George Boole kimdir? Hayatı ve eserleri
George Boole kimdir? Hayatı ve eserleri hakkında bilgi: (1815-1864) İngiliz mantıkçı ve matematikçi. Çağdaş matematiksel mantığın öncülerindendir. “Boole Cebiri” diye bilinen mantık ‘dili’ni geliştirmiş, mantığa cebirsel bir işlem biçimi kazandırarak, ‘düşünce yasaları’na göre sonuç çıkaran bir araç elde etmeye çalışmıştır.
İngiltere’de Lincoln’da doğdu ve İrlanda’daki Cork’ta öldü. Yoksul bir aileden gelmiştir. Babası boş zamanlarında optik aygıtlar yapan, matematiğe gönül vermiş bir ayakkabı ustasıydı. George ilkokula ve ancak kısa bir süre de ticaret okuluna gidebildi. Eğitiminin bundan sonrasını, matematikte babasından da yardım görerek, kendi kendine yürüttü. Lincoln’daki bir kütüphaneciden Latince, kendi çabasıyla da Grekçe, Fransızca ve Almanca öğrendi. On iki yaşında Horatius’un bir şiirini Latince’den İngilizce1 ye çevirdi. Yerel bir gazetede yayınlanan bu şiir üzerine büyük bir tartışma çıktı. Kimileri, çocuğun bu çeviriyi yapamayacağını, kimileri de çevirinin yetersizliğini ileri sürdüler. Buna karşılık, Boole, kendi kendine yürüttüğü Latince ve Grekçe çalışmalarını daha büyük bir tutkuyla sürdürdü. Bir ara rahip olmayı düşündüyse de vazgeçti. On beş yaşına geldiğinde ailesine bakmak zorunda kaldı. Bu nedenle ilkokul öğretmenliği görevini üstlendi. Gündüz ders veriyor, gece de kendi öğrenimini sürdürüyordu. Yirmi yaşma geldiğinde kendi özel okulunu kurdu. Öğrencilerini matematik alanında da yetiştirmenin önemini anlayınca konuyu daha derinden ele alma gereğini duvdu. Pek de ileri olmayan matematik bilgisine karşın yine kendi kendine, doğrudan Lapla- ce, Lagrange ve Newton’un başyapıtlarını incelemeye koyuldu. Bu çalışmalarının ürünlerini 1840’ta Camb- ridge Mathematical JournaTdi yayımlamaya başladı. Operatörler üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle 1844’te madalya aldı. Yazılarında Hamilton’un saldırılarına karşı De Morgan’ı savunmuş ve bu matematikçiyle 1848’lerde dost olmuştu. Bu yıllarda The Mathematical Analysis of Logic’ı yayınladı. 1849’da Cork’ta. yeni açılan Queen’s College’dakı matematik profesörlüğü için başvuruda bulundu. Bir ilkokul öğretmeni olmasına karşın bu göreve getirildi. 1854’te, başyapıtı olan The Laws of Thoııght’u yazdı. Ertesi yıl, ünlü dağcı, Sir George Everest’in yeğeni ile evlendi. Çeşitli dergilerde yayınlarını sürdürdü, ders kitapları yazdı. 1857’de Royal Society’e üye seçildi. 1864’te, derse yetişmek için yağmur altında kaldı. Islak giysileriyle sürdürdüğü dersten sonra zatürree oldu ve kısa bir süre sonra öldü.
Boole’un değişmezleri buluşu doğrudan Lagrange’a bağlanabilir. Mantığın matematiksel bir sembolizme kavuşturulması yönündeki büyük katkısı üzerinde gösterilebilecek en önemli etki kaynağı ise, William Hamilton’un, Augustus De Morgan’m eleştirilerini aşağılama çabası olarak gösterilebilir, bu çatışma Boole’un ilgisini çekmiş, matematikçi değil de bir felsefeci olan Hamilton’un (Irlandalı matematikçi William Rowan Hamilton ile karıştırılmamalıdır), matematiğin mantığa hiçbir katkısı olamayacağı yolundaki görüşüne karşı çıkmıştır. Mantığın metafizikte değil matematikte temel bulduğu görüşüne bu yolla varmıştır. Yapıtı, bir anlamda, bunun nasıl gerçekleştiğini, mantığın belitler üstüne oturtulan bir sembolik yapı olarak nasıl kurulabileceğini gösterme çalışmasıdır. Bu çalışma ile hem Leibniz’in hem de De Morgan’ın amaçlayıp sonuçlandıramadıkları bir ideali gerçeğe dönüştürüyordu.
Boole’un temel katkısı, ana çizgileriyle, mantıksal ve cebirsel işlemler arasında bir analoji saptamak ve buna dayanarak cebirsel- matematiksel yöntemleri mantığa, tarihte ilk kez olmak üzere, başarıyla uygulamış olmaktır.
“Simgesel cebir kuramı” adını verdiği dizgesinde, Boole, iki temel simge kullandı. Bunlar da “1” ve “0”dır. Sınıflar mantığı açısından birincisi “Her- şey” İkincisi “Hiçbirşey”i niteler. Bunlar, “evrensel” ve “boş” sınıflardır. Mantık bakımından öteki olanaklı sınıflar, bu ikisinin arasında yer alırlar. Bu durumda her hangi bir sınıf “x” imiyle simgelenirse, bu sınıfın karşıtı olan sınıf da “l-x” olacaktır. Bu yolla, toplama ve çıkarma gibi cebirsel işlemler kullanılarak, sınıf temeline dayalı olan bu mantık işlerlik kazanır. Öte yandan, önermeler mantığı açısından, yine özdeş simgeler, başka anlamlar taşır: Bu kez “1” simgesi “Doğru”yu, “O” da “Yanlış”ı simgeler. Bu biçimde de birtakım yasalar elde edilir. Örneğin, bir önermenin ya doğru ya da yanlış olacağını belirten mantık yasası, “x = 0yadax=l” biçiminde yazılır.
Boole, ilk kitabında ana çizgilerini ortaya koyduğu dizgeyi 1854’te yayımladığı daha kapsamlı yapıtı, Laws of Thought’da oldukça ayrıntılı bir biçimde serimledi. Burada, olağan cebir ile kendi “sınıflar hesabı” arasındaki ortaklığın, “düşünce yasaları”nı içeren bir “yüksek mantık”ta aranması gerektiği görüşüne yer verdi.
Boole’un ele aldığı “düşünce yasaları”, hem cebire hem de “mantık cebiri”ne uygulanan, “x çarpı x = x” yasasından kaynaklanır. “x”in alabileceği değerler yalnızca “O” ile “1” olunca, “0x0 =0” ile “1 x 1 =1” denklemleri, “O” ile “l”e mantık içinde verilebilecek anlamların hepsi açısından geçerlidir.
Boole, gene bu yapıtında geliştirdiği “kalküP’ü olasılık hesabına da uyguladı. Bu alanda da önemli bir öncülüğü vardır.
Kendisinden önce gelen olasılık kuramcıları, bu konuyla ilgili sorunların çözülmesinde, örneğin kumar oyunları (özellikle zar atma) olan ve yalın tek-durumlar üzerinde duran olasılıklardan yola çıkmışlardı. Örneğin, bir zar atıldığında, 6 yüzünden biri, evet yalnızca biri gelecektir; burada olasılık hesabı, bu altı yüzden hangisinin hangi olasılığı taşıdığını bulmaya yöneliktir. Boole, böylesi ‘bağımsız’ durumlara karşılık, Ouetelet’nin toplumsal istatistik derlemelerinden de etkilenerek, karmaşık, çok- yönlü durumlar içinde, toplumsal öndeyılerde bulunabilecek bir olasılık hesabı yöntemi üzerinde çalıştı. Bu çalışmalar, onu daha genel bir olasılık kuramına götürmüştür. “Oyle sanıyorum ki genel bir kuramı gerektiren neden şudur: Özellikle toplumsal olguların gözlenmesi, bize valin olayların değil, ister nedensellik ister rastlantısal olsun, belirli bağlantılar içinde yer alan olayların olasılıklarını verir.” Bu bağlantdı vc karmaşık durumlardan biri,örneğin p olasdığı taşıyan bir X olayı ve Q olasılığı taşıyan bir Y olayı arasındaki bağlantılardan dolayı, bir üçüncü Z olayının olasılığını hesaplamaktır. Burada Boole, belirli bir olayın daha önce oluş sıklığından yararlanarak, özdeş olayla ya da başka, onunla bağlantılı olaylarla ilgili, mantıksal olarak geçerli beklentiler çıkarmanın yöntemlerini geliştirdi.
Boole’un geliştirdiği dizge, kendisinden sonraki ünlü mantıkçılar için hem örnek alınacak bir öncü, hem de, yer yer eleştirilerek ve düzeltilerek ilerletilecek bir çalışma bağlamı oluşturmuştur. Benzer ilkelerle farklı dizgeler kuran Jevons veVenn’in yanı sıra, Boole’un dizgesini yetkinleştiren^ Schröder, bu çerçevede sayılabilir. Sonradan “Klasik Boole-Schröder Mantık Cebiri” adıyla anılmaya başlayan dizge, bilgisayar yapımında, özellikle “açık-kapalı”, “1” – “O” düzenini kullanan ‘devre anahtarlarının geliştirilmesinde de kullanılmıştır.
Öte yandan, olasılık hesabında açtığı yol da, ünlü iktisatçı Keynes’in geliştirdiği biçimiyle klasikleşmiştir. Az çok, Boole’dan esinlenen Keynes, olaylara değil, önermelere bir olasılık değeri verebilen, temelde ise önermeler mantığına dayanan bir olasılık kuramı geliştirir.
Boole’un mantık ve matematik tarihindeki önem ve etkisi büyüktür. Russell onun için, saf matematiği bulan kişi, diye söz etmiştir. Boole’un bu alan ve sembolik mantıkta başlattıkları, onu izleyenlerce geliştirilmiş ve bu yönde büyük ilerlemeler sağlanmıştır. Buna karşın yapıtı ve katkısının önemi ölümünden sonra uzun süre anlaşılamamıştır. ÖzelliklcKıta Avrupa’sı matematikçileri, sembolik mantığı bir “felsefi fantezi” olarak görmekte direnmişler, ancak Russell ve Whitehcad’ın Princıpia Mathematica’sındzn sonra, bütün bu alanın ve Boole’un önemini kavrayabilmiş- lerdir.
Boole’un yaklaşımındaki eksiklikler özellikle W.S.Jevons, John Vcnn, C.S.Peirce, Ernst Schröder vc E.V.Huntmgdon gibi mantıkçıların katkılarıyla tamamlanmaya çalışılmış ve sonuçta Russell-Whıte- head dizgesi doğmuştur. Öte yandan Boole’un değişmezleri buluşunun önemi de büyüktür. Bu buluş sonradan Cayley ve Sylvester’in ellerinde bir değişmezlik kuramına dönüştürülmüştür. Boole’un bu başarısı, yaklaşık bir yüzyıl sonra, Görelilik kuramının ortaya atılmasına olanak sağlamıştır.
Kaynak: Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, 18. cilt, Anadolu yayıncılık, 1984