eğiliminde
olduğunu ileri süren fiEyal gerileme kanunudur. Gerileme kanunu ise Theodor
Ribot (1839-1916) tarafından ortaya konulan hafızayla ilişki-Übir kanundur.
Buna göre yağlılarda görülen zihinsel gerileme sırasında unutma süreci yakın
olgulardan başlayarak, çocukluktan kalma anılara doğru ilerler.
Sosyal Gerileme: Belli
grupların stresli şartlar altında hem bireyin hayatın erken dönemleri için hem
de toplumun tarihsel gelişimi içinde önceki dönemler için karakteristik olan
uyum biçimlerine geri dönmesi anlamına gelir. Bu anlamda Nazi yönetimindeki
Alman toplumu en sık verilen örnektir. Bu olguda gerilemenin ana belirtileri
aşağıdaki şekildedir: Grup üyelerinde güçlü ben merkezci duygular (narsisizm);
her şeye gücü yeten baba sembolü olarak öngörülen bir liderin ortaya çıkışı;
paranoid türde sannlı bir davranış, örneğin dışardaki gruplara şüpheci bir
saldırganlık ve buna paralel giden grup megalomanisi, efsanevî animistik düşünceye
yönelme eğilimlerinin artışı. Bu bağlmada G.M.Gilbert “otoriteryen gerileme
halinnden söz etmektedir. Örneğin, “ortak eğilim olgun sosyal
sorumluluktan kaçınmaktır…”, koruyucu liderliğe teslim olmaktır…
A.Strachey’e göre çoğunluk sosyal gruplar bireyde “dürtüsel tepkileri
yükseltmeleri” anlamında çeşitli derecelerde gerileyici süreçlerin ortaya
çıkmasına neden olurlar. Hükümran devlet, özellikle de milliyetçi hükümran
devlet, gerileyici bir grup oluşturmak için yeterli niteliklere sahiptir.
(SBA)