Tarihi Şahsiyetler

Friedrich August Kekule Kimdir, Hayatı, Çalışmaları, Hakkında Bilgi

19.yy’ın ortalarına değin organik kimya alanında, analitik yöntemler ya da sentez yoluyla elde edilen bileşiklerin gerçek yapısı konusunda çok az şey bilindiğinden, bu maddelerin formüllerle gösterilmesi konusunda görüş birliğine varılamamıştı. Berzeli-us’un önerdiği, elektropozitif ve elektronegatif elementlerin birleşmesine dayalı “ikicilik” kuramının geçerli olmadığı anlaşılınca, Dumas’nın öne sürdüğü ve Gerhardt’m geliştirdiği “tipler” kuramı giderek ağırlık kazanmaya başlamıştı. Bununla birlikte, örneğin su ya da amonyak gibi “ana tipler”den ornatma yoluyla üretilen bileşiklerin yapısal nitelikleri bilinmediği, kimi kuramcılara göre de bilinemeyeceği için, önerilen formüllerde büyük farklılıklar ve tutarsızlıklar görülüyor, bu da bileşiklerin gerek sentezinde gerek analizinde çeşitli sorunlara yol açıyordu. Kekule’nin araştırmalarına başladığı dönemde, özellikle Williamson ve Frankland’m çalışmalarıyla organik yapının incelenmesine başlanmış, Frankland’m elementlerin belirli oranlarda birleştiklerine ilişkin gözlemleri ise birleşme değerleri konusundaki çalışmaların temelini oluşturmuştu. Kekule, 1858’de, Couper ile hemen hemen aynı zamanda, karbonun dört değerli olduğunu ve diğer elementlerle bu değere uygun bağlar kurarak birleştiğini ileri sürdü. Karbon atomunun gene bir karbon atomuyla bir, iki hatta üç değerli bağlarla birleşerek zincir biçiminde, doymuş ya da doymamış organik bileşikler verebileceğini gösterdi. Böylelikle, o güne değin yalnızca bir bileşikteki elementlerin oranlarını belirli bir sırayla veren formüllerin yerine, elementler arasındaki yapısal ilişkiyi betimleyen açık formüller kullanılmaya başlandı. Karbon ile diğer elementler arasındaki bağlan çizgilerle gösteren ve, “Kekule formülü” olarak da bilinen açık formüller, düz ve çevrimsel zincirlerden oluşan birçok organik bileşiğin üretilmesine olanak sağladı. Daha önce Liebig ve Wölıler gibi kimyacıların üzerinde çalıştığı, aynı elementlerin değişik yapıdaki bileşimlerinden oluşan izomerlerin niteliği de böylece açıklığa kavuştu. Butlerov’un da deneysel olarak kanıtladığı gibi, daha önce düşünülemeyen birçok organik bileşiğin sentezi, yeni yapı kuramının ışığında hızla gerçekleştirildi.

Kekule’nin organik kimyaya bir başka önemli katkısı da benzenin halkalı yapısını bulmasıdır. Boya sanayiindeki gelişmelerle giderek önem kazanmaya başlayan C6 H6 yapısındaki bu bileşiğin açık formülle nasıl gösterileceği birçok denemeye karşın açıklığa kavuşturulamamıştı. Kekule, yıllar sonra açıkladığı gibi, benzenin yapısına ilişkin ipucunu düşünde görmüş, ağzıyla kuyruğunu yakalamış bir yılanın oluşturduğu, sürekli devinen bir halkadan esinlenerek, bu bileşikteki altı karbonun altıgen biçiminde bir halka oluşturabileceğini düşünmüştü. Daha sonraki çalışmalarıyla bu savını geliştiren Kekule’nin önerdiği gibi, birbirine sırasıyla tek ve çift değerli bağlarla birleşmiş altı karbondan oluşan, simetrik yapıdaki altıgen model sonradan deneylerle de doğrulanınca, aromatik bileşiklerin sentezinde yeni bir döneme girilmişti.

1860’ta Karlsruhe’de toplanan ilk uluslararası kimya konferansını örgütleyerek, Cannizzaro’nun çabalarıyla çağdaş kimyanın temellerinin atılmasına ortam hazırlayan Kekule’nin, organik kimyanın geniş kapsamlı bir yapı kuramı çerçevesinde gelişmesine olanak tanıyan çalışmaları, daha sonra başta Van’t Hoff olmak üzere birçok kuramcının çabalarıyla üç boyutlu bir yapı kuramının geliştirilmesine öncü olmuştur. Kekule, kuramsal çalışmalarının yanı sıra senteze ve kimya sanayiine yönelik uygulamalı araştırmalar da yapmış, deneysel alandaki başarıları kuramsal çalışmaları kadar parlak olmamakla birlikte, fenollerin, boyarmaddelerin, kükürtlü organik asitlerin, piridinin ve birçok önemli organik maddenin sentezini gerçekleştirmiştir.

• YAPITLAR (başlıca): Lehrbuch der organiscben Chemie, 4 cilt, 1859-1887, (“Organik Kimya Ders Kitabı”).

• KAYNAKLAR: R.Anschütz, August Kekules 2 cilt, 1929.

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi

İlgili Makaleler