Sosyoloji

Gaston Bachelard – Ateşin Tinçözümlemesi

Gaston Bachelard – Ateşin
Tinçözümlemesi

Bachelard’ın bu incelemesinin büyük bölümü düşünce tarihi
içindedir; özellikle on yedinci yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla kadar olan
dönemde Batı insanının ateş konusunda ne duyduğu, düşlemlediği ve düşündüğü
üzerinedir.

Bachelard’ın temel izleği yazın eleştirisidir.

Bizi yaratan düşlemlerimizdir.

Önsöz

Nesnel olduğumuza inanmamız için bir nesneden söz ediyor
olmamız yeterlidir. Ancak, ilk yaptığımız seçim nedeniyle, bizim nesneyi
belirttiğimizden daha çok nesne bizi belirtir ve dünya konusunda temel
düşüncelerimiz olduğuna inandığımız şeyler çoğu kez zihnimizin toyluğunun
yüzeye vuruşudur.
(s. 10)

Bilimsel nesnellik (…) nesneden kopmakla (…) ilk gözlemden
doğan düşünceleri denetlemek ve yadsımakla mümkün olabilir. (s. 10-11)

Şiirin ve bilimin eksenleri daha baştan birbirine karşıttır.
Felsefenin bütün başarmayı umabileceği, şiirle bilimi (…) belirgin karşıtlar
olarak birleştirmektir.

Bir sorunu ele alacağız: Bu sorun karşısında nesnel tutum
hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. (s. 11)

Ateş artık bilim için bir konu değil,

Ateş, yalnızlığın bilinci,

Hüzünlü bir ruhun anılarını ve acılarını dile getirmesi için
bir kış akşamı, dışarıda uğuldayan rüzgâr ve içeride parıldayan bir ateş
yeterlidir.

Alçak bir sesle

Kışın külleri altında

Söylenen şarkı

Yürektir, örtük bir ateş gibi,

Şarkısını söyler kendini tüketirken

(Toulet)

Bir bilgin bile mesleğini uygulamadığı anlarda, ilkel
değerler ölçütüne döner.

Kendimizi kendimize çevirdiğimizde, gerçeklikten de
çeviririz.

Özeleştirel (…) ironi olmadan nesnel bilgi yönünde hiçbir
ilerleme mümkün değildir. (s. 16)

Ateş ve Saygı: Promete
Karmaşası

Ateş, en ileri düzeyde canlı öğedir.

…birbirine zıt iki değeri, iyiliği ve kötülüğü, aynı
açıklıkla taşıyabilen tek olgudur. (s. 17)

…bebek elini ateşe yaklaştırırsa, baba bir cetvelle onun
parmaklarına vurur.

…ateş daha baştan bir genel yasaklama konusudur.

Ateş konusunda ilk genel bilgimiz toplumsal bir yasaktır.
(s. 21)

Çocuk (…) küçük bir Promete olarak kibritleri çalar. Kırlara
koşar (…) ateş yakar.

Promete Kargaşası

…babalarımız kadar bilmeye (…) daha çok bilmeye (…) iten
eğilimlerin tümünü Promete karmaşası adı altında toplamayı öneriyoruz. (s. 22)

Promete karmaşası düşünsel yaşamın Oidipus karmaşasıdır. (s.
23)

Ateş ve Düşlem:
Empedokles Karmaşası

Bir yangın hastası nasıl er geç bir yangın çıkaracaksa, bir
yangın da birinin yangın hastasına dönüşmesine yol açacaktır. Ateşin küller
altında sürmesinden daha kesin olan insan ruhunda sürmesidir. (s. 24-25)

…ateş ısıtır ve rahatlık verir.

…insanın bu rahatlık bilincine varması için yeterince uzun
zaman düşünceye dalması gerekir.

…yeme zevki besin değerinden önce gelmiştir.

İnsan bir istek yaratığıdır, gereksinim yaratığı değil.

…ateş, değiştirme, zamanı hızlandırma ve yaşamı sonucuna
ulaştırma isteği uyandırır.

…bu tür düşlem, içinde ateşe olan sevgi ve saygının, yaşama
ve ölçme içgüdülerinin birleştiği tam bir karmaşaya yol açar. …buna Empedokles
karmaşası diyebiliriz. (s. 27)

Gerçekte, şiirsel bir yapıt bütünlüğünü ancak bir karmaşadan
alır. Eğer böyle bir karmaşa yoksa köklerinden kopmuş olan yapıt bilinçaltı ile
iletişim kurmaz. Soğuk, yapay ve sahte gelir. (s. 30)

Tinçözümlemesi ve
Tarihöncesi: Novalis Karmaşası

İlkel insan için düşünce, odaklaştırılmış düşlemdir; eğitim
görmüş çağdaş insan için düşlem, düşüncenin gevşek bir biçimidir. İki durumda
dinamik anlam birbirinin tersidir.

…açıklamaya göre ilk insanlar ateşi kuru dalları birbirine
sürterek yakmışlardır. Fakat insanların böyle bir süreci nasıl hayal
edebildikleri konusunda getirilen nesnel nedenler yetersizdir.

(bu olgunun) doğal haliyle hiç gözlemlenmemiş olduğu
söylenebilir. (s. 33)

En başta görmek gerekir ki sürtme fazla cinselleştirilmiş
bir deneyimdir. (s. 34)

Sevişme, ateşin nesnel olarak yakılmasına yönelik ilk
bilimsel hipotezdir. Promete zeki bir filozoftan çok ateşli bir sevgilidir ve
tanrıların intikamı kıskançlığın intikamıdır. (s. 35)

Ateş, kaynağı bulunması gereken bir aşktır.

…olgunun bilinmezliği onun nesnelleştirilmesine etkin ve
olumlu biçimde karşı koyar. Bilinmezin karşıtı bilgisizlik değil, yanlıştır. (s.
37)

Derinlik insanların gizlediği ve üzerinde konuşmak
istemediği bir şeydir. Ama zihinleri hep onunla uğraşır. (s. 39)

Yontma taş devri sıkıntı verilen taş devridir, cilalı taş
devri ise okşanan taş devridir. (s. 42-43)

Novalis için öykü her zaman az ya da çok bir evren yaratma
kuramıdır ve yaratılan tin ve dünya ile eşanlamlıdır. (s. 50)

Eğer sevdiğimizde sevgiliyi ateşlendiriyorsak, bu, ateşi
yaktığımızda bizim de sevdiğimizin kanıtıdır. (s. 51)

Novalis karmaşası sürtmeden, sıcaklığı paylaşma
gereksiniminden, oluşan bu içtepiden ateşi bileştirir.

Novalis karmaşasının özelliği, ışığın yalnızca görsel olarak
bilinmesinden önce gelen bir iç ısı bilincidir.

Işık nesnelerin yüzeyinde oynar, güler; ancak ısı
derinliklere işler. (s. 52)

Novalis’in (…) “Küçük Mavi Çiçek”in şairi olduğunu (…)
söyleyebilirsiniz. Ama (…) bu küçük mavi çiçek kırmızıdır. (s. 54)

Cinselleştirilmiş Ateş

Tüm rahatlık izlenimi yüreği dinlendirici bir içkiden gelir.
Yüreği dinlendiren her içki bilinçaltı için sevişme uyarıcısıdır. (s. 61)

Novalis: “Kim diyebilir ki aşkımız bir gün alevden kanatlara
dönüşmeyecek (…) Canı olmayanın yine ruhu yok. (…) İçte olan kendini bildirir
ve dışta olan gizli kalır.” (s. 67)

Yapan insan / homo faber, yüzeyin insanıdır.

Düşleyen adam / homme revant, derinliklerin ve geleceğin
adamıdır. (s. 69)

Devinim kendi başına düşünceye yol açmaz. İnsan zihni bir
fizik dersi gibi başlamıyor.

İnsan her şeyin değişmesini isteyince ateşe çağrıda bulunur.
(s. 70)

Varoluş üzerine damgasını vuran sevgi anını yakaladığımız
gibi, bir töz üstüne damgasını vuran ateşin tam noktasını yakalamalıyız.

Eğer ateş azalırsa ya da fazla harlanırsa, onun dengesiz
istekleri yıkıma götürür. (s. 71)

Ateşin Kimyası: Sahte
Bir Sorun’un Tarihi

Samanda ve kâğıtta yanıcı öğe (flojistik) çok seyrektir,
kömürde ise boldur. Yine de ilk iki madde ateş değer değmez yanar, (s. 76)

Her koşulda ateş kötü niyetini gösterir; Ateş yakmak zordur,
ateşi söndürmek zordur. Ateş kapristir; bu demektir ki ateş bir kişidir. (s.
77)

…sözcükler bize bizim sandığımızdan daha egemendirler ve
eski sözcük ağza geri geldiğinde bazen eski imge de usa gelir. (s. 78)

Dile getirilmemiş bir sevgi gerçek ve vefalı sevgi sayılıyor…
(s. 88)

Eğer bir bilgi dalındaki kişisel kanılar toplamı açıkça dile
getirilebilecek, öğretilebilecek ve kanıtlanabilecek bilgileri aşıyorsa, bir
tin çözümlemesi kaçınılmaz demektir. (s. 91)

İnsan ne kadar az bilirse o kadar çok ad verir.

Tin çözümlemesi açısından, yok etme istenci, asitte bilinen
yok edici özellikle eşdeğerdir. Aslında, bir gücü düşünmek yalnızca ondan
yararlanmak değil, her şeyden önce onu kötüye kullanmak demektir. Bu kötüye
kullanma istenci olmadan güç bilinci açıklık kazanamaz. (s. 93)

Alkol: Alevlenen Su

Konyak, ya da dirim suyu, ateş suyudur.

…nitrik asitten farklı olarak, kendini çözmek ya da yok
etmek ile sınırlamaz; yaktığı şeyle birlikte yok olur. (s. 97)

Hoffman’ın yapıtlarının en belirgin özelliklerinden biri
ateş olgularına verilen önemdir. (s. 99)

Ülküleştirilmiş Ateş:
Ateş ve Arılık

Nesnel yanlışlıkların itiraf edilmesinde ne derin bir haz
vardır. Kişinin yanıldığını kabul etmesi zekâsının keskinliğine en büyük
saygıdır.

Katıksız düşünsel sevinç böyle doğar. (s. 115)

Işık, yanma olayının özüdür.

Ne ayrıştırılamaz ve birleştirilmezse o arıdır.

Bu demektir ki sonsuz uzayda ışık hiçbir şey yapmıyor.

Gözü bekliyor. Ruhu bekliyor. Bu nedenle ışık tinsel
aydınlanmanın temelidir. (s. 121)

Sonuç

Tinsel açıdan, bizi yaratan düşlemlerimizdir. Düşlemlerimizce
yaratılır, düşlemlerimizle sınırlanırız. (s. 125)

Le Psychanalyse du feu

Türkçeleştiren: Nail Bezel

Öteki Yayınevi

Üçüncü Baskı, Şubat 2007, Ankara