Kimdir

Gazzâlî’nin İhyâü Ulûmi’d-dîn eseri hakkında bilgi

Gazzâlî’nin İhyâü Ulûmi’d-dîn eseri hakkında bilgi: Gazzâlî’nin (ö. 505/1111) başta tasavvuf ve ahlâk olmak üzere fıkıh, kelâm gibi ilimlere bilhassa amaçları bakımından yeni yaklaşımlar getiren önemli eseri. Gerek ismi gerekse kısa önsözündeki açıklamalar, Gazzâlî’nin bu eseri İslâm ümmeti için bir ıslah projesi niteliğinde kaleme aldığını göstermekte, eski ve yeni ilim çevrelerinde de genellikle İhyâ’ın böyle bir iddia ile yazıldığı kabul edilmektedir. Müellif eserin önsözünde, âhiret yolunun öncüleri olması gereken âlimlerin şeytanın aldatmasına kapılmış şekilciler olduğundan yakınır; bunların ilim kavramını yozlaştırdıklarını, ilmi siyasetçilerin taleplerine uygun olarak verilen fetvalardan veya içeriksiz kelâmî tartışmalardan ya da vâizlerin sıradan insanları etkileyen tumturaklı konuşmalarından ibaret sayarak halkı yanılttıklarını söyler; gerçek ilimlerin ve selef-i sâlihînin takip ettiği âhiret yolunun artık unutulduğunu görerek İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn adını verdiği kitabı yazmanın gerekli olduğu kanaatine vardığını belirtir (I, 2). Dikkatle bakıldığında eserde, müslümanların içine düştüğü dinî-ahlâkî ve kültürel yozlaşmanın ve bunların içtimaî ve siyasî yansımalarının incelendiği anlaşılır. Klasik kaynaklarda Gazzâlî’nin İhyâ’ı inziva döneminde (1095-1105) kaleme aldığı kaydedilmektedir. Gazzâlî de tarih belirtmeden eseri bu dönemde yazdığı kitaplar arasında zikreder (el-Müstasfâ, I, 3-4). Maurice Bouyges kitabın 488-495 (1095-1101) yılları arasında telif edildiği kanaatindedir (Essai, s. 42).

Dört ciltten oluşan eserin her cildinde “kitâb” başlığı altında on konu işlenmiştir. “Rub‘u’l-ibâdât” başlıklı ilk ciltte ilim, akaid, temizlik, namaz, zekât, oruç, hac, Kur’an tilâveti, zikir ve dua, virdler ve gecelerin ihyası konuları ele alınmıştır. Bu bölümün en önemli özelliği, ibadetlerin zâhirî usul ve erkânı hakkında bilgi verildikten sonra fıkıh kitaplarından farklı olarak bunların ihlâs, huşû gibi müellifin “kalbin amelleri” dediği mânevî şartlarıyla ahlâkî boyutları üzerinde de durulmasıdır. Bu niteliğiyle İhyâ’, İslâm kültür tarihinde ibadet psikolojisi bakımından özel bir yere sahiptir. Yeme içme âdâbı, evlilik, ekonomik hayat, helâl ve haram, ülfet, kardeşlik, sohbet ve muaşeret âdâbı; uzlet, semâ ve vecd; emir bi’l-ma‘rûf nehiy ani’l-münker, maişet âdâbı ve Peygamber’in ahlâkına dair “Rub‘u’l-âdât” başlığını taşıyan II. ciltte Gazzâlî’nin İslâmî bir aile, devlet, toplum ve iktisat düzeninin teorik temelini ortaya koymaya çalıştığı ve bunu büyük ölçüde başardığı görülmektedir. Bu modelde asıl unsurun ailevî, içtimaî, iktisadî, siyasî vb. ilişkileriyle ilgili dinî ve ahlâkî bilgisi, bilinci, duyarlılığı ve sorumluluk duygusu gelişmiş fertler olduğu görülür. Bu gelişmenin sağlandığı fertlerin elindeki dünya hayatının kendisi güzel olacağı gibi bu hayat âhiret mutluluğunun da hazırlayıcısı olacaktır. “Rub‘u’l-mühlikât” başlıklı III. ciltte insanın mânevî, ahlâkî yönü, nefsin terbiye edilmesi, yeme içme ve cinsel arzuların kontrol altına alınması, dilin afetleri; gazap, kin ve haset; dünyanın anlamı ve önemi; cimrilik ve mal tutkusu; mevki tutkusu ve riya; kibir, kendini beğenmişlik ve kuruntu (gurur) konuları ele alınmıştır. Gazzâlî bu konuları işlerken ahlâk ve tasavvuf literatüründen geniş ölçüde yararlanmakla birlikte son derece dirayetli psikolojik ve pedagojik tahlilleriyle seleflerini aşmıştır. Gazzâlî, kendi deyimiyle bu ahlâkî hastalıkların psikolojik ve sosyal sebeplerini ve iyileştirme yollarını gösterirken her seviyedeki okuyucusunu bir iç gözleme yöneltmekte, onu kendi ruhunu tanımaya, ahlâkî şuurunu ve iradesini harekete geçirmeye sevketmektedir. Bu cildin “Zemmü’l-câh ve’r-riyâ” bölümünde insandaki mevki tutkusunun psikolojik temelleri incelenirken ortaya konan insan tasavvuru felsefî antropoloji bakımından önemlidir. Ayrıca bu cildin sonunda “Zemmü’l-ġurûr” başlığı altında, dönemin İslâm toplumuyla ilgili olarak gerçekçi ve yararlı bir dindarlık eleştirisi yapılmıştır. “Rub‘u’l-münciyât” başlığını taşıyan son bölümde ise tövbe, sabır ve şükür, havf ve recâ, fakr ve zühd, tevhid ve tevekkül, muhabbet, şevk, üns ve rızâ; niyet, ihlâs ve sıdk; murakabe ve muhasebe, tefekkür, ölüm ve âhiret hayatı konuları incelenmiştir. Ancak bu başlıklar altında dar anlamda tasavvufî ve ahlâkî görüşler ortaya konmakla yetinilmemiş, konunun özelliğine göre ince fikrî ve felsefî tahliller de yapılmıştır. Meselâ tövbe, sabır ve şükür, tevhid ve tevekkül bölümlerinde yeri geldikçe irade ve özgürlük problemi üzerine ortaya konan görüşler müellifin felsefî, kelâmî ve tasavvufî birikimi yanında dehasının da bir ürünü sayılacak değerdedir. İslâm filozofları, Grek felsefesinin bütün konularına ilgi duydukları ve bu alanda eserler verdikleri halde sanat felsefesini ihmal etmişler, ilk defa Gazzâlî İhyâ’ın IV. cildinde (s. 302-310, 435-448) sanat felsefesine dair parlak tahliller yapmış, güzellik ve âhenk kavramlarını inceleyerek buradan Allah’ın varlığını ispata gitmiştir.

İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn’in ana bölümleriyle ihtiyaç duyuldukça alt bölümlerinde önce konuyla ilgili âyet ve hadisler genellikle yorum yapılmadan sıralanmış; ardından Hulefâ-yi Râşidîn ile Abdullah b. Mes‘ûd, Selmân-ı Fârisî, Ebû Süleyman ed-Dârânî, Ebü’d-Derdâ, Ebû Zer el-Gıfârî, Hasan-ı Basrî, Süfyân es-Sevrî gibi zühd ve takvâlarıyla tanınan sahâbî ve tâbiî âlimlerinin; Cüneyd-i Bağdâdî, Zünnûn el-Mısrî, Bâyezîd-i Bistâmî, Fudayl b. İyâz, Yahyâ b. Muâz gibi ilk dönem sûfîlerinin sözleri aktarılmıştır. Abdullah b. Mübârek, Hâris el-Muhâsibî, Ebû Tâlib el-Mekkî, Abdülkerîm el-Kuşeyrî gibi mutasavvıfların eserleri İhyâ’ın tasavvufî konulardaki başlıca kaynaklarıdır. Gazzâlî isimlerini zikretmemekle birlikte İhvân-ı Safâ risâlelerinden, Ebû Hayyân et-Tevhîdî, İbn Sînâ, İbn Miskeveyh gibi filozofların eserlerinden de yararlanmıştır. Yine ismini kaydetmemesine rağmen en çok faydalandığı eserlerden biri de Râgıb el-İsfahânî’nin ez-Zerî’a ilâ mekârimi’ş-şerî’a adlı ahlâk kitabıdır. İhyâ’da yer alan hadislerle ilgili tahrîc çalışmaları, müellifin başta Kütüb-i Sitte olmak üzere en az yirmi hadis mecmuasından istifade ettiğini göstermektedir.

Müellifin önsözdeki hem naklî hem aklî delillere dayanacağına dair vaadine uygun olarak eserde hemen her konunun anlamı ve önemiyle ilgili nakillerin ardından çoğunlukla (bilhassa III ve IV. ciltlerde) “beyânü hakîkati …” başlığı altında konunun esası ve mahiyeti hakkında başarılı açıklamalar, yorumlar, ince tahliller ve tesbitler yapılır. Gazzâlî’nin fikrî ve felsefî birikimini, ufkunun genişliğini ve dehasını yansıtması bakımından dikkat çeken bu incelemeler İhyâ’ın o güne kadar yazılmış olan tasavvuf, ahlâk ve bazı yönlerden felsefe literatürünü aştığını kanıtlayacak niteliktedir.

İhyâ’ın Türkiye’de ve Türkiye dışındaki kütüphanelerde bulunan yüzlerce tam ve kısmî yazması içinde en eskisi, muhtemelen Muhtasarü’l-İhyâ’ başlığını taşıyan 502 (1108-1109) tarihli nüshadır (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 1675). Eserin IV. cildine ait diğer bir yazma ise 553 (1158) yılında istinsah edilmiştir (Süleymaniye Ktp., İzmir, nr. 2945). Tahran’daki Meclis-i Şûrâ-yı Millî Kütüphanesi’nde İhyâ’ın IV. cildinin başından “Kitâbü’l-Havf ve’r-recâ’” bölümünün sonuna kadar olan kısmını içeren yazma 597 (1200) tarihini taşımaktadır (eserin yazmalarının listeleri için bk. Brockelmann, GAL, I, 422; Suppl., I, 748-749; Abdurrahman Bedevî, s. 98-112). Muhtemelen ilk defa 1269’da (1853) Kahire’de (Bulak) basılan ve daha sonra pek çok baskısı yapılan eserin henüz ilmî bir neşri gerçekleştirilmemiştir (bazı baskıları için bk. Brockelmann, GAL, I, 422; Suppl., I, 748; Abdurrahman Bedevî, s. 112).

Gazzâlî’nin kardeşi Ahmed el-Gazzâlî tarafından Lübâbü İhyâ’i ‘ulûmi’d-dîn adıyla ihtisar edilen esere (Brockelmann, GAL, I, 422; Suppl., I, 748; Abdurrahman Bedevî, s. 114) daha sonra da pek çok ihtisar yazılmış olup bunlardan bazıları şunlardır: İbnü’l-Cevzî, Minhâcü’l-kâsıdîn (Muvaffakuddin İbn Kudâme el-Makdisî tarafından Muhtasaru Minhâci’l-kâsıdîn adıyla özetlenmiştir); Muhammed b. Ömer b. Osman el-Belhî, ‘Aynü’l-’ilm ve zeynü’l-hilm; Abdülvehhâb b. Ali el-Hatîb el-Merâgî, Lübâbü’l-İhyâ’; Muhammed b. Ali b. Ca‘fer el-Aclûnî, İhyâ’ü’l-İhyâ’ (eser üzerine yazılmış en güzel ihtisar olduğu kabul edilir, bk. Keşfü’z-zunûn, I, 24). İhyâ’, Seyyid Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî tarafından İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn bi-şerhi esrâri İhyâ’i ‘ulûmi’d-dîn adıyla şerhedilmiştir (Kahire 1311). On ciltten oluşan bu şerhin başında Gazzâlî’yi tanıtan geniş bir giriş bulunmaktadır (I, 2-53). Eserin, XIX. yüzyılda Yûsuf Ahmed Sıdkı (Ebül‘ulâ Mardin’in babası) tarafından yapılan Siyeru umûmi’l-muvahhidîn tercümetü ve şerhu İhyâi ulûmi’d-dîn başlıklı dokuz ciltlik Türkçe tercüme ve şerhi İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (TY, nr. 5851-5860).

Müeyyedüddin Muhammed el-Hârizmî, 620 (1223) yılında Hindistan Hükümdarı İltutmış’ın isteği üzerine İhyâ’ın tamamını Farsça’ya çevirmiş, bu çevirinin bazı kısımları yayımlanmıştır (Tahran 1358 hş./1979, 1359 hş./1980). VII. (XIII.) yüzyıla ait diğer bir Farsça tercüme ile II. cildine ait bir serbest tercümenin mütercimleri bilinmemektedir (Abdurrahman Bedevî, s. 119). Eser, ilk defa Bostanzâde Mehmed Efendi (ö. 1006/1598) tarafından Yenâbîu’l-yakîn fî İhyâi ulûmi’d-dîn adıyla Türkçe’ye çevrilmiştir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 2574). Süleyman Tevfîk el-Hüseynî’nin I. cildin ikinci bölümünün (Kitâbü Kavâ.idi’l-.akâ’id) sonuna kadar getirebildiği Türkçe tercümesi basılmıştır (İstanbul 1326-1327). İhyâ’ın tamamını Ahmed Serdaroğlu (Ankara 1963; İstanbul 1974) ve Ali Arslan Aydın (İstanbul 1977) Türkçe’ye çevirmiştir. Eser, M. Ahsen Sıddîkî tarafından Mezâkku’l-’ârifîn başlığı altında Urduca’ya da tercüme edilmiştir (Leknev 1331).

Gazzâlî’nin eserlerinin Batı dünyasında tanınmasını sağlayan Raimundo Martini 1256-1257 yıllarında kaleme aldığı Explanatio symboli apostolorum adlı eserinde İhyâ’a atıfta bulunmuştur (d’Alverny, s. 131-132). Martini’nin Gazzâlî’ye nisbet ettiği De Penitentia (tövbeye dair), Probatorium (kanıt) ve Epistole adamicum (sevgi hakkında) adlı eserler muhtemelen İhyâ’ın ilgili bölümleridir. Martini ile aynı dönemde yaşamış olan Süryânî-Ya‘kūbî papazı Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî fazilet, rezilet, ruh temizliği gibi ahlâk konularını işlediği eserlerinde İhyâ’dan alıntılar yapmıştır (Wensinck, s. XVI vd.). Miguel Asin Palacios aynı yazarın İhyâ’dan misaller, vecizeler ve şiirler aktardığını da bildirir (L’Islam et l’occident, s. 71).

İhyâ’ın Batı dillerine yapılmış çok sayıda kısmî tercümesi bulunmaktadır. Hans Bauer, eserin ilk cildinin aslında müstakil bir kitap olan “Kitâbü Kavâ’idi’l-’akâ’id” başlıklı ikinci bölümünü 1922’de Almanca’ya çevirmiş, daha sonra IV. cildinden “Kitâbü’ş-Sıdk ve’n-niyye ve’l-ihlâş” bölümünün, II. cildinden “Kitâbü Âdâbi’n-nikâh”ın ikinci babının ve “Kitâbü’l-Helâl ve’l-harâm”ın üçüncü babının açıklamalı çevirisini yayımlamıştır (Halle 1916). Eserin ibadetlere dair bölümü Edwin E. Calverley tarafından bir giriş ve açıklamalarla birlikte İngilizce’ye çevrilmiştir (Madras 1925). Diğer bazı kısmî çeviriler şunlardır: “Untersuchungen zu Ghazzalis Kitab at-Tauba” (trc. Susanna Wilzer, Der Islam, XXXII, [Berlin 1957], s. 237-309; XXXIII [1957], s. 51-120; XXXIV [1959], s. 128-137); Ihyâ’ ‘Ulūm al-Dîn: Kitâb Âdâb al-Ma’îsha wa Akhlâk al-Nubuwwa (trc. L. Zolondek, Leiden 1963); The Book of Knowledge: The Kitâb al-’Ilm (trc. Nabih Amin Faris, Lahore 1962); The Foundations of the Articles of Faith: The Kitâb Qavâ’id al-’Aqâ’id (trc. Nabih Amin Faris, Lahore 1963); Mysteries of Almsgiving: The Kitâb Asrâr al-Zekâh of Ihyâ’ ‘Ulūm al-Dîn (trc. Nabih Amin Faris, Beirut 1966); The Mysteries of Purit: The Kitâb Asrâr al-Tahârah of al-Ghazâlî’s Ihyâ’ ‘Ulūm al-Dîn (trc. N. A. Faris, Lahore 1966); The Recitation and the Interpretation of the Qur’ân: al-Ghazâlî’s Theory (trc. Muhammad Abul Quasem, Kuala Lumpur 1979 [Kitâbü Âdâbi tilâveti’l-Kur’ân’ın çevirisi]); Invocations and Supplications: Kitâb al-Adhkâr va’d-Da’awât (trc. K. Nakamura, Cambridge 1990, 2. bs.); The Remembrance of Death and the Afterlife: Kitâb Dhikr al-Mawt va mâ Ba’dah (trc. T. J. Winter, Cambridge 1989); Imâm Gazzâli’s Ihyâ’ ‘Ulûm id-Dîn (ihtisar-trc. Al-Haj Maulana Fazlul-Karim, I-IV, Lahore 1971); Temps et prières: prières et invications, extraits de l’Ihyâ’ ‘ulūm al-dîn (trc.-tanıtma, Pierre Cuperly, Sindbad 1990; diğer bazı çeviriler için bk. Manzoor-Abdul Waheed Khan, XIII/3, s. 184-190; Y. M. Nawabi, VI, 727-750).

Gazzâlî’den bahseden hemen bütün tabakat kitaplarında İhyâ’ hakkında da bilgi verilmektedir. Ayrıca İslâm düşünce tarihine, özellikle İslâm felsefesi, tasavvuf ve ahlâka dair eski ve yeni çalışmalarda eser hakkında mâlûmata rastlanır. İhyâ’ üzerine pek çok ilmî çalışma yapılmıştır. Miguel Asin Palacios’un Algazel, domatica, moral, y ascetica başlıklı doktora tezi (Madrid 1901) bu alandaki ilk modern çalışmalardandır. Aynı yazarın La espiritualidad de Algazel y su sentido cristiano başlıklı eseri İhyâ’ın bazı bölümlerinin tahlil, tahkik ve neşrinden ibaret olup dört ciltten meydana gelmektedir (Madrid 1934, 1935, 1936, 1941). Diğer çalışmalardan bazıları şunlardır: S. M. Zwemer, “Jesut Crist in the Ihyâ of Al-Ghazali” (MW, VII [1917], s. 144-158); L. Massignon, “Le Christ dans les evangiles selon al-Ghazzali” (Opera Minora içinde, Paris 1969, II, 523-536); Madelain Farah Habib, Islamic Marital Code: Prolegomenon to and Translation of al-Ghazâlî’s Book on the Etiquette of Marriage in Ihyâ’ ‘ulūmi al-dîn (doktora tezi, Utah Üniversitesi, 1976, eserde İhyâ’ın “Kitâbü Âdâbi’n-nikâh” bölümünün çevirisi de yapılmıştır); M.-L. Siauve, L’amour de Dieu chez Gazali. Une philosophie de l’amour à Bagdad au début du XIIe siècle (Paris 1986, “Kitâbü’l-Mahabbe …” bölümünün çevirisiyle birlikte); Mahmûd Ali Kurrâa, es-Sekâfetü’r-rûhiyye fî Kitâbi İhyâ’i ‘ulûmi’d-dîn li’l-Ġazzâlî (Kahire 1987; diğer bazı çalışmalar için bk. Abdurrahman Bedevî, s. 118-122).

Gazzâlî’nin en hacimli ve en önemli eseri olan İhyâ’ hakkında, “İslâm’a dair bütün kitaplar kaybolup sadece İhyâ’ kalsaydı diğerlerini aratmazdı” şeklinde yaygın bir kanaat bulunduğu ifade edilir (Keşfü’z-zunûn, I, 23; Zebîdî, I, 27). “İhyâ’ neredeyse Kur’an gibidir” anlamına gelen bir özdeyişten dahi söz edilir (Goldziher, s. 151). Eser özellikle Kuzey Afrika’daki Şâzeliyye, Yemen’deki Ayderûsiyye tarikatlarının mensupları üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Muhibbî, bu bölgede İhyâ’ın bazı bölümlerini vird olarak okuyanların bulunduğunu kaydeder (Hulâsatü’l-eser, III, 69). Buna karşılık Hanbelî fakihlerinin esere ağır eleştiriler yönelttiği görülmektedir. Henüz Gazzâlî hayatta iken Endülüs’te İhyâ’ın yakılması yönünde fetvalar verilmiş, bu hüküm uyarınca Murâbıt Hükümdarı Ali b. Yûsuf b. Tâşfîn bir ara eserin ülkesinde okunmasını yasaklamıştır. Gazzâlî’nin çağdaşlarından Kâdî İyâz, İbn Ebû Rendeka et-Turtûşî ve Ebû Bekir İbnü’l-Arabî eseri ilk tenkit edenlerdendir. İki yıl Gazzâlî’den öğrenim gören ve başta İhyâ’ olmak üzere bazı eserlerini bizzat kendisinden okuyan Ebû Bekir İbnü’l-Arabî, el-Emedü’l-aksâ adlı eserinde (vr. 122a-b), varlığın mümkün olan en güzel şeklinin hâlihazırdaki durumu olduğuna dair İhyâ’daki görüşü eleştirerek bunun filozoflar tarafından gerçekleri tersyüz etmek için ileri sürülmüş bir fikir olduğunu ve ümmetin bu görüşün yanlışlığında ittifak ettiğini söyler. Esere en ağır eleştiriler Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî tarafından yöneltilmiştir. İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam’da ve Telbîsü İblîs adlı eserinde İhyâ’ı tenkit ettiği gibi bu konuda İ’lâmü’l-ahyâ’ bi-aġlâti’l-İhyâ’ adlı müstakil bir kitap kaleme almıştır. Ayrıca Ebû Abdullah Ali b. Ömer el-Mâzerî’nin el-Keşf ve’l-inbâ’ ‘ani’l-mütercem bi’l-İhyâ’, Ebü’l-Hasan İbn Sekr’in İhyâ’ü meyyiti’l-ahyâ’ fi’r-reddi ‘alâ Kitâbi’l-İhyâ’, Ahmed b. Muhammed b. Münîr el-İskenderî’nin ez-Ziyâ’ü’l-mütelâlî fî te’akkubi’l-İhyâ’ li’l-Ġazzâlî başlıklı birer reddiye yazdıkları bilinmektedir. Takıyyüddin İbn Teymiyye de eserin tevekküle dair bölümüne reddiye mahiyetinde bir risâle yazmışsa da (Abdurrahman Bedevî, s. 114) genelde kitabı olumlu bulmuştur (Mecmû’u fetâvâ, VI, 54). Son dönem âlimlerinden Mustafa Sabri Efendi, İhyâ’daki fikirleri dolayısıyla Gazzâlî’yi tenkit edenler arasında yer almıştır (Mevkıfü’l-’akl ve’l-’ilm, I, 266-270). Esere yöneltilen en ciddi eleştiriler hadislerin sıhhatiyle ilgilidir. Kitapta çok sayıda zayıf ve uydurma hadis bulunduğu belirtilmektedir. İlk defa Zeynüddin el-Irâkî İhya’daki hadislerin tahrîci için büyük, orta ve küçük hacimde üç eser hazırlamıştır (bu eserler hakkında geniş bilgi için bk. DİA, XIX, 118-119). Irâkî’nin isnadını bulamadığı 271 hadis, Muhammed Emîn es-Süveydî tarafından el-Mevzû’ât fi’l-İhyâ’ ev el-İ’tibâr fî hamli’l-esfâr adlı eserde bir araya getirilmiş, bu kitabı neşreden Ali Rızâ b. Abdülvehhâb (Demenhûr [Mısır] 1414/1993), Süveydî’nin dikkatinden kaçan otuz altı rivayeti bu listeye eklemiştir.

İhyâ’ı savunmak amacıyla da kitaplar yazılmıştır. Bunların başında bizzat müellifin el-İmlâ’ ‘alâ işkâlâti (müşkilâti)’l-İhyâ’ adlı eseri gelir. Gazzâlî’nin, İhyâ’daki bazı kavramlara ve görüşlere açıklık getirmek için kaleme aldığı eserin bazı yazma nüshaları el-İmlâ’ ‘alâ keşfi müşkilâti’l-İhyâ’, el-Ecvibetü’l-müskite ‘ani’l-es’ileti’l-müşkileti’l-mübkite başlığını taşımakta olup (Abdurrahman Bedevî, s. 112) eser İhyâ’ ile birlikte birçok defa basılmıştır. Bu hususta yazılmış diğer önemli bir kitap da Feyz-i Kâşânî’nin el-Mehaccetü’l-beyzâ’ fî tehzîbi (ihyâ’i)’l-İhyâ’ adlı eseridir (İhyâ’ ile bu eser arasında bir karşılaştırma için bk. Abdülkerîm Sürûş, Mecelletü’l-’ulûmi’l-insâniyye, II/1-2 [1990], s. 13-57). Celâleddin es-Süyûtî’nin Teşdîdü’l-erkân fî “leyse fi’l-imkân ebda’a min mâ kân” başlıklı risâlesiyle Abdülkâdir el-Ayderûs’un Ta’rîfü’l-ahyâ’ bi-fezâ’ili’l-İhyâ’ı da (İhyâ’ ile birlikte birçok defa basılmıştır) bu hususta kayda değer çalışmalardır. İhyâ’daki sebep-sonuç ilişkisine dair görüşlere yöneltilen eleştirileri cevaplamak üzere müellifi bilinmeyen iki eser daha kaleme alınmıştır (Abdurrahman Bedevî, s. 113).

Fahreddin er-Râzî’nin Kitâbü’n-Nefs ve’r-rûh ve şerhu kuvâhümâ başlıklı eseri, Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Ahlâk-ı Nâsırî’si, İbn Haldûn’un Mukaddime’si, Şehâbeddin es-Sühreverdî’nin ‘Avârifü’l-ma’ârif’i, Mehmed Birgivî’nin et-Tarîkatü’l-Muhammediyye’si gibi tanınmış eserler dahil olmak üzere sonraki dönemlerde yazılmış pek çok kitapta İhyâ’ü ‘ulûmi’d-dîn’in farklı ölçülerde etkisi olmuştur.

Mustafa Çağrıcı 

Kaynak: Türkiye Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, 2000, Cilt:22.

İlgili Makaleler