Tarihi Şahsiyetler

Gaspare Trajano Fossati Kimdir, Hayatı, Hakkında Bilgi

Gaspare Trajano Fossati (1809-1883) İstanbul’da başta Ayasofya’nın tamiri olmak üzere birçok bina yapan İsviçreli mimar.

7 Ekim 1809’da Güney İsviçre’nin İtal­yanca konuşulan Ticino (Tessin) kanto­nunda Morcote’de dünyaya geldi. Ecda­dında pek çok mimar ve ressam bulu­nan bir ailenin çocuğudur. Yakınları gibi o da mimar olarak yetişmek üzere, en büyük özelliği gençlere Neo-Rönesans üslûbunda binalar yapmayı öğretmek olan Milano’daki Brera Akademisi’nde öğrenim gördü. O yıllarda Rusya’da bu üslûp çok tutulduğundan genç mimar­lar orada çalışarak para kazanmayı ta­sarlıyorlardı. Gaspare Brera Akademi­sinden 1827 yılında mezun oldu ve dip­loma projesi olarak hazırladığı “bir baş­kent için arşiv binası” konulu çalışması çok beğenilerek kendisine altın madal­ya verildi.

Fossati 1828-1831 yıllarında İtalya’­da dolaştı; Venedik ile Roma’da kalarak buradaki eski tarihî binaların rölövele-rini çizdi ve 1832de Morcote’ye döndü. Bir süreden beri Rusya’da çalışan am­cası Giorgio Giugliemo Fossati’nin teşvi­kiyle 1832’de mimar ve dekoratör olarak hayatını kazanmak için Kuzey Rusya’da Petrograd’a gitti. Burada 1833’ten itiba­ren bazı özel saraylar, kiliseler ve evler yaptı.

ŞXlX. yüzyıl başlarında Rus Çarlığı’nın İstanbul’daki elçiliği, Beyoğlu’nda, son-jj&lan yapılan Tünel’in yuKarı ucundaki Öalata Mevlevîhânesi ve ona komşu İs­veç elçiliğiyle Galata Sarayı arasındaki sırtın hâkim noktasında yükselen çok büyük ahşap bir konaktan ibaretti. Bü­yük Beyoğlu yangıntanndan birinde, her­halde 23 Safer 1247’de (3 Ağustos 1831) çıkan yangında elçilik binası da tama­men kül oldu. Rus Çarlığı, 1828-1829 savaşının kendi lehine sonuçlanmasın­dan cesaret alarak İstanbul’da eskisin­den daha güzel ve daha gösterişli bir elçilik sarayı yaptırmak için Fossati’yi bu işle görevlendirdi. 20 Mayıs 1837’de istanbul’a giden Fossati’nin hazırladığı proje çar tarafından 1839 yılı Şubatın­da onaylandıktan sonra çalışmalara baş­landı. Bu arada kardeşi Giuseppe’yi de yanma aldıran Gaspare Fossati burada Neo-Rönesans veya neo-klasik üslûp­ta muhteşem bir elçilik sarayı inşa etti. Ön hazırlıklarla 1838de başlayan inşaat 1845 yılında açılış töreni yapılabilecek ladan ile bitmişti. Fakat bütün ayrıntı­ları ile yapımı ancak 1849da tamamlan­dı. Bugün Beyoğlu’nda İstiklâl caddesi-İÜn Marmara’ya bakan kenarında bah-fce içinde görülen ve Rus konsolosluğu Olarak kullanılan yapı bu saraydır. Bina pk yapıldığında Rus Çarlığı’nın Osmanlı Üevleti ve İstanbul üzerindeki emelleri­min bir ifadesi olarak görülüyor, bu gös­terişli yapının yakın bir gelecekte Boğaz fcjjılarına sahip olacağına inanılan Rus çanna ikametgâh olarak hazırlandığı Beyoğlu’ndaki yabancılar arasında dedi-Kodu şeklinde söyleniyordu. c/ Aynı yıllarda Fossati İstanbul’da baş- siparişler de aldı. 1841 -1843 yılları sında Galata’da Voyvoda (şimdi Ban-3ar) caddesinin yanında San Pietro Ki-si’ni yeniden inşa etti. 1845’te kardeşiyle birlikte Beyoğlu’nda bir mülk sa­tın aldı ve 1846’da Encümen-i Dânİş’in teklifi üzerine Batılı sisteme göre Öğre­tim yapılması için bir darülfünun kurul­ması düşünüldüğünde binasının yapımı Fossatİ’ye havale edildi. Heybetli kitle­siyle İstanbul’un Marmara’ya hâkim bir yerinde. Ayasofya’nın tam önünde yük­selen bu muhteşem darülfünun binasının inşası uzun yıllar sürdü. Bittikten sonra da darülfünun olarak kullanılmadı. İlk Osmanlı Meclis-i Meb’ûsan’ı 1877’de bu­rada toplandı. Meclis II. Abdülhamid ta­rafından dağıtıldıktan sonra önce Ev­kaf, arkasından da Adliye Nezâreti bi­nası oldu. Cumhuriyet döneminde de İs­tanbul Adliye Sarayı yapıldı. Nihayet 3 Aralık 1933 gecesi içinde çıkan bir yan­gınla mahvoldu.

Fossati’nin İstanbul’da yaptığı bina­lardan biri de 1846’da siparişini aldığı bir tiyatrodur. Galata Sarayı’nın karşısındaki yapı adasında Nahum için inşa ettiği, o devrin bu çeşit binalarının hepsi gibi içi tamamen ahşap ve çok gösterişli olarak zengin surette bezenen bu tiyat­ro fazla uzun ömürlü olmadı. Büyük Be­yoğlu yangınında 11 Rebîülevvel 1287’de(11 Haziran 1870) yanarak ortadan kalktı.

Aynı yıllarda Fossatİ’ye Babıâli avlusu içinde bir arşiv binası yapması hususun­da sipariş verildi. Böylece diploma pro­jesi olarak hazırladığı konuda çalışma imkânı buldu. Alay Köşkü karşısındaki, geniş saçaklı kapının iç tarafında sağda yer alan ortası kubbeli binayı Babıâli ar­şivini muhafaza etmek üzere inşa etti. Belgelen yangın tehlikesinden korumak için binanın merdiveni, kat döşemeleri, hatta kapı kanatları İstanbul Tersane-si’nde demirden yaptırıldı.

Fossati’nin İstanbul’da üstlendiği en Önemli iş ise Ayasofya’nın büyük ölçüde tamiri olmuştur. Sultan Abdülmecid nedense, o devirde Osmanlı Devleti’nin bü­tün inşaatlarını yapan ünlü Balyan aile­sine bu işi vermeyerek Batılı bir mima­rın yapmasını uygun görmüştür. İhale 1846da yapıldı. Önce 26.000 keselik har­cama gerektirecek basit bir tamir dü­şünülmüştü. Fakat 1263 (1847) yılında çıkan bir irade ile tamirin daha geniş tutulması istenerek çocuksuz öldüğü için serveti beytülmâle kalan Şeyhülislâm Mekkîzâde Mustafa Âsim Efendi’nin mi­rası bu işe tahsis edildi. 800 işçinin ça­lıştığı bu tamirde bina mimari bakım­dan takviye edildikten başka iç ve dış süslemesi yenilendi, bazı eklemeler de yapıldı. Fossati, bu çok yaşlı binayı ayak­ta tutabilmek için galerilerde şakulünden kaymış on iki sütunu düzeltmiş, kubbedeki büyük çatlakları doldurmuş, bu kısmı destekleyici önlemler almıştır. Ayrıca Ayasofya’nın duvarlarındaki mer­mer kaplamaları temizleyip cilalatmış. eksik kısımları alçı ile tamamlamıştır. Ancak tonoz ve kemerlerde ayıklamalar yapıldığında badana tabakaları altından eski Bizans mozaikleri meydana çıkmış­tı. Fossati ilk mozaiğe rastladığında Sul­tan Abdülmecid’i davet etti. hünkârın bu resimlerin ortaya çıkarılmasını iste­mesi üzerine de mozaikleri temizletti. Bu sırada yapılan çalışmalarda bezeme mo­zaikleri açık bırakılarak sadece eksik kı­sımlar boya ile tamamlandı ve aralardaki hıristiyan alâmetleri de boya ile örtüldü. Binanın içine iskeleler kurularak nakışlar yenilendi, yeni kandiller takıldı, kıble du­varındaki pencerelere bir Türk ustanın eseri olan revzenler yerleştirildi. Kazas­ker Mustafa İzzet Efendi’nin cami içinde yazdığı devâsâ ölçüde yuvarlak sekiz lev­ha, önceki kare levhaların yerlerini tut­mak üzere ana payelere asıldı.

Fossati’nin Ayasofya’da yaptığı ek in­şaat ise Bâb-ı Hümâyun yakınında Sultan Ahmed Çeşmesi karşısındaki Kasr-ı Hümâyun ile bunun cami içindeki deva­mıdır. Padişahın cuma namazına geldi­ğinde kısa süre dinlenmesi için yapılan bu kasır iç süslemesiyle küçük bir saray mekânı görünümündedir. Fossati’nin kız kardeşi Bianca’nın kocası İtalyan sanat­kâr Antonio Fornari buradaki kalem işi nakışları yaparken kasrın tepeden ışık alan büyük salonunun duvarlarına kar­şılıklı olarak Mekke ve Medine’nin birer resmini de işledi. Bugün bunlardan yal­nız bir tanesi mevcuttur. Fossati. cami­nin içinde mihrabın solunda bulunan ve duvarı güzel çinilerle kaplı olan hünkâr mahfilinin yerine de VI. yüzyılın Bizans mimarisinden alınma unsurlarla bezen­miş, sütunlara oturan bir köşk halinde çıkıntı teşkil eden yeni bir hünkâr mah­fili yaptı. Ayasofya’nın, esası Fâtih dö­nemine ait medresesini XIX. yüzyıl üs­lûbunda yeniden inşa etti, ayrıca yan av­lu kapısına komşu olarak bir de muvak-kithâne yaptı. 193S’te yıktırılan medre­senin son yıllarda temelleri meydana çı­karılmıştır. Tuğla minarenin de külahı­nın başladığı yerde girlantlı bir friz ek­lenmek suretiyle peteği biraz yükseltil­miş, böylece diğer minarelerle aynı yük­seklikte olması sağlanmıştır. Fossati, dö­külmüş mozaiklerin tanelerini toplata­rak bunlardan bir madalyon halinde yanındaki ustalardan Lanzoni ‘ye Sultan Abdülmecid’in bir tuğrasını yaptırdı. Se­mavi Eyice, Topkapı Sarayı’nın bir depo­sunda tesadüfen bu tuğrayı bulmuş ve hayli uğraştıktan sonra ancak 1990’larda bunun Ayasofya’nın esas girişinin ya­nına duvara konulmasını sağlamıştır.

Fossati’nin Ayasofya’daki çalışmaları 13 Temmuz 1849’da tamamlandı ve ca­mi 1265 yılının Ramazan ayının ilk cu­ma günü(27 Temmuz 1849) büyük bir tö­renle açıldı. Bu vesile ile İngiliz hakkak ve fotoğraf ustası J. Robertson’a yaptırı­lan bir de hâtıra madalyası basılmıştır.

Ayasofya’da çalışmalar sürerken İstan­bul’a gelen W. Salzenberg adındaki Prus­yalı bir mimar 1848 yılının Ocak-Mayıs aylarında, kurulmuş iskelelerin yardımıy­la tarihî binayı iyice inceleme imkânını elde ederken meydana çıkarılan mozaik­lerin de desenlerini çizdi. Halbuki Fos­sati bu mozaikleri renkli büyük bir al­büm halinde neşretmeyi tasarlamış ve bunun için Rus çarından 6000 ruble is­temişti. Çarın hediye olarak sadece bir yüzük göndermesi üzerine bu defa Fos­sati mozaikleri bir kenara bırakarak Aya­sofya’nın iç ve dış görünüşleriyle çevresini gösteren bir albüm hazırlayıp bunu Sultan Abdülmecid’den sağladığı ihsanla 1852’de Londra’da bastırdı. İçinde renkli yirmi beş levha bulunan bu eser, üstün­de padişahın tuğrası olmak üzere sul­tanın yardımlarıyla meydana getirildi­ğini bildiren çok süslü bir başlık sayfa­sı ile yayımlandı. 36 x 53 cm. ölçülerin-deki bu albümün 1980’de çok ufak boy­da bir tıpkıbasımı yapıldı. Fakat her ne­dense bu baskıda Sultan Abdülmecid’e şükranları ifade eden baş sayfaya yer ve­rilmemiştir. Fossati’nin albümü yayım­landıktan az sonra 1854’te Salzenberg de Ayasofya mozaiklerinin resimlerini büyük bir albüm halinde bastırdı ve bu olay diplomatik çekişmelere kadar uza­nan bir polemiğe yol açtı.

Fossati, Ayasofya’nın önünde yeni bir darülfünun binası inşaatını sürdürürken devlet ileri gelenleri için de yalılar ve ko­naklar yapıyordu. 1847’de Sadrazam Re-şid Paşa için bir yalı, 1850’de Kâmil Bey için bir ev, aynı yıl Hollanda sefareti için yeni bir bina ile Osmanlı Hariciye nâzın için bir yalı (bunun sonradan yanan Kan-lıca’da Keçecizâde Fuad Paşa yalısı olma­sı mümkündür) yaptı. 1856’da, Harbİye-de Pangaltı’dan Büyükdere’ye kadar bir tren hattı döşenmesini teklif ederek bu­nun maliyetini ve programını da açık­ladı. Aynı yıl İran Devlete için Cağaloğlu semtinde bugün de aynı maksatla kul­lanılan elçilik sarayını inşa etti.

Fossati Kırım Savaşı yıllarında Maslak’-ta birtakım askerî binalar isu haznesi ve mutfak), Bâb-ı Seraskerî içinde bir has-tahane. Eminönü’nde bir karakol, kar­deşiyle Alay Köşkü bitişiğinde Telegraf-hâne-i Âmire binasını yapmışsa da bu­gün bunların hiçbiri mevcut değildir. Yal­nız Sadrazam Reşid Paşa için Beyazıt Camii hazîresinde tasarladığı türbe pro­jelerinden bir tanesi uygulanmış olup bugün görülen türbe binası Fossati’nin tasarladıklarından biridir. Fossati, Tan­zimat Fermanı’nın ilânı üzerine Gülhane meydanı İçin bir anıt projesi hazırlamış, fakat bu proje uygulanamamıştır.

Gaspare Fossati 1858’de memleketine Morcote’ye döndü, 1862’de Milano’ya yerleşti. 1863’te Sarayburnu sahilsarayı-nın yanması haberi üzerine Sultan Abdülaziz’e mektup yazarak aynı yerde yeni bir saray yapmayı teklif etti. Gaspare 1869’da kardeşi Giuseppe ile İtalyan uy­ruğuna geçti. Morcote’de Türkiye’den ge­tirilmiş eşya ile döşenmiş evinde 5 Eylül 1883’te öldü ve orada toprağa verildi.

Gaspare’nin kardeşi Giuseppe de Ticino’da Morcote’de 1822’de dünyaya gel­di. 1839’da Milano Akademisi’nden me­zun oldu ve aynı yıl İstanbul’da Rusya el­çilik binasının yapımında yardımcı olmak üzere ağabeyinin yanına gitti. 1845-1846 yıllarında Dolapdere yamacında Katolikler’in katedrali olan Saint Esprit Kilise-sl’ni yaptı, 1847’den itibaren de Ayasof-ya tamirinde ağabeyine yardımcı oldu. 1835’te Sisam Beyi Bugorides ile 1858′-de Ömer Paşa için Boğaz’da yalılar yap­tı. 1859’da Morcote’ye döndü, 1865’te Hocapaşa yangınından sonra bölgeyi İmar etmek üzere projeler teklif etti. Giuseppe Fossati de 1 Mart 1891’de öldü. Ağa­beyi Gaspare’nin gölgesinde yetişen Giu-seppe, desen ve projelerine göre pek parlak bir ressam ve mimar gibi görün­memektedir. Her ikisinin bıraktığı arşiv malzemesi Güney İsviçre’de Bellinzona’-daki arşive taşınmış olup bugün orada­dır. Bu arşivdeki bütün belgeler Semavi Eyice tarafından 25-27 Haziran 1967′-de teker teker elden geçirilmiştir.

TDV İslâm Ansiklopedisi

İlgili Makaleler